Son Dakika
Mustafa Sabri Beşer (msbeser@gmail.com)
11 ayın sultanı mübarek Ramazan ayında birinci ağızdan dinlemiş olduklarım “gayri yeter” dedirterek şahidi olduğumuz siyasi zeminden ve seçim sürecinden uzaklaşmamı adeta salık verdi.
Rabbime milyonlarca şükürler olsun ki millet olarak her zaman mazlumun yanında olduk, zalimlerden olmadık. Bu millet tarihin hangi döneminde olursa olsun milliyetine, diline, diline, ırkına ve rengine bakmaksızın mazlumun destekçisi oldu, zalimin de karşısında durdu.
Filistin, artık hamdolsun rutin gündemimiz oldu. Filistin’deki kardeşlerimizin acılarını her zaman paylaştık, paylaşmaya da devam ediyoruz-edeceğiz de.
Hem devlet hem sivil toplum hem de fert bazında Filistinli mazlumların yanında olduk.
Onların acısını taaa yüreğimizde hissettik. Yeri geldi yardım malzemesi dolu gemi gönderdik, şehit verdik; yeri geldi İsrail zulmünü lanetlemek için meydanlara koştuk.
Mescid-i Aksa’yı hiçbir zaman yalnız bırakmadık-bırakmayacağız.
Yeri geldiğinde de yine Filistin için canlarımızı ve mallarımızı esirgemeyiz Allah’ın izniyle.
Arakan, millet olarak kanayan yaramız oldu. Budist rahipler Müslüman kardeşlerimizi hunharca katlettikçe kendi canımızdan can gidiyormuşçasına gözyaşı döktük.
Uluslararası kuruluşları burada yapılan zulmü durdurmak için göreve çağırdık. Yine yardım malzemeleri toplayıp kardeşlerimizin yaralarına merhem olmaya çalıştık-çalışacağız.
Afrika adeta ikinci evimiz oldu.
Doktorlarımız binlerce Afrikalıya Allah’ın Şafii ismini tecelli ettirmek için seferber oldu. Kiminin yeniden görmesine vesile olundu kiminin adı dahi duyulmamış hastalıklarına merhem olundu.
Mühendislerimiz Afrikalı kardeşlerimizin susuzluğuna çare bulabilmek için binlerce kuyu açtı.
Ve tüm bunların maddi kaynağını yine devletimiz ve milletimiz karşıladı ve gönüllü olarak karşılamaya da devam edecek.
Velhasıl-ı kelam millet olarak hep mazlumun yanında, zalimin karşısında olduk olmaya da devam edeceğiz…
Ama bir dakika…
Acaba gerçekten öyle mi olduk?
Bu soruya cevabım hem evet hem hayır olacak maalesef…
Dünyadaki mazlumların yanında olma hasletimiz maalesef bir yer söz konusu olunca adeta lal kesildi.
Filistin denince coşan, Arakan denince galeyana gelen, Afrika denince zirve yapan yardımseverlik duygularımız ve mazlumun yanında olma hasletimiz bir yer söz konusu olunca adeta üç maymunu oynuyor.
Görmedim, duymadım, bilmiyorum…
Bahsini ettiğim yer Çin’in zulmü altında inim inim inleyen Doğu Türkistan…
Maalesef Doğu Türkistan’la ilgili ilk ağızdan duyduğum şeyler dayanılacak gibi değil. Anlatılanlara ne yürek dayanır, ne akıl kabul eder ne de vicdanlar susar…
Filistin’deki kardeşlerimizden daha az zulüm görmüyor Doğu Türkistan’daki kardeşlerimiz.
Arakan’daki kardeşlerimizin çilesinden daha az değil Doğu Türkistan’daki kardeşlerimizin çilesi…
Afrika’daki kardeşlerimizin mahrumiyetinden daha az değil Doğu Türkistan’daki kardeşlerimizin mahrumiyeti…
Hatta inanın daha fazla, daha acı ve daha zalimce diyebilirim…
Doğu Türkistan’daki kardeşlerimizin çektiği ve birinci ağızdan duyduğum zulmü, işkenceyi, asimilasyonu buradan anlatmaya çalışacağım. Ama yaşanan zulüm ve yapılan işkenceler o kadar büyük ki tüm bunları tek seferde anlatmak mümkün değil.
O yüzden önümüzdeki birkaç yazıda Doğu Türkistan’daki kardeşlerimizin halini anlatmaya çalışacağım.
Ben dinlerken gözyaşlarımı tutamadım, yüreğim isyan etti, aklım yaşananları kabul etmedi, vicdanım isyan etti…
Bakalım sizler Doğu Türkistanlı kardeşlerimizin yaşadıklarını okuyunca neler hissedeceksiniz…
Kaynak : http://m.internethaber.com/cindeki-filistin-dogu-turkistan-1-1877305y.htm
SOSYAL MEDYA :
twitter.com/msbeser facebook.com/msbeserinstagram.com/msbeser
Etiketler: Çin » Dünya » etnik Çatışma » Genel » kÖŞE YAZARLARI » Makale Analiz » Röportajlar » SiyasetBENZER HABERLER