Son Dakika
Ömür ÇELİKDÖNMEZ
“Yarim İstanbul’u mesken mi tuttun ?
Gördün güzelleri beni unuttun
Sılaya dönmeye yemin mi ettin ?”
Yukarıdaki Kayseri türküsü bize gurbeti, sıladaki yakınlarımızı hatırlatır. Arnavutluk’ta tıpkı İstanbul gibi mesken tutulan bir mekân ancak bir farkla! Meskenciler Türkiyeli değil. Gerçi 15 Temmuz darbe girişimi sonrası Türkiye’yi terk eden birçok örgüt mensubunun farklı ülkelere gittikleri biliniyor. Az da olsa Arnavutluk’a gidenler olmuştur. Çünkü Arnavutluk örgütün güçlü olduğu bir ülke ve örgüte ait okullar, şirketler var. Enver Hoca’nın Arnavutluk’u ne yazık ki ABD’nin arka bahçesi gibi. ABD, farklı ülkelerde kendisi ile işbirliği yapan rejim muhaliflerini Arnavutluk’ta topluyor. Bu açıdan bakıldığında Arnavutluk adeta nükleer atıkların imha edildiği tesis gibi.
Rejim Karşıtları Uygur Türkleri Bu Ülkeyi İlk Kez Mesken Tutmuş
ABD yönetiminin bu ülkede ilk iskân ettikleri Guantanamo hapishanesinden serbest bırakılan Uygur Türkleri. Arnavutluk’taki Uygurlar konusu biraz farklı. Washington yönetimi Guantanamo hapishanesinden serbest bırakılan altı Uygur’u 2006 yılında Arnavutluk’a göndermişti. O süreçte Bush yönetimi tutukluların ABD içinde serbest bırakılmalarını önlemek amacıyla onları kabul edecek bir ülke aramaya başladı. 100’den fazla ülke kabul etmedi. Balkan ülkesi Arnavutluk kabul etti. Ve temyiz mahkemesi kararını vermeden Arnavutluk’a sınır dışı edildiler. Bunlar Arnavut istihbaratı ”SHISH”in gözetiminde, başkent Tiran yakınlarındaki bir BM mülteci kampında yaşıyor. Arnavut istihbaratı ”SHISH” tarafından Çin’e; bu Guantanamo tutuklusu Uygur Türkleri hakkında sürekli bilgi aktardığı biliniyor. Çin yönetimi zaman zaman Guantanamo hapishanesinden serbest bırakıldıktan sonra Arnavutluk’a gönderilen 5 Uygur Türkünün iadesini gündeme getiriyor.
İran Rejim Muhalifleri da Arnavutluk’ta
ABD’nin Arnavutluk’ta sığınmacı olarak istihdam ettiği bir başka ülke vatandaşları 1965’de Şah Muhammed Rıza Pehlevi rejimini devirme amacıyla kurulan İslamcı sosyalist örgüt, İranlı Halkın Mücahitleri/sāzmān-e mojāhedin-e khalq-e irān. Liderliğini Meryem Recevi’nin yaptığı Halkın Mücahitleri örgütü, 1979’da gerçekleşen İran İslam Devrimi sonrasında yeni rejime karşı silahlı eylemler gerçekleştirmişti. İran-Irak Savaşı sırasında İran rejimine karşı Saddam yönetimiyle işbirliği yapan örgüt, genel merkezini 1986’da Irak’a taşımıştı. 1997’de ABD’nin terör örgütleri listesine alınan örgüt, Avrupa Birliği’nin terör örgütleri listesinden 2009’da çıkarılmıştı. ABD’de Halkın Mücahitleri Örgütü’nü 1997’de terör örgütleri listesine koymuş ancak 2012’de şiddeti terk ettikleri gerekçesiyle bu listeden çıkarmıştı. Saddam sonrası Irak’ta nüfuzunu artıran İran rejimi, en büyük tehdit gördüğü Halkın Mücahitlerinin Irak’taki kamplarından çıkarılması için her türlü yolu denedi. Irak yönetimine baskı yapıldı. Adı geçen örgütün kamplarına silahlı saldırılar ve askeri operasyonlar düzenlendi. Baskılardan bunalan Irak yönetimi ilk iş olarak kamların yerlerini değiştirdi. 28.12.2011’de Birleşmiş Milletler ve Irak, İran rejim muhaliflerinin kaldığı Irak’ın kuzeydoğusundaki Diyala vilayetinde bulunan Eşref kampının, Bağdat havaalanı yanındaki eski ABD askeri üssü Camp Liberty’e taşınması konusunda anlaşmıştı.
Ancak bu önlemler saldırıları durdurmaya yetmedi. 30 Ekim 2015’te Bağdat havaalanı yakınlarındaki eski Amerikan üssü Camp Liberty’de kalan örgüt üyeleri füze saldırılarına hedef oldu. Halkın Mücahitleri Örgütü eski askeri üsse 80 füze atıldığını ve 23 üyesinin öldüğünü açıkladı. Liderleri Meryem Recevi saldırıdan İran rejimini ve Irak hükümetini sorumlu tuttuğunu açıkladı. O dönemde İran rejimiyle ilişkilerini düzeltmeye çalışan ABD yönetimi, İran ve Irak hükümetleriyle papaz olmamak için Halkın Mücahitlerini bir başka ülkeye taşımayı projelendirdi. Bu çerçevede ABD Dışişleri Bakanı John Kerry, kampta kalan diğer üyelerin Irak dışında güvenli bir yere taşınmasında BM’ye yardım edeceklerini söyledi. (Bkz. http://www.bbc.com/turkce/haberler/2015/10/151030_halkin_mucahitleri_irak )
Ancak bu projenin 30 Ekim 2015’ten çok önce hazırlandığı, 18 Mart Pazartesi 2013’te Arnavutluk Başbakanı Sali Berişa’nın, ABD’li yetkili Barbara Leaf ve Birleşmiş Milletler’in (BM) Irak özel temsilcisi Martin Kobler ile başkent Tiran’da bir araya gelmesiyle ortaya çıkmıştı. Arnavutluk Başbakanı Sali Berişa, Arnavutluk’un, “Halkın Mücahitleri” örgütü üyesi İran uyruklu 210 kişiye sığınma hakkı vereceğini açıklamıştı. İşin garip tarafı Başbakan Berişa’nın, ABD ve BM yüksek yetkililerinin ziyaretinin, mükemmel ilişkilerinin bir göstergesi olduğunu söylemesiydi. Görüşmede, Irak’ta bulunan “Halkın Mücahitleri” örgütünün bazı üyelerinin transferi ve bu kişilerin Arnavutluk’a sığınması konusunun da ele alınmış, ABD Dışişleri eski Bakanı Hillary Clinton’a, Arnavutluk ziyaretinde hükümetin, 210 kişiden oluşan gruba sığınma hakkı vermeye hazır olduğunu ilettiği gündeme getirilmişti. ABD’nin Yakın Doğu sorunlarından sorumlu devlet bakan danışmanı Barbara Leaf ise Tiran yönetiminin bu konudaki tutumunun, ABD’nin gerçek dostu olduğunu gösterdiğini ifade etmiş, BM’nin Irak özel temsilcisi Kobler de Arnavutluk’un kararını, uluslararası kurumlarla mükemmel işbirliğinin göstergesi olarak nitelendirmişti. (Bkz. http://www.dunyabulteni.net/haberler/252062/arnavutluktan-halkin-mucahitlerine-siginma-hakki )
10 Eylül 2016’da Irak Başbakanlığı, İran rejimine muhalif “İran Halkın Mücahitleri Örgütü’nün Irak’taki varlığına son verildiğini bildirdi. Birleşmiş Milletler (BM) Mülteciler Yüksek Komiserliği ile işbirliği halinde Örgüt üyesi 280 kişiden oluşan son grubun Bağdat’taki el-Hürriyye (Özgürlük) kampından çıkarılarak, Uluslararası Bağdat Havalimanı’ndan Arnavutluk’a gönderildiği belirtildi. ABD’nin 2003 yılında Irak’ı işgalinden sonra örgüt üyelerinin kaldığı kamplar, Amerikalı askerler tarafından kontrol ediliyordu. ABD güçleri, 2009 yılında söz konusu kampları Irak güçlerine teslim etmişti.(Bkz. http://www.gunes.com/gundem/rak-ran-halkin-mucahitleri-orgutunun-varligina-son-verdi-718096 ) İran kaynaklarına göre Arnavutluk’a gönderilen örgüt üyelerinin çoğunluğu genelde hayatlarının ikinci on yılında örgüte katılmış evlenmeleri örgüt ilkeleri gereğince engellenmiş eşi ve çocuğu olmayan 50 yaş üzeri kadınlardan oluşuyordu. Her ne kadar ilk sığınmacılarıın toplam sayısı 280 kişi açıklansa da daha sonra bu sayının 2 bin 700 kişiye ulaşması planlanmıştı. Ekonomik sıkıntıları olan Arnavutluk’a Halkın Mücahitleri üyelerini kabul etmesi nedeniyle ABD yönetiminin 20 milyon dolar yardım yapması kararlaştırılmıştı. (Bkz. http://parstoday.com/tr/news/iran-i16441-m%C3%BCnaf%C4%B1klar_ter%C3%B6r_%C3%B6rg%C3%BCt%C3%BC_%C3%BCyeleri_amerika%E2%80%99n%C4%B1n_destek_%C5%9Femsiyesi_alt%C4%B1nda )
Halkın Mücahitlerini kabul etmesi nedeniyle Arnavutluk’a aktarıldığı söylenen 20 milyon dolar yardım, hiç şüpheniz olmasın ABD’nin cebinden çıkmadı. Gerekli para İran sopası gösterilerek Suudilerden söke söke alındı. Hatta Halkın Mücahitler örgütünün Temmuz 2016’da Paris’te Bourget Konferans Salonu’nda düzenlendiği toplantıda Kral Faysal Araştırma ve İslami Çalışmalar Merkezi Başkanı ve Suudi Arabistan’ın eski istihbarat şefi Suudi prensi Türki el Faysal’da konuşturuldu. Ama daha da önemlisi aynı toplantıda Arnavutluk’tan da politikacı ve bürokrat düzeyinde katılımlar olmasıydı. İran karşıtı muhalifleri Halkın Mücahitleri ile İran Ulusal Direniş Konseyi’nin faaliyetlerinin merkezi Fransa’da bulunuyor. Konseyin başkanlığını yürüten Meryem Recavi de Fransa’da yaşıyor. (Bkz. http://www.dunyabulteni.net/haberler/370268/irandan-fransaya-halkin-mucahitleri-tepkisi )
ABD’nin Halkın mücahitleriyle işbirliği sürpriz değil. ABD’nin, “terör örgütü kabul ettiği Halkın Mücahitleri’ni, İran rejimine karşı operasyonlar düzenlemesi için askeri eğitim verdiği biliniyor. George W. Bush yönetimi boyunca Halkın Mücahitleri üyelerine ABD Savunma Bakanlığı’na bağlı Ortak Özel Operasyonlar Komutanlığı tarafından askeri eğitim verildiği, örgüt üyelerine verilen eğitimin Bush yönetiminin “Küresel Terörle Savaş” girişimi kapsamında gerçekleştirildiği ve yeni yönetim işe başlamadan önce sonlandırıldığı basına yansımıştı. ABD’deki Nevada Ulusal Güvenlik Sitesi’ne ait bir arazinin uzun yıllar Halkın Mücahitleri Örgütü üyelerinin eğitim merkezi olarak kullanıldığı, Las Vegas’a altmış beş kilometre uzaklıktaki bu merkezde, Amerikan yönetiminin örgütü terör listesine aldıktan sonra bile üyelerine eğitim vermeye devam ettiği ortaya çıkmıştı. (Bkz. http://haber.sol.org.tr/dunyadan/halkin-mucahitleri-orgutunu-abd-egitmis-haberi-53674 )
Arnavutluk’un burnunun dibinde Kosova’da ABD’nin askeri üssü mevcut. Amerikan istihbaratının Balkanlardaki en güçlü faaliyet sahası Kosova. Amerika’nın yabancı topraklarda kurduğu gelmiş geçmiş en büyük askeri üs Kosova’daki Bondsteel Camp’ta şimdiye kadar en az 500 civarında Selefi Arnavut’a silahlı eğitim verildiği biliniyor. ABD bu faaliyetlerinde yalnız değil. Suudi Arabistan merkezli bazı yardım kuruluşlarının 1999 yılındaki NATO müdahalesinden sonra Vahhâbîlik akımını yaymaya çalıştıkları kayda değer bir gerçek. Kosova’da “Kosova Halkına Destek İçin Suudi Komitesi” adı altında faaliyet gösteren Suudi sivil toplum kuruluşları mevcut. Kosova yönetimi Suudilerin çalışmalarını memnuniyetler karşılıyor çünkü Suudi çığırtkanların/misyonerlerin icazeti Kosova’da görev yapan KFOR askerleri ‘Uzaydan görünen iki şey var. Biri Çin Seddi, diğeri burada’ diyorlar.Kosova’nın Ferizovik kentinde ABD’nin kurduğu Bondsteel, 7000 asker kapasitesine sahip bölgenin en büyük ABD askeri üssü. Kosova’daki ABD askeri üssü Bondsteel Camp, 21. Yüzyılın silah deposu” olarak anılıyor. Üs, Presevo Vadisi’nde.
Kosova’daki ABD askeri üssü Bondsteel Camp; AB’nin 1994’ten beri sponsorluğunu yaptığı 8 numaralı enerji koridorunun ve Amerika’nın sponsorluğunu yapacağı 894 kilometrelik dev Trens-Balkan petrol boru hattının planlanan güzergâhı üzerinde. Sonuç olarak, üssün yapımını üstlenen Brown & Root Services şirketi servet kazanıyor. Bu şirket, ABD eski Başkan Yardımcısı Dick Cheney’e yakınlığıyla bilinen ve Irak’ı parselleyen Halliburton Oil şirketinin müteahhitlik birimi. Cheney, 1995-2000 yılları arasında Halliburton’un CEO’suydu. Amerikalıların babalarının hayrına Kosova bağımsızlık savaşına destek vermedikleri daha yeni yeni ortaya çıkıyor. ABD bir menfaati yoksa sütünü sağmayacağı keçinin önüne ot atmaz. Bir tarafta Guantanamo’dan getirilen Uygur Türkleri diğer taraftan Irak’taki kamplardan tahliye edilen Halkın Mücahitleri, öbür yanda Kosova’da askeri üslerde eğitilen Radikal İslamcılar. Tüm bunları yan yana veya üst üste koyduğunuzda ister istemez akla gelen ilk soru Amerika’nın kime hangi ülkeye ne yapmak istediği? Bunlar bizim bildiklerimiz! Daha bilmediğimiz hangi ülke muhaliflerinin Arnavutluk’ta toplandığı?
Kaynak : Kafkaskam.com
Etiketler: Çin » Dünya » Genel » Görüş Yorum » Gündem » kÖŞE YAZARLARI » Makale Analiz » SiyasetBENZER HABERLER