Dışişleri Bakanı Fidan Pekin’deki temaslarının ardından Uygur Özerk Bölgesi’ndeki Urumçi ve Kaşgar kentlerini ziyaret etmiş olması Uygur Özerk Bölgesi’ne Türkiye’den son üst düzey ziyaret, 2012 yılında, o dönem Başbakan olan Recep Tayyip Erdoğan tarafından yapılmıştı.
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan ise, Pekin’deki ortak basın toplantısında, “Türkiye’nin, Çin’in toprak bütünlüğüne, siyasal egemenliğine desteği tamdır. Çin’e yönelik silahlı terör hareketlerine karşı desteğimiz tamdır. Özellikle Çin’i karıştırmaya yönelik, Çin’in ekonomik gelişmesini durdurmaya yönelik uluslararası girişimleri doğru bulmadığımızı buradan ifade etmek istiyoruz” mesajını verdi.
Çin Dışişleri Bakanı Wang Yi de, Türkiye’yle her iki ülke açısından siyasi egemenlikleri koruma, karşılıklı çıkarlara ve hassasiyetlerine saygı gösterilmesi, karşılıklı siyasi güveni pekiştirme konusunda hemfikir olduklarını söyledi. “Yabancı güçlerin demokrasi ve insan hakları gibi bahaneler adı altında iki ülkenin iç işlerine karışmasına karşı çıkmalıyız” diyen Wang Yi, Türkiye’nin “tek Çin” ilkesine bağlılığını sürdürmesini takdirle karşıladıklarını dile getirdi.
“Çin’in toprak bütünlüğüne ve siyasal egemenliğine desteğimiz tamdır”
Türkiye’de yaşayan Doğu Türkistanlı Uygur toplumu ise, Fidan’ın “Şincan bölgesi” yerine Urumçi ve Kaşgar için “Türk-İslam şehirleri” ifadesini kullanmasını, “Çin’in etnik ve dini gerçekleri yok sayma tutumuna karşı” bir tepki olarak yorumladılar. Uygur örgütlerince yapılan ortak açıklamada, Fidan’ın bölgede “Çin’in propaganda faaliyetine karşı dikkatli olunması gerektiği ve dini-kültürel özgürlüklerin sağlanmasıyla toplama kamplarına son verilmesi çağrısını dile getirmesi” beklentilerini dile getirdiler.
Uygurlara tutum değişir mi, Çin’e “suçlu” iadesi onaylanabilir mi?
Uzmanlar, Türkiye’nin “tek Çin” politikası nedeniyle yakın gelecekte Uygur toplumuyla ilgili yaklaşımda değişiklikler yapma ihtimaline işaret ediyor. Bu konuda Pekin’in, Çin ile Türkiye arasında Mayıs 2017’de imzalanmış suçlu iadesi anlaşmasını Ankara’nın hayata geçirmesi beklentisine dikkat çeken uzmanlar, Türkiye’de, Çin’in terör örgütü üyeliğiyle suçladığı Uygurlar ve terör örgütü organizasyonu olarak kabul ettiği dernekler bulunduğunu öne sürüyorlar.
Hükümet söz konusu anlaşmayı TBMM’ye Mayıs 2019’da göndermiş ancak TBMM’de şimdiye gündemine alınmamış ve yasa teklifi böylece kadük kalmıştı.
Pekin yönetimi ise, Çin Parlamentosu’nda Aralık 2020 yılında onaylanan anlaşmaya TBMM’de onay verilmesi gerektiği görüşünü iki ülke temaslarında sürekli gündeme getirmekte ısrarlı.
Andıcan : Çin’e Göre Uygurların Haklarını Savunan Tüm Uygurlar Terörist
Bu konuda Türkistan asıllı Türk siyasetçilerden İYİ Parti eski Milletvekili ve Türk dünyasından sorumlu eski Devlet Bakanı Ahat Andican Amerikanın Sesi(VOA) Türkçe’ye yaptığı açıklamasında şunları söyledi : Dışişleri Bakanı Fidan, Pekin’deki temaslarında Çin tarafının suçluların iadesi anlaşmasına Türkiye’nin onay vermesi yönünde talepte güçlü talepte bulunulduğunu düşündüğünü söyledi. Ayrıca, geçtiğimiz dönem (27. Dönem) Çin ile yapılan Suçluların iadesi Anlaşmasının TBMM’de muhalefet partilerinin sert tepki göstermeleri sonucunda Çin’le imzalanan bu anlaşmaya onay verilmesini engellediklerini kaydetti.
İYİ Parti eski Milletvekili ve Eski devlet Bakanı Andican açıklamalarına şu önemli hususlarını de ekledi : “Çin yönetimi, Doğu Türkistan’da yaşananlara karşı temel insani haklarını savunan ve bunun mücadele yürüten, diasporada sözcü konumundaki kişilere karşı ‘terörist’ suçlamasında bulunuyor. Ya da onları ‘siyasi suçlu’ ilan etmek yerine onları hırsızlık, uyuşturucu bulundurmak veya rüşvet almak gibi suçlamalarda bulunarak bu ‘adi suçlu’ olarak Çin’e iade edilmesi talebinde bulunuyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 2017 ziyaretinde imzalanan anlaşma şimdi onaylanarak Çin’in taleplerine karşılık verilmeye başlanır mı? Eğer Bakan Fidan’ın bu ziyareti sonrasında parlamento gündemine alınırsa, o zaman Doğu Türkistan’a yönelik Türkiye’nin cılız açıklamalar veya sessiz kalma tavrı , uygulamada ise karşılığını böylece görmüş olur” diye konuştu.
Fidan’ın açıklaması Çin’in politikasını desteklemek anlamına mı geliyor?
Türk dünyası çalışmalarıyla tanınmış eski Devlet Bakanı Ahat Andican, Fidan’ın Pekin’deki ilk açıklamasıyla adeta Çin’e destek verdiği görüşünde.
Uygur diasporasınca yürütülen uluslararası faaliyetleri anımsatan Andican, “Çin hükümeti, Doğu Türkistan bölgesinde hangi nedenle olursa olsun yönetime karşı en ufak bir hareketi, ayrılıkçı terör olarak tanımlıyor, toprak bütünlüğüne karşı tehdit olarak tanımlıyor. Hakan Fidan’ın değerlendirmeleri doğal olarak Çin’in bu politikasını destekler mahiyette. Dolayısıyla Doğu Türkistan’daki hak arama çabalarını terörle eş değer görme politikasına destek vermiş oluyor. Uygurlar’a yönelik politikası nedeniyle Çin hükümetine karşı Avrupa’da, Amerika’da çeşitli ülke parlamentoları yaptırım kararları aldı. Ancak Türkiye böyle bir karar almadı, bu kararlara destek de vermedi. Eğer şimdi Fidan, Doğu Türkistan’da yaşayan Uygur Türkleri’nin insan haklarıyla Türkiye’nin yakından ilgili olduğu şeklinde bir tanımlama yapmazsa o zaman ziyareti sadece bu bölgedeki Müslümanlar’la ve Türkler’le temas kurma olur. Sonuçta görüntüyü kurtarma ziyareti olur” diye konuştu.
Prof.Dr.Ahat Andican, Ankara’nın Uygur diasporasının önderlerinden Dünya Uygur Kurultayı eski Başkanı Rabia Kadir ile 2017’de bu göreve seçilen yeni DUK Başkanı Dolkun İsa dahil Türkiye’ye gelmek isteyen pek çok Uygur aktivistlere k Çin’in baskısı nedeniyle giriş izni vermediğine de dikkat çekiyor.
Doç.Dr. Karadağ Uygurlar neden Türkiye’nin tepkisini “cılız” buluyor?
Başkent Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü öğretim üyesi Doç. Dr. Haluk Karadağ ise, Bakan Fidan’ın ziyaretiyle Türkiye’nin Uygurlara sahip çıkma mesajı vermeye çalıştığını ancak Uygur diasporası bu sahiplenmeyi yeterli bulunmadıklarını ifade ediyor.
Özellikle ABD, Avrupa ve Avustralya’da yaşayan Uygurlar’ın kendilerine yeteri kadar destek vermediği düşüncesiyle Türkiye’yi eleştirdiğini ifade eden Karadağ, Uygur diasporasının, yıllarca hem etnik hem de dini bağlamda kendileri ile akraba gördükleri ve varlıklarının garantörü olarak kabul ettikleri Türkiye’nin tepkisini “cılız” bulduğunu belirtti.
Uygurlar Filistin’e Verilen Desteğin Kendilerine De Gösterilmesini İstiyor
Doç.Dr. Karadağ, VOA Türkçe’ye yaptığı açıklamada, “Uygur Türklerinin beklentisi, Türkiye’nin, kendi seslerini duyuracakları önemli bir aktör olması ve Çin Halk Cumhuriyeti’nin özellikle Doğu Türkistan’da Uygur kökenli olan kendi vatandaşlarına karşı uygulamakta olduğu baskı ve zulüm politikasına son vermesini sağlayacak biçimde destek vermesini istiyor. Ayrıca Filistin halkına verilen desteğin kendilerine de gösterilmesi hususundaki beklentileri de bu kapsamda değerlendirilebilecektir.” sözleri ile değerlendiriyor.
Türkiye ile Çin arasındaki ilişkilerde ekonomik işbirliği üzerinden olumlu gelişmeler sağlandığını ancak siyasi alanda sorun alanları olduğunu kaydeden Karadağ, “Özellikle ülkenin etnik olarak Türk kökenli Uygur Türkleri’nin yoğun olarak yaşadığı Uygur bölgesinde Çin hükümeti tarafından yürürlüğe sokulan politikalar iki ülke ilişkileri üzerinde bir sorun olarak ortaya çıkmıştır. Türkiye’de yaşayan Uygur kökenli Türk vatandaşlarının yazılı ve görsel basın ile sosyal medyada yaptıkları paylaşımlar ülke kamuoyunda karşılık bulmuş, buna bir de muhalefet partilerinin tepkileri eklenince hükümet tarafından Çin Halk Cumhuriyeti ile ilişkilerde dalgalanmaların yaşanmasına sebep olmuştur” diye konuştu. Doç.Dr. Karadağ, Bakan Fidan’ın da Çin ziyareti sırasında Çin yönetimine Uygurlar’la ilgili de mesaj vermeye çalıştığına da işaret ediyor.