Kanada, Windsor Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Prof.Dr. Vincent Wong, Çin’in işgalindeki Uygur bölgesindeki etnik soykırımı ÇKP’nin Apartheid, Irkçı ve Sömürge temelli Politik-Ekonomik uygulamalarının Çin’in geleneksel karakteristiklerini içeren/birleştiren Çin sömürgeciliği ile Han Şövenizminin bir sonucu olduğunu açıkladı.
Prof.Dr. Wong “Afrika Uluslararası Ekonomik Hukuku ” adılı derginin son sonbahar sayısında yayınladığı “Çin’in Geleneksel Karakteristiklerine Sahip Irkçı Kapitalizmi: Uygurlara yönelik ırkı ayırımcılık ve Sömürgeciliğinin Siyasi ve Ekonomik Amilleri Hakkında Bir Analiz” başlıklı geniş hacimli bir makale yayınladı. Prof.Dr.Wong bu Makalesinde ” Çin’in Uygur bölgesini 1949’da işgali ile başlayan ve bugüne kadar Uygurlara karşı yürüttüğü sömürge kapitalizminin süreç ve sonuçlarını ortaya koyuyor. Ayrıca, makalede Çin hükümetinin Uygur bölgesindeki sömürgecilik ve baskı,zulüm ve sömürgecilik tekniklerini bilmek, Çin’in bölgede yaşayan Uygurlara karşı gerçekleştirdiği etnik soykırımını anlamada önemli bir dönemeç olduğunu de bildirdi.
Prof.Dr.Wicent Wdng’un makalesi Ana Başlıkları İle şöyle devam ediyor :
Çin, Uygurları “Kuşak-Yol” Projesi Önünde Engel görüyor ve Toptan Yok etmek istiyor.
Çin Komünist Yönetimi Uygur bölgesinin “Bir Yol-Kuşak ” küresel projesinin bir transfer ve ticaret merkezi merkezi haline getirmek istiyor. Çin ekonomisinin gelişmesi ve yükselişi, yerel ve uluslararası enerji piyasalarına olan talebinin gün geçtikçe artmasına neden olmuştur. Çin bu konuda özellikle bir tek noktaya odaklandı o da ” Uygur bölgesindeki ekonomi politikasını “Çin’in tüm özelliklerine sahip ve Han Irkçılığını Temel Alan Çin kapitalizm” olarak nitelendirmiştir.
Çin hükümeti Uygur bölgesini sözde ” Güvenli” bir ticaret merkezine dönüştürmek için bölgedeki ekonomik politikasının temel uygulamalarından biri olarak bölgenin kadim ve yerel sakinleri olan Uygurlardan ibaret bu “Engeli” temelinden ortadan kaldırmayı “Etnik Soykırım” ile kesin şekilde sonlandırmak/halletmek istiyor.
Çin’in Bölgedeki Uygulamaları Çin Irkçılığına Dayalı ÇKP Sömürgecilik ve Kapitalizmı
Çin yönetimi için “Çin Karakteristiği temelli Irkçı Kapitalizm” sözü ile esasen Çin’in yönetim sistemi dikkate sunulmuştur. 1950’lerden sonra Çin hükümeti yavaş yavaş sosyalizmin karakterini değiştirdi, piyasayı liberalleştirdi ve kapitalizmi serbest bırakarak geliştirmeye çalıştı. Bu yeni ekonomik sistemini işgalindeki sömürge bölgelerinin ekonomik yapısını tanımlamak ve kendisini makyajlamak için kullandı. Çin, bu politikayı uygulamak için bölgenin yerli halkı olan Uygurlar,Kazaklar ve diğer Türklerin dili, dini, kültürü ve görünümü tamamen farklı olan diğer ırklarla(Çinliler ile) fiziksel olarak hiç bir benzerliği olmayan ırksal ilişkilerle uğraşmak zorunda kaldı. Bu ilişkileri düzenlerken şiddete dayalı baskıcı ve ırksal sömürgecilik ve diğer her türlü insanlık dışı,acımasız, vahşi ve rezil olarak sömürücü yöntemler kullandı. Buradaki esas sorun ise, insan hakları ihlalleri olarak açıklanıyor ki bu da bize o bölgede neler olduğunu anlatmaya yetmektedir.
Çin’in bu etnik sömürgeciliğe dayalı rezil uygulamaları şunlardır ;
- yerel sakinler evlerinden sürüldü ve kamplara gönderildi. Bir ırk, amaçlarına ulaşmak için başka bir ırkı insanlıktan çıkarır. Burada açıklamaya çalıştığım şey, bir etnik grubun toprağının ve mirasının ondan alınıp diğerine verildiği belirli bir sömürge kapitalizmi biçiminin yan yana gelmesidir. Daha sonra insanları tüm haklarından mahrum ederek ve böylece büyük miktarlarda emek elde ederek, kapitalizmin yararına insanlığı feda ederek sömürmektedir.
r kadınlarının sistematik, planlı ve kasıtlı olarak zorla kısırlaştırılması; Uygur çocukları küçük yaşta ebeveynlerinden ayırıp devlet tarafından işletilen yatılı okullara yerleştirmek; Uygur gençlerini Çin anakarasına nakletmek ve Çinlileri çok sayıda Uygur bölgesine yerleştirmek; Ayrıca Çin hükümeti, toplama kampları hakkında toplanan birçok delile dayanarak Uygurlara karşı “soykırım” ve “insanlığa karşı suçlar” işlediğini ilan etti.
Yazısında dikkat çektiği önemli noktalara odaklanarak, Geriye dönüp baktığımızda 2015-2016 yıllarında Uygur bölgesinde “Bir Kuşak Bir Yol” projesi başlatılmış, 2016 ve 2017 yıllarında yatılı okullar ve kamplar yapılmıştır. Sadece kamplardan bahsetmiyorum, yerel nüfusu, o ırkı tüm haklarından mahrum bırakma ve onları hareket ettiren Çinlilerin yararına sömürme sisteminden bahsediyorum. Soykırım bu planların sonucuydu. Soykırım, sömürgeci kapitalist sistemin ve işlevlerinin gerçekleştirilmesidir. İşte tam da bunu kastediyorum.” Sadece kamplardan bahsetmiyorum, yerel nüfusu, o ırkı tüm haklarından mahrum bırakma ve onları hareket ettiren Çinlilerin yararına sömürme sisteminden bahsediyorum. Soykırım bu planların sonucuydu. Soykırım, sömürgeci kapitalist sistemin ve işlevlerinin gerçekleştirilmesidir. İşte tam da bunu kastediyorum.” Sadece kamplardan bahsetmiyorum, yerel nüfusu, o ırkı tüm haklarından mahrum bırakma ve onları hareket ettiren Çinlilerin yararına sömürme sisteminden bahsediyorum. Soykırım bu planların sonucuydu. Soykırım, sömürgeci kapitalist sistemin ve işlevlerinin gerçekleştirilmesidir. İşte tam da bunu kastediyorum.”
Bu yazıda Çin hükümeti, terörle mücadelede uluslararası iradeyi, 11 Eylül olayının ardından Uygurları bastırmak için bir silah olarak kullanmış ve Bingtuan’ın Uygurlara yönelik soykırımda oynadığı rol. Çin hükümetinin Uygur ulusunun dinini ve geleneklerini “Çin Ulusu Topluluğu” propagandası yoluyla Çinleştirmeye çalışmasını da “kültürel istila” olarak nitelendirdi. Yerel meyve ve gıda ticaretinin, herhangi bir sömürgecinin özelliği olan Uygurların elinden alındığını vurguladı.
“Turizm, özellikle Çinli turistler için giderek daha fazla büyüdü” dedi. Yerel kültürü görmek, yemeklerinin, müziğin tadını çıkarmak ve farklı binaları ziyaret etmek istiyorlar. Tarihte sömürgeciliğin birçok örneğine bakarsanız, yerlilerin kültürünü koruyorlar, ancak iş amaçlı açık tutuyorlar. Irkçı kapitalizm gerçekte ne yapar? Para kazandırır. Yani tüm giyim, yemek, dil ve kültür mazlum Uygur milletinden alınıp turizme tek bir ürün olarak satılmaktadır. ve Uygurları ve diğer yerel sakinleri topraklarından çıkarmaya devam ediyor.”
Röportajımız sırasında dünyanın başka yerlerinde yaşayan Uygurlardan yaşadıkları acı gerçeği duyduğunu ve Çin dışında yaşayan birçok etnik Çinlinin Çin hükümetinin Uygurlara ve diğerlerine yönelik bu politikasını desteklemediğini söyledi. .
“Çin ırkçılığının yükselişini görmezden geliyorlar” diyerek sözlerini tamamladı. Bu, Xi Jinping tarafından desteklenen Çin milliyetçiliğidir. Çin milliyetçiliğini normalleştiriyor. Çinlilerin medeni ve diğerlerinden üstün olduğunu, Çin ülkesinin ekonomik olarak güçlü olduğunu göstermeye çalışıyorlar. Buna katılmıyorum. Bence Çinliler bunu yapmanın insani ve yanlış olduğunu söylemeliler. Özellikle yurtdışında yaşayan Çinliler, bu sorunu çözecek olan biz olmalıyız, sorunun kendisi değil. Pekin’in sistemi tüm Çin halkını temsil etmiyor. Buna inanan biz Çinliler, Uygurların sesini yükseltebiliriz. Söylediğim şey, sömürgeci ırkçılığa karşı mücadelenin uluslararası bir mesele ve kutsal bir şey olduğudur. Bu mücadelenin alıcı tarafındaysanız, hangi ırktan, hangi ülkeden olursanız olun aynı mücadeledir. Uzun bir mücadele olabilir ama bu zorluğu birlikte aşacağımızı düşünüyorum.
Vincent Wong, Kanada Windsor Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nde profesördür ve başlıca araştırma alanları hukuk, göçmenlik, sömürgecilik ve ırk ilişkileridir. Son zamanlarda Uygur bölgesi üzerine araştırmalar yapmaktadır.
https://www.rfa.org/uyghur/xewerler/a-07282022104120.html