Son Dakika
Doğu Türkistanlı Akademisyen Dr. Ferhat Kurban Tanrıdağlı Osmanlı Devletimizden beri bütün Türkiye Cumhuriyeti Hükümetlerimizi de irsani, milli, dini ve tarihi yönden yakından ilgilendiren ve Dış Türkler olarak tanımlanan Türkiye Cumhuriyetimiz sınırların dışında yaşayan Türklerin sorunları ve çözüm yolları noktasında yön ve yöntemler belirlemek ve sürekli olarak takip edilebilmesi için hazırladığı bir Projeyi Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’a bir rapor halinde takdim etmiştir.Bu raporu aşağıda bilgilerinize takdim ediyoruz.(UYHAM)
Sayın Cumhurbaşkanım
Vatandaşlık görevim ve her zaman her şartta içimde taşıdığım toplumsal sorumluluk duygusu gereği olarak bazı görüşlerimi sizinle burada paylaşmak istiyorum.
TÜRK DÜNYASI BAKANLIĞI KURULMASI ÖNERİSİ
1990’lı yılların başlarında Türk Cumhuriyetleri bağımsızlıklarını kazanmalarının ardından Merhum Alparslan Türkeş ve Doğu Türkistan davasının efsane lideri İsa Yusuf Alptekin ‘’Dış Türkler Bakanlığı kurulsun’’ önerilerini dile getirmişlerdi.
BBP genel başkanı sayın Muhsin yazıcı oğlu 24.05. 2007 tarihinde ‘’Dış Türkler Bakanlığı kurulsun’’ önerisini dile getirdi ve bakanlığın görevini kısaca şöyle özetledi: İçerisinde Türk Cumhuriyetleri ile ilişkileri kuracak bir müsteşarlık, öbür tarafta da yurt dışında ikamet eden, çalışan vatandaşlarımızın sorunları ile ilgilenecek olan ayrı bir müsteşarlık oluşturulmalı’’
1992 yılında kurulan TİKA (T.C Başbakanlık Türk işbirliği ve koordinasyon Ajansı başkanlığı), 2010 yılında kurulan YTB (Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı) gibi kuruluşlar Türkiye’nin Türk Dünyası ile olan ilişkilerini yürütmektedir.
24 Haziran 2018 seçimleri öncesi bu konu yeniden gündeme getirilmeli ve Cumhur ittifakının oluşturacağı yönetim kabinesinde ‘’TÜRK DÜNYASI BAKANLIĞI’’nın yer alacağı ilan edilmelidir.
GEREKÇELER:
1. Türk Cumhuriyetlerinin Bağımsızlıklarını kazanmalarından sonra aradan 25 yıl geçmiştir. Türk Dünyasının ortak çıkarları ve ortak geleceğini ilgilendiren konular boyut değiştirmiştir. Türk Dünyasında şartlar gelişmiş ve olgunlaşmıştır. Değişen dünya şartlarında Türkiye ile Türk dünyası ilişkileri, Türk dünyasının ortak geleceği gibi konular güncelleştirilmeli, Türkiye’nin manevi önderlik vasfına yakışır bir biçimde stratejik güncel çalışmalar yapılmalıdır.
2. Günümüzde ‘’Küreselleşme’’ projesi bu projeyi üretip uygulamaya koyanların ihtiyaçlarını görmüş, hedeflerine ulaştıktan sonra yaşanan acılar sayesinde ise insanlık fabrika ayarlarına yanı Milli kimlikler gerçeğine geri dönmüştür.
Bir tarafımızda ‘’Arap Birliği’’, öbür tarafımızda ‘’Avrupa Birliği’’ gibi birlikler varken ‘’Türk Birliği’’ için daha cesur ve kararlı adımlar atılmasının zamanı gelip çatmıştır. Geçmişte Türk aydınlarını ve düşünürlerini Pantürkizim suçlaması ile ürkütmeye ve sindirmeye yeltenmenin aslında küresel güçlerin kendi işlerine geldiği gibi kullandıkları uyduruk bir kavram olduğu gün gibi aşikar değil mi?
3. Türkiye’nin bulunduğu Coğrafyada yıllardır süren mezhep çatışmaları, savaşlar, akan kanlar, yaşanan göçler, denizde boğulan mülteciler, kıyıya vuran bebek cesetleri, harabeye dönen tarihi şehirler v.s gibi acı manzaralar Türk Toplumunda tarifi zor bir psikolojik tahribat yaratmıştır. Amerika ve Avrupa Ülkelerinin Türkiye’ye karşı sergiledikleri samimiyetsiz tavırları Türk toplumunun bilinç altında yalnız kalmışlık endişesi yaratmaktadır. Toplum kendisini içinden çıkamayacağı dipsiz kuyuya düşmüş gibi hissetmektedir. Son günlerde ekonomide yaşanan paniklemenin altındaki temel nedenlerden biri de bu olabilir.
Bu durumda Çin her ne kadar alternatif bir güç gibi gözükmekte ve görünmekte, birileri tarafından parlatılmakta olsa da tarihteki sabıkaları ve Doğu Türkistan’da yürüttükleri insanlık dışı uygulamalarından dolayı Çin’i alternatif işbirliği için bir güç olarak görme fikri Türk Toplumunda ‘’Yağmurdan kaçarken doluya tutulmak’’ olarak algılanacağı için topluma güven vermeyecektir.
4. Şu an Türk toplumuna maddi ve manevi moral aşılayabilecek tek işbirliği coğrafyası varsa o da Türk Dünyası coğrafyasıdır. Çünkü oralarda insanlar inanç farkından dolayı bir birlerini boğazlamıyorlar, sevgi ve hoşgörü var, refah var, ileri teknoloji hatta uzay teknolojisi var, yer altı ve yer üstü zenginlikleri var. Daha da önemlisi gün geçtikçe Türklük şuurları gelişmekte olan, Türkiye’yi manevi önder olarak kabullenmiş 250 milyon nüfus var.
Onun için Türkiye-Türk Dünyası ilişkilerine yönelik söylem ve çalışmalar Türk Toplumunun gözündeki karanlık perdeyi kaldırır, özgüvenini arttırır, parlak geleceğe daha emin adımlar ile yürüme inancını pekiştirir.
Halen var olan ‘’ TİKA (Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı Başkanlığı),’’ YTB(Yurtdışı Türkler ve Akraba topluluklar başkanlığı ‘’ gibi kurumlar ve sivil kuruluşlarımız çerçevesinde yapılan çalışmalar artık Türkiye’nin Türk Dünyasındaki manevi önderlik vasfını kurumsal olarak ifade etmesi için yeterli olmamaktadır.
Bünyesinde ‘’TÜRK DÜNYASI ORTAK PAZARI ÇALIŞMA KOMİSYONU’’, ‘’ TÜRK DÜNYASI ORTAK ALFABE VE ORTAK YAZI DİLİ ÇALIŞMA KOMİSYONU’’ gibi birimler ve konu ile ilgili birçok birimin yer alacağı ‘’TÜRK DÜNYASI BAKANLIĞI’’ en güncel seçim vaadi olabilir.
Benim 2015 yılında hazırladığım, bu sefer de aday adayı olarak mülakatta komisyona dosya halinde sunduğum ‘’Miniaturka- Adriyatikten Çin seddine kadar Türk Dünyası Tarih ve Kültür Parkı projesi’’ bu vaatleri taçlandırır.
Zat-i Alinizin TV konuşmalarında “Atatürk Havalimanı taşındıktan sonra orayı Millet Parkı yapacağız” dediğinizi duyunca benim sunduğum projenin de bu anlamda değerlendirelebileceğine olan inancım daha da artmıştır.
Saygılarımla
Dr. Ferhat Kurban TANRIDAĞLI.
BENZER HABERLER