Son Dakika
Abdurrahman Hasan Kaşgar doğumlu ve halen istanbul’da yaşayan Doğu Türkistanlı bir aktivist. Geçtiğimiz Ocak ayında İngiliz Yayın kuruluşu BBC. ile Japon medyası başta olmak üzere bir çok Türk Tv.larına yaptığı açıklamalar ve bir çok yerli ve yabancı medya’ya verdiği raportajlar ile dikkati çekti. Bu açıklamalarında en dikkati çeken sözü ise Çinli İşgalcılara olan bir çağrısı idi. O, Çin İşgal yönetimine yaptığı çağrı’da ” Çin Nazi Kampınıza Hapsettiğiniz Annem,eşim ve 2 çocuğumu öldürün.Masraflarını ben Karşılayacağım ” yollu açıklaması çok ilginç ve dikkat çekici olduğu kadar de bir o kadar dramatik idi.Doğu Türkistan’daki Çin baskı,zulüm,soykırım uygulamaları ile insanlık dışı uygulamalarının da bizzat şahidi olan Abdurrahman Hasan Haber Sitemizde yayınlanmak üzere yaptığımız raportaj talebimizi kabul etti. Kendisine teşekkür ediyor ve kendisi ile yapılan raportaji da aşağıda bilgilerinize sunuyoruz.
UYHAM : Kendinizi ve hayatınızı anlatırmısınız ?
Adım, Abdurrahman Hasan,Doğu Türkistan’ın Kaşgar şehrinde 1975 yılında dünyaya geldim.Babam Hasan Çin yönetimine ait El Sanatları Birliği’nde yönetici ve Annem ise İlk okul öğretmeniidi. 4’u erkek 7 çocuklu ailenin 2. Evladiyim. Orta Okul’dan sonra öğrenime devam etmedim.Ticarete atıldım.Yaş meyva ticaretine başladım.Daha sonra işlerimi büyüttüm.Doğu Türkisan’ın çeşitli bölgelerinde yetişen meyvalarını yaş halı ile Kirgizistan, Tacikistan ve Rusya’ya ihraç ederek işlerimi büyüttüm. Kendi başıma bu işi 2016 yılına kadar devam ettirdim.2017 yılının başlarında Pekin’in Doğu Türkistan’a Uygurları baskı ve zulüm ile yok etmesi için atadığı Çin Irkçı-Nazisi ÇKP genel Sekereteri Çin Çuvenggou Uygurların pasaportlarıa el koyarak yurt dışı seyahatlerini yasakladı.Daha sonra Eğitim merkezleri adı ile Çin Nazi Kamplarını kurarak insanları buraya kapatmaya başlayınca beni de tutuklayacaklarını ve bu kamplara kapatacakları bilgisini aldım.Pasaportuma daha el konulmamıştı. 17 Ocak 2017 Cuma günü bulunduğum başkent Urumçi’den uçakla ayrıldım ve Kırgizistan’ın başkenti Bişkek’e geldim. Ben ayrıldıktan 2 gün sonra Polis benim Ayrılıkçı, Milliyetçi ve bölücü düşüncelere sahip olduğum iddiası ile evimi basmış. Annem, eşim ve 2 çocuğum Kaşgar’da yaşıyorlardı.Onları beraberimde çıkarmayı başaramadım. Çin,beni bulamayınca 68 yaşındaki emekli öğretmen Annem Amine Mehmet ile 22 yaşındaki eşim Turnisagül Nurmehmet ve 4 yaşındaki kızım ve 6 yaşında olan oğlumu yanı tüm ailemi tutuklayarak Çin’in Toplama kamplarına kapatmışlar.Halen onlar bu Çin Nazi Kamplarında tutuluyorlar.2017’den beri onlarla haberleşemiyor, Sağlıklarından ve akibetlerinden hiçbir şekilde haber alamıyorum.
UYHAM : Siz kişisel olarak Nasıl Bir baskı, zulüm veya soruşturmaya maruz kaldınız ? Öğrenim ve Okul durumunuz nasıldı?
A.HASAN : ÇKP yönetimi 1949’da Doğu Türkistan’da mevcut bulunan Doğu Türkistan Cumhuriyetini silahlı güç kullanarak yıktıktan sonra ülkemde,işgal,baskı,zulüm asimilasyon ve soykırım yapmaya başladı. Bu uygulamalar 69 yıldır devam ediyor.Bir yabancı ülkenin silahli gücü sizin vatanınızı zorla işgal ediyor.Sizin olan her şeyi gasbediyor. Okumuş aydınlarınızı,din adamlarını ve topluma önderlik yapabilecek insanlarımızı katlederek yok ediyor. Benim Babam ve Annem Çin işgal yönetiminde ömürlerince hizmet etti.Onların evladı olan ben dahi şu anda Türkiye’de sığınmacı durumundayım.2 yıldır Annemi,eşimi ve 2 evladımdan ayrıyım ve onları değil görmek,sağlık haberlerini almaktan bile mahrumum. Telefon ve diğer iletİşim araçları sansürlü dahi olsa kapalı.Doğu Türkistan’a gidiş gelişler yasaklanmış durumda.Ülke dünya’dan tecrit edilmiş bir açık hava hapishanesi adeta. Doğu Türkistan’da İşgalci Çin yönetimi tarafından tutuklanmak için her hangi bir suç işlemek veya suça karışmak gerekmiyor.Müslüman Uygur olarak yaratılmış olmanız yeterli oluyor. Son Zamanlarda bu tutuklama ve Çin Nazi Kamplarına kapatılma furyasına Kazak Türkleri de dahil edilmeye başlandı. Çin’in bu baskı,zulüm ve soykırımdan vareste tutulanlar sadece ve sadece etnik Han Çinlileridir. Onlar birinci sınıf her türlü hak ve hukuka sahıp ve ayrıcalıklı Çin vatandaşıdırlar.Yasalar bile Uygurlar için ayrı olarak düzenleniyor.Örneğini 01 Nisan 2917 tarihili 17 bölüm ve 50 maddeden oluşan Aşırılıklar ve Terörle Savaş yasasının bir maddesi bu Uygur bölgesinde yaşayan ve etnik Çinli olmayanlara uygulanır kaydı vardır.Çin’in Doğu Türkistan ’daki uygulamaları tamamen etnik ayırımcı,dışlayıcı ve ırkçı esaslara göredir. Daha sonra din adamları topluca 15 gün süre ile eğitim kamplarına kapatıldı. Uygurlar her gün sabah mahalle veya köy meydanında toplanarak Çin Milli Marşını dafalarca söylemeye ve esaretin,işgalin ve baskının sembolü olan Çin Bayrağı törenine zorla iştirak ettirildi.Bu uygulamalar aslında deney niteliğinde idi.Daha sonra Çin Nazi Kampları ülke genelinde açılmaya ve her kes buralara kapatılmaya başlandı. Günümüzde ise bu kamplarda 1-3 milyon civarında Uygur ve Kazak Türkü’nün hapsedildikleri tahmin ediliyor. Doğu Türkistanlı bir Müslüman TÜrk Çin’den nasıl bir baskı ve zulüm gördü ise ben ve ailem de aynısına maruz kaldık.
UYHAM : Sizin çocukluk ve gençlik zamanlarında da da durum böyle kötü müydü?
A.HASAN : Ben 7 çocuklu ve her ikisi de devlet memuru olan bir ailenin 2. evladı idim.Benim çocukluğum günümüze göre biraz daha iyi geçti diyebilirim. Uygur dili ile eğitim veren okullar ayrı idi.Çince de okutuluyordu ama.tüm diğer derslerimiz Uygur dili ile veriliyordu. Çinli çocukların gittiği okullar ayrı idi.Onlar tamamen Çince öğretim veren okullarda kendi dilleri ile öğrenim görüyorlardı.Biz Uygurlar da kendi ana dilimiz ile bu dili öğrenerek yetişiyorduk.
Daha sonra 2002 yılında Koş Tillik Maarif = Çift Dilli eğitim sloganı ile yeni bir eğitim öğretim sistemi yürürlüğe konuldu.Uygur ve Çin okulları birleştirildi.Uygurlar Çinli Öğreneciler ile birlikte olunca dersler de Çince verilmeye başlandı.Daha sonra tedricen Uygur Türkçesi yürürlükten ve eğitimden kaldırıldı.Günümüzde ise,Uygur Çocuklara Okullarda kendi ana dili olan Uygurca ve Kazakça haftada 1-3 saat arasında yabancı dil olarak öğretiliyor.
Zaten Uygurlar Üniversiteyi bitirmiş olsalarda devlette,İşletme ve fabrikalarda onları istihdam etmiyorlar.İşe alımlarda dahi Çinliler tercih ediliyor. Günümüzde ise özelleştirilen bütün işletmeler özellikle Çinlilere verildi.Bu fabrika ve işletmelere sahip olan etnik Çinliler Fabrika Müdüründen tutun, Temizlikçisine varana kadar kendi bölgesinden Çinlileri getirerek yerleştiriyorlar.Fabrika’da kullanılan malzemeler tuğla dahil her şey Çin’den getiriliyor.Çünkü Doğu Türkistan’daki bu ekonomik gelişmelerden,kalkınmadan ve diğer imkanlardan sadece sadece etnik Çinlileri yararlandırılıyor. Durum böyle olunca Uygurlar okumak için fazla hevesli değiller. Uygurlar Çin’de Üniversiteyi bitirmiş ve Çinceyi de çok iyi bilmiş olsa dahi kendilerine iş yok.Bu nedenle Uygurlar küçük ticaret, esnaflık ve benim gibi ticari faaliyetlere yöneliyorlar. Ben de bu nedenle yaş mevya ticaretine yöneldim. Ama.benim çocukluk yıllarım günümüze göre daha rahattı. Milli giyimlerimizi ve doppalarımızı serbestçe giyebiliyorduk. Baskılar ve zulümler yine vardı.Ama günümüzdeki kadar vahşi ve acımasız değildi.Ancak etnik Han Çinilileri o zamanlarda da yönetimce kayırılıyor ve yaşamın bütün safhalarında ayrıcaklı idiler. Camiler ve ibadetlerimizi baskı ve engellemeler ile de olsa yapabiliyorduk. Kaşgar’ın sembolü Eyitgah Camiinde kılınan muhteşem Cuma ve bayram namazlarını çok iyi hatırlıyor ve çok de özlüyorum. Bayram namazından sonra Eyidgah Camii’in önündeki büyük meydanda Semah oyunu oynadım,Şimdi ise bütün bunların tamamı çocukluk günlerimin tatlı bir hatırası olarak geçmişte kaldı. Şimdi ise bütün bunların yapılması yasak ve Bölücülük ve Ülke Bütünlüğüne zararlı eylemleer tanımlaması ile izin verilmiyor ve buna teşebbüs edenler ise cezalandırılıyor.Günümüzde Doğu Türkistan bir yasaklar ülkesi ve açık hava hapishanesi konumundadır. (1.bölümün sonu. devam edecek)
Etiketler: Çin » Din » Dünya » Eğitim » etnik Çatışma » Genel » Görüş Yorum » Röportajlar » SiyasetBENZER HABERLER