Son Dakika
Çin’in işgalı altındaki Doğu Türkistan’da Uygurlara karşı şiddet ve devlet terörü içerikli politikalarını kesin olarak başarıya ulaştırmak için yaptığı insanlık dışı ve Faşizmi hatırlatan uygulamaları Çin ve bölge uzmanlarının dikkatlerini çekmeye devam ediyor. Avustralya AUL Üniversitesi öğretim üyesi ve Çin işleri uzmanı Doç.Dr.Micheal Clarke geçtiğimiz günlerde yazdığı bir haber analizinde Çin’in Doğu Türkistan’da “ İssiz ve Dumansız ve gizli Bir Etnik Savaş” yürüttüğünü belirtti ve bu savaş’ın içine ustaca ve sinsice gizlediği bir çok amaçları hakkında durarak bunları analiz etmeye çalıştı.(UYHAM)
Doç.Dr. Michael Clarke
(Avustralya Ulusal Ün. Ulusal Güvenlik Bilimleri Öğr.Üyesi )
Çin’in Güney Çin Denizindeki Ulkeler ile kit’a sahanlığı anlaşmazalıkları ile ve Hindistan ile Himayalar bölgesinde Dokram Sınır İhtilafı gibi dış konular bağlamında Çin kamuoyu üzerinden , psikolojik propaganda ve yasal olduğunu iddia ettiği Uygur Bölgesindeki “3 Türlü Güçlerle Savaş” söylemini sürekli kullanmasının kapsamlı olarak analizi yapılmıştır . Ancak Çin, başta iç güvenlik sorunlarına karşı koymak için Uygur Bölgesine yönelik “Üç Türlü Güçlerle Savaş” söylemini öne çıkararak bu unsurları da yapacağını iddia ettiği bu savaşın merkezi’ne yerleştirmiştir. Baskı altında tuttuğu Müslüman Uygurları “Aşırı Uygur Milliyetçiliği – Aşırı ve Radikal Güçler ve Doğu Türkistan Terör Güçleri ” nın terör ve terörizm tehdidi ilee karşı karşıya bulunduğunu iddia etmektedir
Bu, Çin’in, sadece düşmanlarının yeteneklerini yok etmekle kalmayıp, nihayetinde Çin’in çıkarlarına aykırı siyasi veya askeri mücadeleleri başlatma ya da sürdürme iradelerini ve kabiliyetlerini azaltmak ve yok etmek için haber ve bilgileri kontrol vee sansür ediyor. Bunu yaparken de bu bilgi ve haber kaynaklarını “Terörle Savaş” uygulamalarında bin savaş aracı olarak algılıyor
Çinli savaş staratejileri uzmanı Sun Tzu’nun “savaşın en üstün sanatı, düşmanları savaşmadan ezmek” olduğu şeklindeki kehanet ve bilgi manipülasyonu, Çin’in stratejik kültürünün tarihini ve yöntemini oluşturuyor. Çin Komünist Partisi’nin (ÇKP) tarihi gizemlerle dolu ve devrimci bir organizasyon(Örgüt) olarak, bunu ‘siyasi ve idelojik savaşı’’nin bir modül operasyon merkezi haline getirdi ve hala genişletmeye çalışmaktadır.Fakat ABD’nin Birinci Körfez Savaşı, 1999’da Kosova’ya müdahale ve Irak’ın işgalı operasyonlarında Çin’in her ne kadar bilgi savaş stratejisinin sistematik olarak geliştirilmesini hızlandırandırmış olsa da ABD ordusunun teknolojik üstünlüğünü geçemediği görüldü.
Çinli askeri stratejistler için bu çatışmalarda ‘askeri olmayan operasyonlar ve kinetik olmayan yetenekler’ konusunda büyük sonuçlar ve ders almalarını sağladı ve bu konuda tecrübelerini ikmal etti. çağdaş çatışmalarla mücadele ve kazanan tarafın merkezinde yer almasını sağladı.Bu ders, Hava Kuvvetleri albayı Qiao Liang ve Wang Xiangsui’nin 1999 tarihli Sınırsız Harp teorisini güçlendirdi.
Burada, çağdaş savaşın, ‘düşmanı kendi iradesine sunmak için silahlı kuvvetler kullanarak’ değil, ‘düşmanları birinin çıkarlarını kabul etmek için her türlü yolu … kullanarak’ karakterize ettiğini iddia ediyorlar. Bu ‘sınırsız savaşı’ başarıyla yürütmek için ‘iki ayrı savaş dünyası(cephesi)’nde savaş dışı kalarak kazanımlar elde etmek temelindeki Çin savaş stratejisini açık olarak uygulanmasını sağladı
Burada Çin ve Batı’nın bilgi savaşları kavramları arasındaki temel ayrım yatıyor. ABD bağlamında bilgi savaşı, çatışmanın daha kinetik stratejilerinin bir parçası olarak anlaşılırken, Çin’in anlayışı yalnızca çatışma ya da kriz zamanlarında değil, aynı zamanda bir ‘ barış-kriz-savaş ‘ denemlerinde sırasında de uygulanabilir olduğunu göstermiş oldu.
Çin’in üç savaş yönteminin her kolu bu ayrı bir kol ve hedefi tasvir ediyor. Psikolojik savaş, bir düşmanın karar verme kapasitesini etkilemek ya da bozmak ve yetenekleri hakkında şüphe uyandırmak için hareket etmeye istekli olacağı şekilde “çeşitli kanalları kullanarak istenen ve belirli bilgileri yaymak” üzerine odaklanmaktadır. Kamuoyu savaşı, hem Çin’in tez ve amaçlarını desteklemek hem de düşmanları yanlış ve aykırı davranışlara sevkederek onları bu yanlışlarına cesaretlendirmek için yerli ve yabancı kamuoyunu etkilemek üzere hazırlanmıştır. Halbuki yürürlükte olan ise, savaş, hukuki zeminin üzerinden gitmek, riayet etmek olmalıdır.Çin ise bu bilinen uluslar arası kural teamülleri reddediyor ve kendi iddialarının meşruiyetini ileri sürmekte ve düşman olarak tanımladığı tarafın operasyonel özgürlüğünü kısıtlamak için uluslararası ve yerel yasal sistemlerin kullanılmasını içeriyor .
Çin, Uygur bölgesinde şiddet ve devlet terörü içerikli bir politika ve çok sıkı politik, sosyal ve kültürel denetimler uyguluyor. Bu yönde tanımlamış olduğu enteğre ve bir birlerini tamamalayan icraatlarını ve kaos stratejisini uzun zamandır sürdürüyor. Bu, durum:çin yönetiminin etnik Han egemenliğinin düzenlenerek pekiştirilimesiMüslüman Uygurların dini ve kültürel hayatlarının Çin ulusuna göre düzenlenmesi muhalefetin tamamen bastırılması, etnik Çinli göçmenlerin bölgeye yerleştirilimesi ve bunun siyasi ve ekonomik olarak teşviki şeklinde kendini gösteriyor. Bölge’de Çin devleti tarafından sıkı bir şekilde kontrol ve yönetilen ekonomik kalkınma bu Çinli göçmenler için olduğu açıkca görülüyor.Pekin bölge’de ekonomik kalakırnma büyüme ve üretimi geliştirdiklerini iddia etse de bütün bunlar bölgeye demograifik dönüştürme amacı ile göç ettirilip yerleşytirilen Çinli göçmenler içindir.Ülkenin tarihi sakinleri ve gerçek sahipleri olan Müslüman Uygurların bölgenin doğal zenginliklerinden veya kalkınma nimetlerinden yaraarlanaması söz konuzu olmamaktadır.Çin,bölge’de nüfusun demografik yapısını dönüştürme ve Çinliler lehine çoğaltmaya çalışırken, aldığı idari ve siyasi tedbirlerle Uygurların nüfusunu seyreltmeye , onları siyasi olarak marjinalleştirmeye ve dini ve kültürel siyasetinin uygulamasında devletin müdahalesine karşı Uygurların devam eden barışçıl ve sözlü itirazlarını şiddet ve aşırı güç kullanarak bastırmaktadır.
Çin Lideri Xi’nin geçtiğimiz yıllarda ortaya attığı “Bir Kuşak-Bir Yol “ bölgesel projesinin bir an önce gerçekleştirilmesi hırsı Uygur bölgesindeki güvenlik ve istikrarın tam olarak sağlanmasını stratejik bir zorunluluk haline getirmiş bulunuyor. Doğu Türkistan bölgesinin güvenliğinin bütün ülkenin reform, kalkınma ve istikrarı ile ulusal birlik için hayati önem taşıdığını her fırsatta vurguladı ve bu konuda alınacak tedbirleri de “ Etnik uyum ve ulusal güvenlik “olarak tanımladı.
Pekin’in Uygurların dini ve kültürel haklarının kısıtlanması ve engellenmesine karşı muhalefeti ve huzursuzluğün temeli olarak kabul edildi. Uygurların bu sessiz tepki ve itirazlarına karşı Çin yönetiminin yaklaşımı güvenlik güçlerinin ve polisin güç ve hareket yeteneklerine dayandırıldı.Çin’in “üç vahşet” olarak algıladığı bu düşman gücün ber taraf edilmesi yöntemi, bunun temel hedefi ile tutarlı olan politikalarla güçlendirildi: içte ve dışta ve yabancı ülkeler üzerindeki kontrol ve nüfuz tamamen çin&in Xinjiang Sorunu” meselesinin merkezine odaklandırıldı
Doğu Türkistan içinde bu, bölgedeki ‘istikrarın’ kapsamlı denetiminin sağlanması için tedbirlerin uygulanmasında bu tedbirler kendini gösterdi. Bu tür tedbirler, yüzlerce ve hatta binlerce olarak ifade edilen sözde “Hayatı Kolaştırmaya Yönelik cep Polis Merkezleri” ” uygulanması, Çin’in Skynet elektronik gözetim sisteminin büyük şehir alanlarına yerleştirilmesi, binlerce güvenlik görevlisinin koalisyona karşı kitlesel terörle mücadele ” yemin ettirme toplantıları ” gibi yüksek teknoloji önlemleri , dinsel faaliyetlere ilişkin yeni yasal kısıtlamaların ilan edilmesi ve Uygurları “sapkın” davranışlarından kurtarmak için ” siyasi eğitim merkezleri ” nin kurulması ve Uygurları kitlesel olarak bu sözde Merkezlere kapatması olarak kendini gösterdi.
Çin, Uluslararası düzeyde “ Xinjiang Sorunu ve Uygur Terörizmi”ni temel hedef olarak ortaya koydu. Bu sözde sorun ve terizmin ortadan kaladırılmasına ilişkin olarak bilgi ve dijital savaş stratejisini bölge’de bütün tartışma ve itirazlara rağmen tartışmalı bir şekilde yaygınlaştırıp yoğunlaştırmıştır. Şanghay İşbirliği Teşkilatının gündeminde ‘terörle mücadele’ merkezi oluşturuldu. Örgüt , neredeyse tamamen düzenli ortak terörle mücadele tatbikatlarına, şüpheli teröristlerin iadesine ilişkin adli işbirliği ve bilgi paylaşımına odaklanmış durumdadır.
Pekin, ÇKP.iktidarının emrindeki devlet medyasındaki sürekli ancak,tutarsız ve aslı olmayan resmi yayınları ile Xinjiang’daki şiddetin Batı ve onun medyasının kışkırtma v e yönlendirmeleri sonucu olduğunu açıkca iddia ediyor ve bu tezlerinin kabul ettirilimesi için kamuoyu savaşı de veriyor. CÇin’in resmi China Daily (Çin Günlüğü) gazetesi Mart 2014’te Kunming’de meydana gelen ve Uygurlar tarafından gerçekleştirildiği iddia edilen terör saldırısını dolayisiyle batı ülkelerini terörle mücadelede ” İki yüzlü ve çifte standartlı” olmakla suçladı ve bu yönde bir açıklama da yayınladı.
Uygur bölgesinde kurulan ve yaygın hale getirilen güvenlik kamera sistemi ( dahili gözetleme aleti ) de ve Pekin’in içinde bulunduğu dışa yönelik bilgi ve elektronik savaş stratejilerinin uygulamalarına ait açık kanıttır. Sadece fiziksel olarak insanaların yaşadığı hayat alanları ile vatandaşı olduklarını idrdia ettikleri Müslüman Uygurları sürekli kontrol etme ile ilgili bin önlem olduğu açıktır.
Ancak,Çin yönetimi Uygur bölgesindeki bu akılalmaz ve aşırı uygulamaları ile uluslar arası toplum ve küresel sosyal ve siyasal arenada çok eleştiriliyor ve pratik ya da manevi destekten her zaman yoksun bırakılıyor. Çin yönetimi “Uygur teröristleri” nin “köşeli birer canavar gibi” olduklarından başta kendileri daha sonra yabancıların emin olmalarını temin için sözde Xinjiang Bölgesel eski ÇKP Sekreteri Zhu Halian’ın (Su Hailiang) bu yılın başlarında söylediği gibi bütün bu tedbirler tasarlanmış ve uygulamaya konmuş bulunuyor.
Etiketler: Çin » Din » Dünya » Eğitim » etnik Çatışma » Genel » Görüş Yorum » Gündem » kÖŞE YAZARLARI » Makale Analiz » Röportajlar » SiyasetBENZER HABERLER