Son Dakika
Fehmi HÜVEYDİ (Kahire/ Mısır)
Çin yönetimi Doğu Türkistan’da 01 Nisan 2017 gününden itibaren yürürlüğe koyduğu bir yasa ile Müslüman Uygurların kamusal alanlarda kadınların İslam akidesine uygun tesettürlü giyim ile ve erkeklerin sakalla gezmelerini yasakladı Bu yükümlülükleri uymayanların polise ihbar edilmesini ve ihbar etmeyenlerin de cezalandırılacaklarını bildirdi. Müslüman Uygurların dini prosedürleri kullanarak (dini inak akdi yaparak) evlenmeleri ile dini söylem ve eylemlerin öne çıkarılması,teşvik edilmesi ve yayılması, çocuklarının islamı çağırıştıran isimlerin verilmesi, Çin devletine ait radyo ve televizyonların dinlenmemesi ve seyredilmemesi, reddetmeleri de bu yasa ile suç kapsamına alınmış ve karşı gelenlerin,uymayanların ve bunu reddedenlerin ağır şekilde terör suçu ile cezalandırılacağı belirtiliyor.
Uygur Özerk Bölgesi Parlamentosu tarafından kabul edilen bu yasa Çin genelinde sadece Müslüman Uygur Türklerinin yaşadığı Doğu Türkistan’da uygulanacaktır. Diğer bölgelerde icra edilmesi söz konusu değildir.
Bugün Çin idaresi altındaki topraklarda 50’den fazla etnik Ulus-Halk yaşamaktadır.Müslüman Uygurlar ise bu etnik Milletelerin içinde en kalabalık bir Müslüman halk olarak öne çıkıyor. Çin’in Xinjiang Uygur özerk Bölgesi adını verdiği bu bölge’de guya bir “Sözde Özerk Yönetim” olduğu söyleniyor. Uygulamada ise hiç bir geçerliliği bulunmuyor.Sadece kukla bir yönetim olarak ismi geçiyor ve 60 yıldır de yasal olarak korunuyor.
Bu bölgenin tarihi adı Doğu Türkistan olup,Çin’in istilasına kadar (1884 yılına kadar ) bu isim ile anılıyordu.Bu ülke en son Çin’de iktidarı ele geçiren ÇKP.orduları tarafından 1949’da işgal edilmiş ve Çin’in bir sömürgesi durumuna getirilmiştir.
01 Nisan 2017’den itibaren uygulanmaya başlanan bu yasa,Çin yönetiminin zaten yıllardan beri bu ülke’de yaşayan Müslüman Uygurlara uygulayageldiği Müslüman halkın kendi ana vatanında yabancı bir ulus haline getirilmesi ve buna yönelik etnik ve dini ayırımcılık ve dini ve milli değerlerinin aşağılanması ve hakaret edilmesine yönelik uygulamalarına yönelik meydana gelen tepki ve protesto eylemlerini önlemek,yasaklayarak ve cezalandırarak bu eylemleri yasa dışı haline getirerek mani olmak istiyor.
Çin yönetimi Uygur Müslümanların siyasi,sosyal ve kültürel istek, arzu ve taleplerini reddetmekle kalmıyor, onların Ramazan’da oruç tutmalarını engelliyor.Hac ibadetlerini de yapmalarına izin vermiyor. Geçtiğimiz aylarda Doğu Türkistan’da yaşayan Müslüman Kardeşlerimize daha önceki yıllarda verdikleri pasaportlarına zorla el koydu ve pasaportların Emniyet güçlerine teslim etmelerini ,aksi takdirde cezalandırılacaklarını açıklamıştır.
Doğu Türkistan Kadim Bir İslam Ülkesidir
Doğu Türkistan kadim bir İslam yurdudur.1,6 milyon M2.yüz ölçümüne sahip bu ülke, Fransa’nın 3 katı büyüklüğündedir. Çin yönetiminin açıklamalarına göre bu ülke’de 10-15 milyon,bağımsız yerel kaynaklara göre ise, en az bu rakamın 2 katı ( 20- 30 milyon) kadar Müslüman halkın yaşadığı tahmin edilmektedir.
Ülke yer altı kaynakları bakımından dünyanın en zengin ülkelerinden biridir. Bu nedenle Çin bu ülkenin dodğal zenginliklerine tek başına rakipsiz bir şekilde sahip olmak istemektedir.Bu nedenle Çin bu ülkenin zengin kaynaklarını kullanarak ülkenin demografik yapısını değiştirmek için merkezi Çin’den etnik Çinli göçmenleri bu ülkeye transfer ederek etnik çoğunluğu ele geçirmek istemektedir.
Müslüman Uygurlar Çin İşgalıni Hiçbir Zaman Kabul Etmemiştir
Çin yönetimi,bu ülke Müslümanlarının hiç bir zaman sönmeyen özgürlük ve bağımsızlık arzu ve taleplerini ebediyen söndürebilmek için onlar bu arzu ve taleplerinin ana kaynağı olarak gördükleri mübarek İslam inancından ve milli ve kültürel değerlerinden ebediyen koparmak istiyor.Onları kendi ana vatanlarında maddi ve manevi değerlerinden ayırıp kopararak ,beyinlerini yıkayarak yok etmek istemektedir. Müslüman Uygurları tamamen yok ederek yerlerine Han Çinlisi göçmenleri getirerek bu ülkeyi bir Çin toprağı ve ülkesi haline getirmek ve dönüştürmek istiyor.
Ancak,Çin yönetimlerinin bütün bu uygulamalarına karşı Uygur Müslümanları hiç bir zaman tepki ve protestoların ara vermediler ve eylemlerini durdurmadı ve sürekli olarak barışçıl ve yasal şekilde karşı koymayı sürdürdüler.
Türkistan Cumhuriyetlerinin Bağımsız Olmaları Onları de Yeniden Harekete Geçirmiştir
1990’yıllarda Sovyetler parçalandı ve Türkistan topraklarında 5 Müslüman Cumhuriyet bağımısızlıklarını ilan etti.Bu yeni durum Doğu Türkistan Müslümanlarına yeni bir ilham verdi.Onların hürriyet ve istiklale olan özlem ve arzularının yeniden tazelenmesi sonucunu ortaya çıkardı. Özellikle, 11 Eylül 2001 saldırılarından sonra ABD.’nin öncülüğünde yürütülen küresel Terörle savaş mücadelesinden kendi çıkarına yararlanmak isteyen Çin Uygur Müslümanları topyekün Terör katagorisine sokmak ve bütün dünya’ya bunu kabul ettirmek istedi. Çin bu küresel mücadeleden kendisine pay çıkararak uluslar arası toplumda kendisine karşı gerçekleri haykıran sesleri boğmaya ,özgürlük ve bağımsızlık arzu ve taleplerini yok etmek için onları Bölücü ve Terörcü töhmetler ile suçlayarak uluslar arası toplumun de desteği ile Müslüman Uygurları toptan cezalandırmak istemektedir. Çin ilk önceleri kendisini eleştiren sesler ile hürriyet ve bağımsızlık talep edenleri “Bölücü” tahmeti ile suçlarken, Son aylarda ise, bu “Bölücü” ithamını “ Terörcü ve Terörist” itham ve iftirasına dönüştürmüştür.
Doğu Türkistan Çin İçin Çok Önemli Bir Ülke’dir.
Doğu Türkistan.sahip oldukları zengin yer altı kaynaklarının yanında aynı zamanda Çin’in batı’ya açılan bir kapısı konumundadır.Çin’in ürettiği malların Türkistan ve yakın Asya tariki ile Avrupa çoğrafyasına taşınması noktasında bir ticaret üssü’dür. Aynı zamanda Çjin’in ticari mallarının nakledildiği bir ticaret yolunun düğüm noktasıdır. Bu nedenle Çin diktatörlüğü bütün bu çıkarları için ve bu çıkarlarının önünde Müslüman Uygurları bir engel olarak görmekte ve onları toptan ve ebedi olarak ortadan kaldırmak istemektedir. 01 Nisan 2017 ve diğer çıkardıkları yasa ve kuralların esas hedefi bu amacı gerçekleştirmek içindir.
Çin Müslüman Uygurları “Şiddete” Zorla İtiyor
Çin Doğu Türkistan’da Müslümanların normal ve masumane talep ve arzularını diyalog ve barışçıl yollarla çözüme kavuşturma ve onların bu arzu ve taleplerini barışçıl ve eyasal yollarla ifade etmelerini “Terör” olarak tanımlıyor ve onlara orantısız güç kullanarak bastırıyor.Ayrıca, onların geleceklerini karartarak nolar için için bütün çıkış kapıları kapatıyor ve onlara şiddet yolunu seçmeye zorluyor. Arap dünyasın’daki bazı yöneticilerin zülme ekarşı sesini çıkaranları “Terörcülük” ile itham ettikleri gibi Çin de sözde Terörle Savaşa ve Onu yok etmek bahanesi ile Müslüman Uygurlara karşı adaletsiz, ölçüsüz ve insafsızca devlet terörü uygulyor ve onları acımasızca bastırıyor. Marjinal bazı Uygur Müslüman guruplar Çin zulmünden kendilerini korumak ve ülkelerini ve Kardeşlerini kendince kurtarmak düşüncesi ile ister istemez DAİŞ ve diğer guruplara katılmak mecburiyetinde bırakıldılar.
Müslüman Uygurlar Saatlerini Bile Pekin’le Ayni Kullanmak Zorunda
Ben 30 yıl önce Pakistan üzerinden Doğu Türkistan’a gitmiştim. Burada karşılaştığım bir olayı hala unutamıyorum.Ben yolda Uygurlardan birisine kendi saatımı Pekin saatine ayarlamak için Pekin vaktı ile saatinin kaçı gösterdiğini sordum. O.benim bu isteğimi biraz kızarak ve bozularak şöyle cevaplandırdı : “ Biz burada saatımızı Pekin’e değil, Kardeşlerimizin yaşadığı Pakistan saatine göre ayarlarız. Siz burada saatınızı Pekin vaktine ayarlamanıza yardımcı olabilecek birini asla bulamazsınız.” Sözleri ile cevaplandırmıştı.Bunu asla unutmadım ve unutmam da asla mümkün değildir.
Çok Çok Yazık ! Arap ve İslam Dünyası Uygur Müslümanları Unutmuştur.
Müslüman Uygur Kardeşlerimizi Çin’in esaretinde ve onların baskı,zulüm,etnik asimilasyon dini ve ırkı soykırımlarına karşı kendi değerlerini koruyabilmek için büyük bir cesaretle mücadele veriyorlar.Buna karşılık İslam dünyasında bu kadar unutulmuş olmalarına rağmen,kendilerini İslam aleminin bir parçası ve İslam Ümmetinin bir üyesi olarak tanımlıyorlar ve bundan da onur duyuyorlar Çin Uygur Müslümanlarını toptan Terörcü ve Radikal” olarak suçladığı ve yaftaladığı bir zamanda ,onları topyekün bir şekilde imha etmek için bu kadar ağır icraatlar sergiledikleri bir zamanda Arap medyasında Uygur Kardeşlerimiz ile ilgili haber ve makalelere rastlamak adeta imkansız veya yok denebilecek kadar azdır. Halbuki.,bu Kardeşlerimize medya yolu ile de olsa destek olmalı ve onları unutmadığımızı ve Kardeşlerimiz olduklarını her fırsatta kanıtlamalıyız.Bunun için de Doğu Türkistan ve Uygur Türkleri ile ilgili haber ve yazılar Arap basınında çokça yer almalıdır. Bunun çok önemli olduğunu düşünüyorum. Arap dünyası ve İslam alemi Uygur Müslümanları Kardeşlerimizi adeta unutmuş vaziyettedir.Bu durumu çok çok esefle ve üzüntü ile karşıladığımı özellikle belirtmek istiyorum.
Arap ve İslam Dünyası Çin’e Karşı Ticarı Avantajlarını Uygur Kardeşlerimiz İçin Kullanmalı
Mısırlı bir düşünür ve önde gelen entelektüel yazar gazeteci ve yazar Sayın Fehmi Hüveydi makalesinin sonunda İslam alemi ile özellikle Arap dünyasına sesleniyor ve şu çok önemli ve çarpıcı öneride bulanarak makalesisi bitiriyor ;
“ Şu durum, bana çok ilginç geliyor ; Arap ve İslam dünyası’nin Çin ile olan ticaret hacmi 2016 yılında ( Arap dünyası tek başına ) 251 milyar $ olarak gerçekleşmiştir. Çin,günümüzde Müslüman Dünyasının özellikle de Arap aleminin önemli ticaret ortakları haline gelmiştir. Buna rağmen, İslam ve Arap Dünyasının bu ülke’de özellikle Çin’in işgalindeki Doğu Türkistan’daki Müslüman Uygurların dramatik durumu konusundaki şaşırtıcı sessizliği, şaşırtıcı olduğu kadar çok de üzücüdür de. Bana göre islam dünyası, özellikle Arap alemi Çin’in Uygur Müslümanlara yaptığı baskı ve zulüm konusunda Çin Hükümetine en azından bir sitem kelimesi dahi sarfetmesi halinde Pekin’in bu sitem veya gösterilecek küçük tepkiyi kendi ekonomik çıkarı için mutlaka dikkate alacağını tahmin edebiliyorum. Bu tepki veya sitemin ise, Çin’in Uygur Müslümanlar politikasında bir revizyon ve değişikliğe gidebileceğinden hiç şüphem yoktur. Bu tepki ve sitem kendilerini Arap ve İslam dünyasının görmemezlik ve duymamazlıktan gelmesi sebebiyle kendilerini yetim ve öksüz hisseden mazlum Müslüman Uygurlar için bir teselli kaynağı olacaktır.Aynı zamanda Müslüman Uygur kardeşlerimizin maneviyatlarının de büyük oranda yükselmesine sebep ve direnme güçlerinin artmasına olumlu katkı sağlayacaktır. ” Sözleri ile yazısını sonlardınıyor.
Fehmi Hüveydi Kimdir ?
Kahire doğumlu ve Mısırlı bir Müslüman Arap düşünür ve önde gelen bir fikir adamıdır. Aynı zamanda Mısır ve İslam dünyasının önemli bir gazeteci ve yazarıdır. Mısır’ın ve Arap dünyasının çok önemli gazete ve dergi lerinde yazıları yayınılamktadır. İslam dünyasının önde gelen aydın şahsiyetlerinden birisidir. Kendisi aynı zamanda Hukuk Fakültesi mezunu bir hukukçudur. Şimdiye kadar 17 adet kitabı yayınlanmıştır.
Kaynak : https://www.shorouknews.com/columns/view.aspx?cdate=01042017&id=54f37122-5982-417d-94c3-05a22ff6588a
Etiketler: Çin » Din » Dünya » etnik Çatışma » Genel » Görüş Yorum » Gündem » kÖŞE YAZARLARI » Kültür Sanat » Makale Analiz » Siyaset » Tabii KaynaklarBENZER HABERLER