Son Dakika
Gelecek Partisi(GP.) Genel Başkanı Sayın Ahmet Davutoğlu’nun ev sahipliğinde 18 Ekim 2020 günü İstanbul’da Çin’in Doğu Türkistan’da uyguladığı işkence ve asimilasyona karşı ulusal ve uluslararası farkındalık yaratmak amacıyla ” DÜNYA AYAKTA-TÜRKİYE SESSİZ DOĞU TÜRKİSTAN SAHİPSİZ DEĞİLDİR !” temalı bir toplantı düzenlendi. Toplantı’da konuşan Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu Doğu Türkistan gündemini değerlendiren bir konuşma yaptı. Gelecek Partisi Genel Başkanı Davutoğlu, 39 ülkenin imzaladığı Çin’in Uygur baskısına ilişkin ortam mektupta Türkiye’nin yer almamasını eleştirdi ve TBMM’ye sunulan Doğu Türkistan’daki insan haklarının araştırılması yönündeki tekliflerin reddedilmesini de “yüz karası” olarak nitelendirdi. Gelecek Partisi Genel Başkan Davutoğlu’nun DOĞU TÜRKİSTAN’DA KARDEŞLERİMİZİN BAŞLARI EĞİKKEN,BİZİM YÜREĞİMİZ YANAR!” sözleri toplantıya damgasını vurdu.
UYGUR HABER VE ARAŞTIRMA MERKEZİ (UYHAM)
Gelecek Partisi(GP.) Genel Başkanı Sayın Ahmet Davutoğlu’nun ev sahipliğinde 18 Ekim 2020 günü İstanbul’da Çin’in Doğu Türkistan’da uyguladığı işkence ve asimilasyona karşı ulusal ve uluslararası farkındalık yaratmak amacıyla ” DÜNYA AYAKTA-TÜRKİYE SESSİZ DOĞU TÜRKİSTAN SAHİPSİZ DEĞİLDİR !” temalı toplantıda Genel Başkan Sayın Ahmet Davutoğlu önemli açıklamalarda bulundu. Sayın Davutoğlu’nun konuşmalarından bölümler şöyle ;
Doğu Türkistanlı Kardeşlerimizin Başlar eğik ve bu acılar yaşanırken bizim yüreğimiz yanar
İnsanların Urumçi’de ‘Selamın Aleyküm’ demekten dahi korkar halde olduğunu dile getiren Gelecek Partisi lideri, “Bilinsin ki Doğu Türkistan’daki başlar eğik ve bu acılar yaşanırken bizim yüreğimiz yanar. Aynı şekilde Kırgızistan’da kardeş kavgası var. Yüreğimiz yanıyor. Bişkek’ten gelen haberler soydaşlarımızın, kardeşlerimizin birbirine düştüğünü gösteriyor ve dün Gence’ye düşen Ermeni füzelerinden yüreğimiz yanıyor.” dedi.
Bugünün Azerbaycan’ın bağımsızlık günü olduğunu da hatırlatan Davutoğlu, “Azerbaycan’ın ay yıldızlı gök bayrağı ebediyen göklerde dalgalanacak” ifadelerini kullandı.
İktidarın Doğu Türkistan konusunda sorumlulukları var diyen Ahmet Davutoğlu, şunları söyledi: “Bu, Çin ile ilişkilerin olumsuz seyretmesi gerektiği anlamına gelmez. Çinliler ile yaptığım her görüşmede, -ki defalarca Pekin’e gittim- Her seferinde kendilerine ifade ettim: Çinliler ile Türkler iki büyük kurucu medeniyettir. Her meseleyi oturup konuşuruz. Eşitler olarak konuşuruz. Karşılıklı saygı olarak konuşuruz. Çin medeniyeti üzerine ders vermiş bir akademisyen olarak da Çin medeniyetine saygı duyarım ama bilinsin ki saygı duyduğumuz medeniyetlerden de saygı bekleriz. Saygı duyduğumuz devletlerden de saygı bekleriz. Son dönemlerde yaşananlar gerçekten acı vericidir. 2009 yılında Urumçi’de saldırılar olduğunda o zaman en sert tepkileri vermiş ama Çin ile ilişkileri kesmeden 2010’de Cumhuriyet Bayramımızı Urumçi’de kutlamıştık. Bugün gelen haberler o günkü haberlerden daha acı. O günlerde şehitlerimiz vardı ama her eve bir Çinli yerleştirilerek aile mahremiyeti daha yok edilmemişti, şehitlerimiz vardı ama toplama kamplarında Uygur Türkleri, dillerini, kimliklerini asimile edececk bir toplama kampı gerçeğiyle karşı karşıya değillerdi. Bugün tablo her zamankinden daha acıdır. Ama 2009’da ses veren Türkiye, o zaman başbakan olan Erdoğan, Çin’i soykırımla suçlamıştı. Şimdi sessiz ve olayları gözlemci olarak bile izlemekten kaçınmıştı.”
Buradan iktidarın büyük ortağına ve küçük ortağına sesleniyorum. Ötekine bir şey demiyorum. O zaten sahibinin sesi olarak Uygur’daki Türklere yönelik bütün katliamların savunculuğunu yapıyor ama AK Parti’ye ve MHP’ye, mazlumların sesi olduğunu söyleyen Sayın Erdoğan’a ve kırk yıllık bir geleneğin sözcüsü olduğunu söyleyen Bahçeli’ye bir çift sözüm olur. Şimdi yapılması gerekenler şunlardır…
TBMM, derhal Doğu Türkistan özel oturumuyla toplanmalı ve bütün partilerin imzasıyla ortak bir bildiri kabul edilmelidir. Eğer Doğu Türkistan’da yaşananlar AP tarafından kınanmış ve ortak bir bildiri yayınlanmışsa, Amerikan Kongresi tarafından kınanmış ve Amerikan – Çin ortak komite toplantılarında gündeme getirilmişse, TBMM’nin, adında Türkiye lafzı olan ve Divan-ı Lugat-it Türk’ün Türkiye lafzını barındıran TBMM’nin birinci ve asli görevi Uygur kardeşlerimize sahip çıkmak ve ortak bildiriyi derhal kabul etmektir. Batı merkezlerine ‘Dünya 5’ten büyüktür’ diye haykırdıktan sonra bu beşin içindeki bir ülke olan Çin’e karşı bu kadar sessiz kalınması, o beşin içindeki diğer ülkeler bir kınama kabul etmişken Türkiye’nin sessiz kalması kabul edilemez.
Haziran 2019’da TBMM’ye sunulan bir tasarı, AK Parti’nin red, MHP’nin çekimser oylarıyla reddedildi. Bu tasarıya red veren bütün milletvekilleri için bir yüzkarasıdır ve hayatları boyunca da o yüzkarası sicillerinde yer alacaktır. Onların arasında tanıdığım, bu meselelerdeki hassasiyetini bildiğim arkadaşlara sesleniyorum: Yeni bir teklif gelirse -ki gelmeli- talimata değil, yüreklerindeki sese ve dillerindeki Türkçe’ye baksınlar, Divan-ı Lugat-it Türk’ün hakkını vererek Doğu Türkistan konusundaki bir teklife bir daha hayır deme cesareti göstermesinler.
Dünya Ayakta, İktidar Sessiz! Doğu Türkistan Sahipsiz Değil! Türk dünyası dernek ve federasyonlarıyla gerçekleştirdiğimiz Doğu Türkistan konulu toplantımız https://t.co/aAiDS1R3ba
— Ahmet Davutoğlu (@Ahmet_Davutoglu) October 18, 2020
Kaynak : Gazeteler