Son Dakika
Raporu yazan araştırmacı Dina Gartner ile röportaj yaptık. Çin genelinde sistemik bir sorun olduğu için Tibet ve Uygur’da da psikiyatri hapishaneleri olduğundan şüphelendiğini ve Tibet ve Uygur’un kanıt toplamak için çok hassas, tehlikeli ve tehlikeli yerler olarak görüldüğünü söyledi.
Bayan Dina Gartner, Çin’in siyasi muhalefeti yargı sisteminin dışında tutma hedefinden bahsetti.
“Birincisi, Çin hükümet sisteminde, iktidar partisinin ideolojisini desteklemiyorsanız, sizde bir sorun olduğuna dair güçlü bir inanç var.” Bu durumda ruh sağlığı tedavisine ihtiyacınız var.
İkincisi, uyumlu yasal prosedürleri olmayan psikiyatri kurumlarının güçlü ve uzun bir geçmişi vardır. Kurban sayısı yüksek. Çünkü bu sistem bir insanı susturmanın en kolay yoludur. Bu raporu yazarken görüşülen kişilerin söyledikleri beni çok etkiledi.”
İstatistikler, siyasi mahkumların psikiyatri hastanelerine gönderilmesinin Çin’de yaygın ve yaygın bir fenomen olduğunu gösteriyor. Psikiyatrik hapishaneler, Çin’in diğer etnik gruplara, muhaliflere ve insan hakları aktivistlerine yönelik zorla kaybetme ve gözaltı politikasında kullandığı yöntemlerden sadece biri.
Çin hükümeti, toplumsal huzursuzluğu engellemek için 2019’da 1,39 trilyon yuan (resmi askeri bütçeden %16,8 daha yüksek) bütçe ayırdı. Çin, istikrarı korumak ve Komünist Parti’nin politikalarından memnun olmayanları ortadan kaldırmak için çeşitli yöntemler kullandı.
İnsan Hakları Savunucuları başkanı Laura Harif, röportajımızı e-posta ile kabul etti ve şunları söyledi:
“Çin’deki zihinsel hapishaneler, Komünist Partinin nüfus kontrol yöntemlerinden biridir. Çin, istikrarı korumak için çeşitli keyfi gözaltı ve zorla kaybetme sistemlerine sahiptir. Bunlara Uygur’daki toplu gözaltı kampları, konut gözetimi, yasadışı siyah hapishaneler, sahte isimler altında zorla gözaltı, serbest bırakma yasaları uyarınca ev hapsi veya zorunlu seyahat dahildir. Kısacası Çin’in amacı aynı: İnsan hakları savunucularını ve şikayetçileri susturmak, caydırmak ve ayrımcılık yapmak.”
Siyasi suçluları akıl hastalığı teşhisi ile hapsetmeyen bu sistem, doğrudan ceza dairesi tarafından yönetiliyor ve sistem “ankang” olarak biliniyor.
Uluslararası baskı ve yerel protestolar nedeniyle, 2013 yılında Çin hükümeti, istem dışı tedavi için tıbbi onay ve adli inceleme gerektiren bir ruh sağlığı yasası çıkardı. Ancak ilgili raporlar, bu yasal reformun uygulanmadığını kanıtladı.
Kurbanlar psikiyatri hapishanelerine dönüştürüldü ve hatta yıllarca hapsedildi. Kurbanların dövüldüğü, saatlerce dışkılarıyla bağlandığı, uyuşturulduğu ve anestezi olmadan elektroskobik tedavilere tabi tutulduğu bildiriliyor.
Bayan Dina Gartner ayrıca bu sistemin Çin’in istikrar politikasının bir parçası olduğunu ve siyasi muhalefeti ortadan kaldırmak için etkili bir araç olarak kullanıldığını söyledi.
“Çin Komünist Partisi’nin en önemli gündemlerinden biri istikrarı korumaktır. Akıl hastalığı teşhisi konan birini alıkoymak, birini susturmanın ve yok etmenin en kolay yoludur. Serbest bırakılsalar bile psikiyatrik tedavi görüyor olarak damgalandıkları için toplumdaki statülerini ve saygınlıklarını kaybederler. Kimse onlara inanmıyor. Bu nedenle toplumda daha fazla izole oluyorlar.”
Serbest bırakılan kurbanlar, diğer psikolojik ve fizyolojik sorunların yanı sıra ciddi kilo kaybı, kirli giysiler içinde saatlerce tutulmanın neden olduğu çeşitli yaralanmalar, kas spazmları, demans, kaygı, titreme ve intihar eğilimleri gösterdi.
Çin meseleleri konusunda uzman olan Mammoth Tokhti Ataullah, bizimle röportaj yaptı ve Çin’deki psikiyatri cezaevlerinin doğası ve Uygur politikasındaki rolü hakkındaki görüşlerini paylaştı.
İnsan hakları savunucuları, uluslararası toplumu bu tür yasadışı gözaltı merkezlerini kapatması için Çin’e baskı yapmaya ça
BENZER HABERLER