logo

trugen jacn
10 Aralık 2022

GELİŞEN TÜRKİYE ÇİN İLİŞKİLERİ VE ÇİN’İN BASKI VE SOYKIRIMINA UĞRAYAN UYGUR TÜRKLERİ

Türk-Çin ilişkilerindeki yeni gelişmeler Uygurları endişelendiriyor

sulayman-soylu-duhangwei-1Çin  

Çin hükümeti uluslararası sahnede siyasi, ekonomik ve askeri alanlarda yükselen bir küresel güç olarak kabul edildiğinden, baskılarını küresel olarak sınırların ötesine yaydıkları giderek daha fazla biliniyor. Bu bağlamda, Çin’in bu tür “tehlikeli insanları” geri getirmek için diplomatik yollara başvurarak maddi çıkarları olan ülkelerin hükümetlerini kendine çekmesi veya siyasi olarak tehdit etmesi en tipik örneklerden biri olmuştur. Bunun en unutulmaz örneklerinden biri Mısırlı Uygur öğrencilerin ve ailelerinin Çin’e zorla geri gönderilmesidir.

Devam eden tehlikenin gölgesi

Çin hükümeti tarafından organize edilen “SUA heyeti” adlı bir grup insan, 2 Kasım’dan itibaren Uygur Özerk Bölgesi Kamu Güvenliği (PSP) denetiminin üst düzey yetkilileri de dahil olmak üzere Türkiye İçişleri Bakanlığı ve istihbarat teşkilatlarıyla resmi görüşmelerde bulunacak. bu konudaki endişeleri artırmıştır. Hele Türkiye ile Çin arasındaki iade anlaşmasının müzakere edileceği korkusu devam ederken, böylesine yeni bir müzakerenin başlaması, Türkiye dahil diasporadaki Uygur toplumunun yeni korkular yaşamasına neden oldu.

2009 yılında dünyada ilk kez 5 Temmuz katliamını “katliam” olarak nitelendiren Türk hükümeti, Uygurların yüreğine büyük bir ferahlık verdi. Ancak daha sonra Türk-Çin ilişkilerinin gelişmesi, iki taraf arasında ticari ve diplomatik anlaşmaların yürürlüğe girmesi, Türkiye’de para biriminin değer kaybetmesi, işsizliğin artması ve Tacik virüsüne karşı aşının bulunmaması ile Türk hükümetinin Uygurlar konusundaki tutum defalarca değişti ve bu konuda çeşitli görüşler dile getirildi.Bir nedeni vardı. Dr. Free Ekram bundan bahsederken, “ülkenin temel çıkarlarının her şeyin üstünde olduğu” ortak ilkesinin bir sonucu olarak Uygurların da farklı derecelerde “feda” edildiğini vurguluyor.

Hükümetler ve sivil sempati arasındaki diplomatik ilişkiler

2021, Türkiye ile Çin arasında diplomatik ilişkilerin kurulmasının 50. yıl dönümü ve Türkiye’nin Çin Büyükelçisi Abdulkadir Emin Önen, “Tacik virüsü aslında Türkiye ile Çin arasındaki ilişkiyi güçlendirdi. İki taraf arasındaki ilişki sadece hükümetler arası bir ilişki değil, Asya’nın en doğusundaki ve en batısındaki iki büyük antik uygarlık arasındaki bir ilişkidir.

 

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Çin Halk Cumhuriyeti Dışişleri Bakan Yardımcısı Du Hangwei başkanlığındaki heyeti kabul etti. 2 Kasım 2022, Ankara, Türkiye.
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Çin Halk Cumhuriyeti Dışişleri Bakan Yardımcısı Du Hangwei başkanlığındaki heyeti kabul etti. 2 Kasım 2022, Ankara, Türkiye.
icisleri.gov.tr

 

Türkiye Dışişleri Bakanı Mavlut Çavuşoğlu, 2022 yılında Çin Dışişleri Bakanı Wang Yi ile yaptığı görüşmenin ardından, “İki taraf arasındaki ekonomik işbirliğini takdir ediyoruz. “Gerçekten biz Uygurlarla ilgili görüşlerimizi, umutlarımızı ve endişelerimizi dile getirdik.” Çin ile ekonomik ilişkilerin Türkiye için birinci öncelik olduğu ve bu tür “işbirliği” nedeniyle Türkiye ekonomisinin giderek toparlandığı ve ABD ile sürekli muhalefet nedeniyle Türk hükümetinin fazla ödeme yapmadığı biliniyor. Çin ile ilişkilerine dikkat.

Almanya’daki “Mercator Çin Araştırma Merkezi” tarafından yayınlanan bir rapora göreDış ihracatı ve turizmi teşvik ederek ekonomik toparlanmada esasen olumlu bir rol oynayan Türk lirasının değerinin tarihin en düşük seviyesine düştüğünü gösteriyor. Yine Erdoğan hükümetinin Uluslararası Para Fonu’ndan kredi almayı reddetmesi ve Türkiye’nin Avrupa Birliği ve ABD ile ilişkilerinin kötüleşmesi doğal olarak onları Çin’e yönelmeye itti. Daha da önemlisi, Türkiye’nin “Uygur kartı” ve Çin’in “Kürt kartı” oynaması nedeniyle, Türk hükümeti Çin ile yaptığı müzakerelerde yeni bir ilke belirledi: “ekonomik konuları tartışmak ve müzakerelere siyasi faktörleri dahil etmemek. ” Çin tarafı, Türkiye’nin mevcut “Tek Kuşak Bir Yol” projesinin gerçekleştirilmesinde önemli bir stratejik rol ve geçiş bölgesi işlevi gördüğünü de kabul etmekte ve bu nedenle Türkiye ile ilişkilerini güçlendirmek için çaba sarf etmektedir. Dr. Free Ekram, bundan bahsederken özellikle bu tür bir “çıkar ağı”nın mevcut uluslararası ilişkilerde her zaman önemli bir rol oynayacağını belirtiyor.

Uygurların katledilmesinin dış dünyada yaygın olarak bilinmesinden sonra, Uygurların her zaman “akraba” ve “dindar” olarak tanımladıkları Türkiye veya İslam dünyası, Uygurların beklediği gibi himaye veya “destek” rolünü oynayamadı. Sonuç olarak, insanlar arasında bu tür gerçekliğe ilişkin çeşitli olumsuz görüşler ortaya çıkmıştır. Bundan bahseden doktor, liberal hükümetlerin Çin ile ilişkileri ile bu ülkelerin vatandaşlarının Uygurlara sempatisi arasında bazı farklılıklar olduğunu belirtiyor.

Çin hükümetinin “Sovyet heyetinin” Türk hükümeti ile görüşmesinin ardından İstanbul’daki Doğu Türkistan Eğitim Derneği Başkanı Yidaydullah Oitzkhan’ın sosyal medyadan bir mesaj yayınlayarak Türk Dışişleri Bakanlığı’na endişelerini dile getirdiği ortaya çıktı. Kendisini aradı ve “Çinli temsilcilere uygun şekilde cevap verildiğini ve Uygurların ve diğer kuruluşların Türk hükümetine emanet edildiğini” öğrendiğini söyledi.

 

İzin verin o konulara bu davayı omuzlayanlar bedel ödeyenler karar versin. Türkiye’de son zamanlarda sanki bir yerlerden kurgulanmış ve yönetiliyormuş gibi aynı sloganlar ve suçlamalarla dolu bir algı var ve bu algı tam Çin’in Türkiye’deki kiralık adamı Türk Milletinin,Türk Milliyetçilerinin Türkçülerin, özellikle ÇKP Faşizminin mağduru mazlum Uygur Türklerinin azılı düşmanı Perinçek’in haince yalanları ile birebir örtüşüyor. Bunların içinde Perinçek’in karanlık paçavrasına Doğu Türkistan Meselesi ABD kışkırmasıdır diye demeç veren ve zirvalayan Milletvekili dahi de var. Demek ki Uygurlara yönelik bu hiyanet bir yerlerde kurgulanıyor. ÇKP/Perinçek çetesinin bu ve benzeri meşum ve lanetli tertiplerinden amacı şudur : 1- Uygurlar ABD ve batı’da da Türkiye’de olduğu gibi hiç sesini çıkarmasın. Suskun kalsın. 2- Türkiye’de de Çin ile olan Stratejik ve Müttefiklik(!) ilişkilerinin bozulmaması için seslerini kessin derdini ve istırabını Türk Milletine hiç anlatmasın ve Çin’i rahatsız etmesin ve üzmesin 3- Çin 30 milyon Doğu Türkistan Türkünü soykırımla yok etsin ülkelerini de bir Çin toprağı yapmalarına göz yumsun ve kabul etsin. 4- Uygur Türkleri böylece bu dünyada Çin’in soykırım cinayetleri ile sessizce seslerinin çıkarılması engellenerek boğularak yok edilsin. Bu görüşü ileri sürenler Tam Soykırımcı, çocuk katılı,Uygurları evlerine hapsederek evlerinin kapılarını dışarıdan kapatarak yangın çıkartıp yakarak katliam yapan cinayet işleyen Çin/Perinçek’in söylemleri ile birebir örtüşüyor. Bu görüşü benimseyenler ve Doğu Türkistan davasını basite indirgemek isteyenler, onların Liderleri ve Yolbaşçılarını ölmedikleri için eleştiren sözde akıllı uzmanlar biraz vicdanını, ferasetini ve aklını kontrol etsinler. İnsaf, adalet, merhamet ve acıma gibi insani hasletlerine geri dönsünler. Bunlara Allah hidayet akıl,mantık feraset ve merhamet nasip eylesin.Amin

https://www.rfa.org/uyghur/xewerler/turkiye-xitay-munasiwiti-11042022203139.html
Share
2907 Kez Görüntülendi.