Son Dakika
Zeynure KERİM
Bugünlerde çok dertli ve ve aynı zamanda derin istıraplar içindeyim. Çünkü, dünya’ya ilk gözümü açtığım sevgili ülkem Doğu Türkistan’ı ve bana hayat veren cefakar, mazlum halkımın başına gelenler beni derin gam ve endişe ve düşüncelere sevk ediyor.
Ne mi düşünüyorum?
Her gün ve her saat ve dakika Uygar dünyanın gözü önünde tek tek yok edilmekte olan ülkemdeki 30 milyon halkımı düşünüyorum.
21. Yüz yılda Doğu Türkistan’da Türk İslam dünyasının ve tüm insanlığın yüz karası olan bu acımasız vahşet ,insanlık dışı cinayetler ve insan havsalasının almadığı soykırımlar karşısındaki suskunluğu ve sessizliğini düşünüyorum.
Bugün sevgili ülkem Doğu Türkistan’da tarihin asla kaydetmediği bir insanlık dramı yaşanıyor.
Bizzat kendimin şahit olduğum ve bir bölümünün içinde bizzat yer aldığım Doğu Türkistanlı genç bir Uygur Türkü ailenin nasıl tamamen katledilerek yok edildiğini yanı bir aile trajedisini sizlerle paylaşmak istiyorum.
Doğu Türkistan’da çok yakın bir dostum ve Okul arkadaşım bir kız mutlu bir yuva kuruyor.Ancak, evliliğinden 17 yıl geçmesine rağmen bir evlat sahibi olamıyorlar. Bu durum mutluluklarını gölgeliyor.
Bu dostum bu konuda benden yardım istiyor ve çocuk sahibi olabilmek için Türkiye’de tedavi olmasına yardımcı olmamı talep ediyor. Ben dostumun bu talebini de memnuniyetle kabul ettim ve ailenin kısa zamanda işlemlerini tamamlayarak Türkiye’ye gelmelerine yardımcı oldum. İstanbul bu konuda uzman ve çok iyi bilinen bir doktora birlikte gittik. Yapılan tedavileri sonucu arkadaşım hamile kaldı ve genç çiftin dünyalar güzeli bir evlatları dünya’ya geldi. Ailenin mutluluğuna diyecek yoktu.Dünya onların olmuştu sanki.
Doğu Türkistan’da devlet Memuru olan Çift,yavrularını güven içinde büyütüp yetiştirmek amacıyla ailelerinin de yardımını kendi birikimlerine katarak küçük bir ev satın aldılar ve burada yaşamaya başladılar.
Aile iş yerlerinden çocuğuna bakabilmek için uzun süreli izin alarak İstanbul’da yaşamaya başladılar.
Diktatör Çin Çuvenggou’ Ülkeyi Dış Dünyaya kapıtıyor
2010 yılından başlayarak Doğu Türkistan Türkleri kolay şekilde ve tez elden pasapor talma imkanına kavuşmuşlardı. Türkler Çin yönetiminin kontrölü ve gözetiminde de olsa,guruplar şeklinde Türkiye’ye ve diğer ülkelere seyahat etme imkanına kavuştular. Yıllardan beri çok sıkı şekilde uygulanan seyahat kısıtlaması kısmı de olsa gevşetilmişti. bu durum 2016 yılına kadar 5 yıl kadar deam etti.
Pekin’in Urumçi’ye atadığı ve Tibet bölgesindeki vahşi ve insanlık dışı uygulamaları ile ünlenen Eyalet Komünist Partisi genel sekreteri Çin Çuvenggou Urumçi’de göreve başlar başlamaz ilk işi Doğu Türkistanlıların ellerindeki pasaportlarına el koymak oldu. Daha sonra ise,Türklerin yurt dışında her ne sebeple bulunurlarsa bulunsunlar ülkeye derhal geri dönmelerini aksi halde sert yaptırımlar uygulayacağını belirterek talep etti. Ayrıca yurt dışında bulunanların ailelerini korkutarak onlara şantaj yaparak geri dönmelerini sağlamaya çalıştı. Doğu Türkistan’da yaşayan Müslüman Türklerin dış dünya ile irtıbatını tamamen kesti. Yurt dışına çıkışları durdurdu. Pasaportlarına el koyduğu için zaten kimsenin yurt dışına çıkma imkanı kalmamıştı.
Doğu Türkistanlı Uygur Ailenin Dramı Başlıyor
2016 yılının ikinci yarısından başlayarak son 5 yıldır esen kısmı bahar havası Yeni atanan ÇKP genel Sekreteri tarafından sona erdiriliyordu.Türkiye ile Uygur diyarı arasındaki yollar tamamen kapanıyor, uçaklar Türkiye’ye sefer düzenlemiyor ve Uçuşlar yasaklanıyordu. . Bu arada ülkelerine dönen bazı Uygurların tutuklandıkları ve hapsedildiğine dair haberler duymaya başlamıştık. Bu arada bu aileye de çalıştığı iş yerinden telefon edilerek derhal geri dönmelerini aksi halde işten çıkarılacakları ve bütün mal varlıklarına el konulacağı,sosyal haklar başta bütün yasal haklarının iptal edileceğini söylüyorlardı. Aile bu arada gidip gitmemek arasında tereddüt içinde kalıyordu.Ben de kendilerine geri dönmemeleri tavsiyesinde bulunuyorum.17 yıl sonra evlat sahibi olarak mutluluğu yakalayan ailenin başında kara bulutlar dolaşmaya başlıyordu.
Hanımın Annesi Vefat Ediyor
Bu arada Arkadaşım hanımın kayın validesi Annesinin vefat ettiği haberini aileye iletiyor.Biricik annesinin ölümü genç anneyi derinden sarsıyor. Bu durum bütün ısrarlarımıza rağmen onun ülkesine eri dönmesini önleyemiyor. Bütün karşı koymalarımıza rağmen genç anne bebeğini de yanına alarak Urumçi’ye dönüyor.
Sonrası mı?
Sonrası günlerce göz yaşı dökerek ağladığım dramatik olaylar zinciri ve acıklı bir sahne. 7 aylık bebeğini alarak ülkesine dönen genç Anne uçaktan iner inmez kapıda bekleyen Çin Polislerince tutuklanıyor ve saatler süren sorgulamalardan sonra “Siyasi Eğitim Kampı ” olarak anılan ancak.aslında Alman Faşistlerinin ölüm kamplarının bir benzeri veya ondan daha beter olan Çin Nazi Kamplarına hapsediliyor.7 Aylık Bebeği ise karısı yakınlarda vefat eden genç annenin yaşlı babasına teslim ediliyor. Süt kuzusu 7 aylık bebek anne sütü ve bakımından mahrum bırakıldığı için bir süre sonra hastalanıyor ve kısa bir süre sonra hayatını kaybediyor. 17 yıl sonra evlat sahibi olan Çin Nazi Kampındaki genç Anne Bebeğinin ölüm haberini alınca kalp krizi geçirerek vefat ediyor
Türkiye Kalan Baba’nın Acıklı Durumu
17 yıl sonra evlat sahibi olan Baba mı ? Keşke o da sevdiklerine bir an önce kavuşmuş olsa ?
7 aylık bebeğinin ardından genç eşinin ölüm haberini alan ve Türkiye’de kimsesiz ve tek başına kalan baba beyin kanaması geçiriyor ve hastaneye kaldırılıyor.Baba ise şu anda bitkisel hayatta ve hayat mücadelesi veriyor.
Okul arkadaşım ve aziz dostamun ve onun ailesinin dramatik durumuna bizzat şahit olan ben ise, geceleri kabuslar görüyorum . Her gece 17 yıl sonra Aileye kutluluk getiren güzeller güzeli o bebeğin anne kucağından zorla alındığı andaki ağlama sesiyle uyanıyorum . Genç Annenin bebeğinden zorla koparıldığı sıradaki feryadını duyuyor ve kahroluyorum. Psikolojim bozuluyor ve sürekli deprasyondayım ve bu yüzden psikiyatriste gidiyorum. Bu kabustan bir an önce kurtulabilmek için Allah’ıma yalvarıyor ve dua ediyorum.
Bu Ailenin Dramı Denizden Bir Katre
Bugün ülkem Doğu Türkistan’da 30 milyon insanın yaşadığı tahmin ediliyor. Geçtiğimiz yılın başından beri Tibet canisi olarak ünlenen Uygurların katili ve Çin Irkçı Faşisti Çin Çuvenggou’nun ülke genelinde kurduğu Çin Nazi Kamplarında en az bir milyon insanın tutuklu olduğu bağımsız kaynaklarca ifade ediliyor. Bu Çin Nazi Kamplarında uygulanan baskı,zulüm,yetersiz beslenme, bilinçli olarak yaratılan pis ve hijyenik olmayan ortam sebebiyle toplu ölümler meydana geldiği medya’ya da yansıyor.
Doğu Türkistan Halkı adeta çelikten bir perdenin içine hapsedilmiş
Telefon,internet ve sosyal paylaşım ve medya aracılığı ile aileler ve yakınlarımız ile iletişim kurmak yasak ve engelleniyor.Çin yönetimin çok sıkı sansür duvarına rağmen,telefon edenler veya gelen telefonlara cevap verenler bölücülük ve casusluk ile suçlanıyor ve Çin Nazi Kamplarına kapatılıyor. Günümüzde Doğu Türkistan’dan ne gelen var, nede bu ülkeye giden var.
Doğu Türkistan, 21.yüz yılda dünyadan tamamen izole edilmiş, tam bir yasaklar ve mahrumiyetler ülkesi görünümünde.
Ey İnsanlık !
Ey Türk İslam Dünyası
Benim güzel Ülkem Doğu Türkistan’daki bu insanlık dramını lütfen görün !
Bir şeyler söyleyin ve Haykırın bu Zalim,acımasız ve Vahşi ÇKP-Faşist yönetimine
BENZER HABERLER