Son Dakika
Batı merkezli “The heglobeandmail.com” adlı bir yayın Kuruluşunun Asaya muhabiri Nathan Vanderklippe Pekin’de kaleme aldığı bir haber raportajin 1.bölümünde Çin’in işgalı altındaki Doğu Türkistan’da Çin Nazi Kampında aylarca tutulduktan sonra serbest bırakılan bir Uygur Kadın tutuklu- Eğitim merkezi eski Kursiyerinin çarpıcı anlatım ve sözlerine yer vermişti.
Yazımızın bugünkü 2.bölümünde ise, Kazak Türkü eski Çin Nazi Kampı tutuklusu Semarkan’ın Doğu Türkistan’da günden güne sayıları artan Çin Nazi Kampları ile ilgili çok çarpıcı bilgilerine yer veriliyor. İnsanlara bilinmeyen iğneler enjekte edildiğini ve meçhul ilaçların zorla verildiğini ve bu şekilde insanların hayatlarının karartıldığını ,intihar eylemlerinin çoğaldığını açıklıyor ve bu konuda örnekler veriyor.
Bu Çarpıcı raportaji Uyghurnet.org Okuyucuları için Türkçeye çevirerek aşağıda bilgilerinize sunmuş bulunuyoruz. Uygur Haber ve Araştırma Merkezi(UYHAM)
Çin yönetimi 2017’den beri Uygur bölgesi genelinde “ yeniden eğitim merkezleri” adı ile açılan bu Toplu Ceza Kamplarının varlığını sürekli inkar ve reddediyor. Kanada başta olmak üzere bir çok batılı ülkeler ile insan hakları örgütleri bu Toplu Cezalandırma kamplarının giderek yayıldığını burada yargıya çıkarılmadan cezalandırılan Müslüman Uygur ve Kazak Tutukluların ciddi insan hakları ihlalleri ile karşı karşıya bulunduklarını açıkladılar.
Globe ve Mail, merkezlerde bulunan birkaç kişiyle görüşmek ve onlarla röportaj yapmayı başardı. Görgü şahitlerinin anlattıklarına göre bu kamplar Silahlı muhafızlar tarafından sıkı güvenlik tedbirleri altında korunmakta ve askeri cezaevlerine benzeyen ortamlarda çok sayıda insanın uygunsuz ve sağlıklı olmayan şartlarda tutulduklarını bildirdiler. Ayrıca,Çin yönetiminin tutukluların kaldıkları bu kampları Kameralar ile sürekli takip ettiğini ve tutuklu olarak kalanların her hareketi, hatta tuvalete kadar takip ettiklerini açıkladılar. . Bazı tutuklulara ise,kendilerinin onayı olmadan ve bilinmeyen ilaçlar verildiğini bu sıkı baskılar yüzünden bir çok tutuklunun intihar girişiminde bulunduklarını de anlattılar. Çin’in bu kamplarda tuttuğu tutukluların serbest bırakılması için . diplomatik girişim ve telkinlerde bulunulduğu de biliniyor.
Kazak Esi Tutuklu Samarkan’ın Anlattıkları
2017 yılında gözaltına alınarak bu yeniden eğitim kampına kapatılan 30 yaşındaki Kazak Kayrat Samarkan başından geçenleri şöyle anlat ; , “ Her gün düzenli olarak şu cümleyi yüksek sesle haykırmamız isteniyordu ; “ En büyük Lider Xi Jinping, başka kimse yok”
Ayrıca, gündelik hayatımız benzeri bir çok talimatları yerine getirmemiz ile geçiyordu . Bize sesli olarak söylenmesi emredilen sloganlar da şöyle idi ;
Bu sloganları her gün dafalarca yüksek sesle haykırıyorduk .
Her günKahvaltıdan önce şu sloganı tekrarlıyorduk ; “ Çok yaşa Başkan Xi Jinping ! En az 10.000 yıl yaşa Yoldaş Xi Jingping !
Kahvaltı ve yemeklerden sonra da bu sloganları söylememiz emrediliyordu.
Kamplardaki gündelik hayat Her gün sabah saat 6’da başlardı.Bu süre zarfında, yataklarımızı düzeltme ve yatakhaneleri temizledikten sonra hemen kahvaltı veriliyordu.Kahvaltı’dan önce de Yatakhanenin beton zeminlerine battaniyeleri seriyor ve bu sloganları tekrar tekrar haykırıyorduk. Bu kamplarda gözaltında tutulanlar sabah 08 – 10 saatları arasında Kızıl Komünist Şarkılar ve ÇKP.Mao ve Xi öğretilerini Çince olarak ezberliyorduk. Bu komünist şarkı ve sloganların bir çoğu Mao’’nun Komünist Devrim dönemine aittir. Saat 10 -12 arası ise, sadece ezberledikleri metinleri defterimize yazarak yazıya döküyorduk.
Öğleden sonraları ise, Komünist Parti öğretileri, propagandası ve politikalarını öğrenmeye zorlanıyorduk. Bütün bunların yanı sıra ise, yurtdışına seyahat etmenin ve gitmenin “enfekte = Zehirilenme” olduğu ve bunun tehlikeleri ile ilgili dersleri öğrenme ve incelemeye ayrılmıştır. Gecenin sonlarına doğru ise,tutuklu bulunan her kes kendi kendini eleştirme ve daha önce yanlış yaptığımız herhangi bir şeyi ifşa etmemiz ve bunun eleştirisini yapmamıza ayrılmıştı. Ayrıca, Çin devleti veya ya da Çin halkı olumsuz düşüncelerimiz hakkındaki itirafname yazmamız isteniyordu.
Yeniden eğitim merkezlerinde siyasi telkin ve dayatmaların kişiselleştirilmesi, eski dini inançlarını inkar ve terke zorlanması gibi girişim ve zorlamalar en başkta gelen uygulamalardır : Bunu gerçekleştirmek için eski inanç ve alışkanlıkları terk etmeye zorlamak( eski uyumu dışlamak) için bir çok girişimleri içeren çok daha ağır ve çok daha geniş ve ayrıntılı uygulama ve çabalar harcanmaktaydı. Şu slogaanları da haykırmaya zorlanıyorduk ;
Samarkan, zaman zaman yetkililerin bu yeniden Eğitime tabi tutulanları teste tabi tuttuklarını de belirtti. Örneğin ; herkesin uykuya daldığı gecenin tam ortasında, tutuklular sabah namaz kılma çağrı sesiyle (ezan okunarak ) uyandırılıp kimlerin namaz kılıp kılmadıkları tecrübe ediliyordu. Eski tutuklu Samarkan bu Ezan sesi ile uyananlarınise, tesbit edilerek tutuklandıklarını söylüyor. Kamp Yetkilileri, çağrıda bulunmanın (Ezanla uyandırılmanın) ve buna uymanın tutukluların dini inançlarında ısrarcı ve dini eğilimlerinin hala mevcut olduğunun kanıtı olarak düşünüyorlardı
Samarkan’ın İntihar Girişimi
Eski Kamp Tutuklusu Kazak Samarkan bir noktada, kendini öldürmek için (İntihar etmek için) kafasını duvara şiddetle çarptığını, bu çarpmalardan dolayı bayıldığını ancak hayatına son veremediğini ve hastaneye kaldırıldığını ifade ediyor. Kamp yetkililerinin kendisine tekrar intihar girişinde bulunduğu taktirde tutuklanacağını ve en az sekiz yıl hapis cezasına çarptırılacağı tehdidinde bulunduğunu bildirdi.
Bir Tutuklu Doktorlara “Sadece beni öldürün.Tedavi olmak ve Hayatta kalmak istemiyorum. ”dedi
Samarkan, Yeniden eğitim merkezinde birlikte kaüldığı başka bir tutuklu kişinin bir başka yöntemle intihar girişinde bulunduğu de belirtti. Bu tutuklu intihar girişimcisi havlu parçalarını söküp, onları yediğini bu girişimin Kamp yetkilileri tarafından öğrenilerek kendisinin Hastaneye kaldırıldığını bildirdi. Bu kişi hastanede kendisini tedavi etmek isteyen doktorlara “Beni sadece öldürün.Ben tedavi olmak ve hayatta kalmak istemiyorum.” dediğini aktardı. Samarkan beşka bir intihar girişimine daha şahit olduğunu bu kişinin ise ağır şekilde cezalandırıldığını de bildirdi. Samarkan ayrıca şunları da ifade etti; “Kamp yetkilileri tutukluların intihar niyetini ve girişimlerini öğrenirlerse, onların intihar etmesine dahi müdahele ediyor ve izin vermiyorlardı.” dedi.
Kampta Tutulanlar 3 guruba Ayırıyorlardı
Çinli Kamp Sorumluları Tutukluları ^3 gruba ayırıyorlardı ;
Bazı Tutuklulara Zorla İlaç Şiringa Ediliyor veya Hap Yutturuluyordu.
Bazı tutuklu insanlara ilaç enjeksiyon ediliyor veya hap veriliyordu. Eski Kazak tutuklu Samarkan, tutuklulura bilinmeyen ilaç enjekte edilen ve ilaçlar verilenleri kollarındaki iğne izi veya diğer işaretlerder anladıklarını bildirdi. Bilinmeyen iğne ve ilaç verilen tutukluların durumunu şu sözlerle anlatti . “ Bilinimeyen ilaç ve iğne enjekte edilenler unutkan oluyor ve her şeyi unuttular, Bir şeye odaklanamıyorlardı.Onlar ilaç aldıktan sonra adeta uyuşmuş veya uykuda imiş gibi görünüyor ve davranıyorlardı.”
Samarkan’ın bu Açıklamaları yeniden eğitim merkezlerindeki diğer iki tutuklu tarafından da doğrulandı.
İnsan hakları araştırmacıları, Uygur Bölgesinin başka yerlerinde bulunan gözaltı merkezlerindeki yetkililerin, tüberküloz(Verem) gibi hastalıklar başta olmak üzere bir çok hastalıkların tedavisi için ilaçlar dağıttıklarını ve tıbbı yardımda bulunduklarını söylese de, ilaçları almanın ve tıbbı müdahalelerin zorla ve dayatma yolu ile yapılmasının yanlış anlamalar ve şüpheler yaratabileceğini ifade ediyorlar.(2.bölümün sonu.Yazı devam edecek)
BENZER HABERLER