logo

trugen jacn

PEKİN YÖNETİMİ DOĞU TÜRKİSTAN’DA UYGURLARA KARŞI ” GENEL SALDIRI ” BAŞLATTI

Beijing Launches “All-Out Offensive” Against Uyghur Minority

Araştırmacı Yazar  ve Çin uzmanı   Paul Gregoire ‘ın  Avustralya’nın Sidney kenti’ne yayınlanan Doğu Türkistan ve Uygur Türkleri ile ilgili araştırma yazısı  Türkçeye akatarılarak aşağıda bilgilerinize sunulmuştur.

Paul Gregoire  ( Araştırmacı Yazar )

Pekin yönetimi, Çin’in  batı sınırlarında bulunan ve ağırlıklı olarak Müslüman Uygur etnik azınlığının yaşadığı Doğu Türkistan bölgesi’nde “Terör Tehdidi”nı öne sürerek Uygur Türklerine karşı bir  “genel Saldırı” başlattığı bildiriliyor.

Çin Halk Kurtuluş Ordusu  birlikleri ile binlerce paramiliter  Bingtüen adı verilen sözde  Üretim ve İnşaat  Ordusu’nun   yarı askeri birlikler  havadan devriye geziyor ve ülke genelinde seyehat eden  araçların uydu  aracılığı ile sürekli takip ederek kontrol ediyorlar.  Çin Ordusu ile Paramiliter Birliklerin ortaklaşa  “Genel saldırıları Püskürtme ”  olarak anılan operasyonları ülke  genelinde devam ettiriliyor.

Son  on yıl içerisinde  Çin’in en büyük güç gösterisi olarak nitelendirilen bu operasyon ve ardından başkent Urumçi başta olmak üzere bölgenin büyük kentlerinde bir biri  ardı sıra  düzenlenen askeri manevralar ve korkutma ve gözdağı verme amaçlı askeri geçit resimleri  beraberinde bir çok yeni sorunları  getirmiş bulunuyor.    Ülke genelinde Uygur halkının, Kaşgar  başta olmak üzere bütün büyük şehirlerde    gece boyunca sokağa çıkma yasağı da dahil olmak üzere geniş çapta  kontroller ve baskılar  en üst düzeye çıkarılmış bulunuyor. 

Bir Fındık Kırmak için Kocaman Bir Çekiç Kullanmak 

Çin yönetiminin bölge genelinde  uyguladığı bu devlet terörü içerikli korkutma ve gözdağı verme amaçlı  baskı operasyonlarının  yol açtığı söylenen olay , 14 Şubat’ta Hoten Vilayetine bağlı Guma  İlçesinde meydana gelen bir bıçak saldırısı  olarak açıklanıyor.  Zorla bölgeye Çin’den getirilip yerleştirilen ve ayrıcalıklı etnik Çinli göçmenlerin bir toplu yerleşim yerine yapıldığı söylenen bıçaklı saldırıyı gerçekleştiren  Müslüman Uygur eylemcilerden   3 kişinin Çin polisi tarafından yargısız infazla  vurup öldürülmesi bir anda tansiyonun bölge genelinde yükselmesine sebep olarak gösteriliyor.Ayrıca,bıçaklı öldürme eylemini gerçekleştiren  ve Uygur olduğu ileri sürülen eylemciler 5 Çinli göçmeni  öldürdükleri ve 5 kişiyi ise yaraladığı açıklandı.

Bu ve benzerleri  gibi küçük ölçekli saldırılar, Müslüman Uygurların ana vatanı olan bu bölgede yıllardan beri olağan bir hal almış bulunuyor. Bıçaklı saladırı olayları ve el yapımı patlayıcalar ile gerçekleştirildiği belirtilen  bombalı araçla yapılan intihar saldırıları  bölge’de peryodik  bir hal almış bulunuyor.  Geçen yılın  Aralık ayında , dört Uygur  eylemcinin   Hoten’in  Karakaş İlçesindeki bir hükümet (ÇKP.İlçe Teşkilatı ) binasına bir araçlı intihar saldırı düzenlemiştı. Patlamadan sonra sağ kalan eylemciler   yine aynı şekilde canlı yakalama yerine  polis tarafından vurularak  öldürülmüştü.Patlamada ise, bir kişi hayatını kaybetmişti

Bununla birlikte, 2014 yılından bu yana, Uygurların  Doğu Türkistan ülkesi ve Çin’in resmi olarak Sincan Uygur Özerk Bölgesi   olarak adlandırdığı bu bölge’ye Çin yönetiminini demografik asimilayon amaçlı,konut ve iş   ayırıcalığı tanıyarak ve para yardımı  yaparak bölgeye yerleştirdiği Çinli göçmenler ile , bölgenin yerli ahalisi olarak tanımlanın müslüman Uygurlar arasında sürekli gerginlikler yaşanıyor.

Pekin Batı Bölgesindeki (Doğu Türkistan ‘daki)  Kontrol ve Baskısını günden güne yoğunlaştırıyor

Pekin,Doğu Türkistan’da Müslüman Uygurlara karşı neden bu baskı politikası uyguluyor ve onları kışkırtarak  Çin yönetimine karşı koymaya  zorluyor ?

Münih merkezli Dünya Uygur Kongresi’nin  Genel sekreterliği görevini sürdüren Dolkun Isa’ya göre , Doğu Türkistan’da son aylarda artan gerginlikler ve şiddet olaylarının nedeni ,  geçtiğimiz yılın Ağustos ayında Pekin’in  Urumçi’ye atadığı  Çin Komünist Partisinin   Uygur Özerk bölgesi Genel sekreteri Chen Quanguo’nun etnik ayırımcılık ve  Hitayist uygulamaları olduğunu ifade ediyor.

DUK.Genel Sekreteri Dolkun İsa, bu konudaki görüşlerini şöyle açıklıyor ;

Pekin’in Urumçi’ye yeni atadığı ÇKP genel Sekreteri Çing ,  Tibet’te  Çin Komünist Partisi  sekreteri olarak görev  yaptığı  süre içerisinde de Tibet’te de aynı    etnik gerginlikler,şiddet olayları ve özellikle Tibetli rahiplerin Çin işgal yönetimini protesto  için kendilerini yakmaların en sık rastlandığı  ve en çok olduğu yıllar olmuştur.  Bir Çin Şövenisti olar Çin,  görev süresine  olumsuz,ayırımcı ve baskı içerikli yaklaşım ve icraatları  ile öne çıkmış ve bu sorunların meydana gelmesini özellikle isteyen  ve  yakından takip eden bir dizi politikaları  uygulamaya koymuştur.”

ÇKP.Genel Sekreteri Çin, Bölgeyi  adeta Polis  Devletine Çevirmiştir. 

DUK. Genel Sekreteri İsa,  ÇKP.genel sekreteri  Chen’in bölgeyi adeta bir polis devletine dönüştürdüğünü söyleyerek açıklamalarını şöyle sürdürdü ; ”   Yeni ÇKP,genel Sekreteri görevi devir aldıktan hemen sonra Tibet’te 5 yıl süre ile uyguladığı yöntemlerin aynısını Doğu Türkistan’da da uygulamaya çalışmaktadır.  Urumçi başta diğer bütün büyük kentlerde,ilçelerde ve hatta kasabalarda dahi  300 metre ara ile  “Polis karakol istasyonları”  inşa ettirmiştir.  Çinli Polisler bu Polis noktalarında 24 saat aralıksız olarak  operasyon ve savaşa hasır bir durumda  ilk yardım çantaları, cep telefonu şarj cihazları ve onarım araçları  ile birlikte  ” Bölge   halkının Güvenlik ve istikrarının Korunması  ” halka daha  iyi hizmet verebilmek için ”  tayakkuz durumunda bekliyorlar.

Büyük  Ağabey( Etnik Çinliler )  Müslüman Uygurlara  ” Gülümseyerek ”  hizmet veriyor

Bölge genelinde kurulan bu Polis Kontrol ve gözeetleme seyyar noktaları, aynı zamanda “Halka Hizmet Merkezleri” olarak tanımlanıyor. Bu  merkezler   güvenlik ve  gözetim kameraları ve 24 saat devriye gezen muhafızlarla donatılmışlardır ve gerekirse  bu sistem, hızlı bir şekilde kontrol noktalarına dönüşebilirler. Bölgenin başkenti  Urumçi’nın kent yüzölçümü toplam 949 Km2. olup bu  şehirde toplam  339  adet Seyyar bu karakol  inşa edilmiş ve hizmete alınmıştır.  DUK.Genel Sekreteri İsa, bu istasyonların, daha geniş kentsel alanların kontrolünün bir aracı olarak, bazılarının “İzgara tarzı sosyal yönetim” olarak adlandırılan  “Kapsamlı gözetim ağına”  de eklediğini açıklamıştır.

Doğu Türkistan’da    yaşayan Uygurlar ile  Han Çinli kişilerin de pasaportlarını emniyet altına almak için yerel polise teslim etmeleri istendi ve pasaportlarına yönetimce el konulmuş bulunuyor.   Chen Quanguo’nun Tibet’te parti lideri olduğu sürece Tibet halkının yaşamak zorunda kaldığı gözetim ve diğer aşırı baskılar çok meşhurdur.

Pekin Güç Gösterisini ( Kaslarını bükmeyi)Sürdürüyor 

Pekin’in bölge’de askeri varlığı  bu   güç gösterilerinin  bir parçası, Urumçi’deki devasa bir askeri mitingin düzenlenmış ve  silahlı ve tam teçhizatalı Çin  askerleri  bindirilmiş olarak  şehir sokaklarında dolaştırılarak atılan sloganlar eşliğinde güç gösterisi yapmıştır. 27 Şubat 2017’de yapıldığı bildirilen bu askeri gösteri ve Miting’e en az  10 bin  Çin askeri ile  silahlı polisler katılmıştır.Bu askeri miting Urumçi&deki Halk Kurultayı binası önündeki Halk meydanında gerçekleştirilmiştir.

ÇKP.Genel Sekreteri Çen : Terörist Çeteleri ezin ve Cesetlerini Gömün

Başkent Urumçi’de yapılan üst düzey yetkililerin  katıldığı bölgesel güvenlik toplantısında konuşan Bay Chen toplanan güvenlik personeline ” Bu halk savaşının yapıldığı geniş denizlerde  teröristlere acımayın ve onları gördüğünüz yerde öldürün ve bu  terörist çetelerin cesetlerini gömün”  talimatını verdiği ve bundan sonra bölge’de  baskıcı operasyonların daha arttırılacağı ve daha büyük gerginliklerin çıkabileceği sinyalini  vermiştir.

Doğu Türkistan’da konuşlu Çin Ordu Birlikleri ile  özel Silahlı Polis Birliklerinin benzer geçitler  ve askeri mitingleri güneydeki Kaşgar, Hotan ve Aksu şehirlerinde  de gerçekleştirdikledi  belirtiliyor. Ayrıca ÇKK.bölgesel sekreteri Çen’in  bu bölgelere 1,500  kişilik bir paramiliter savaşçı personel gönderdiği de açıklanmış bulunuyor.

Aramızda  Terörist Var mı?

Pekin’in  Urumçi’ye atadığı ÇKP.Sekreteri Çin’in bu  iddialarının gerçekte mevcut olmadığı ancak,bölgede işgalcı konmunda olan Çin yönetiminin etnik Çinli göçmenler ile koordineli olarak kendilerinin tehdit altında ve korunmaya muhtac olduklarını iddia ettikleri söyleniyor.Ayrıca yönetim ve etnik Çinli göçmenler   koordineli  bir şekilde terör saldırısı ve tehdidi tehdidi altında olduklarını  sürekli propaganda ediyor.    Çin yönetimi buna kanıtı olarak geçtiğimiz hafta Irak’ta DAİŞ tarafından çekildiği tahmin edilen ve DAİŞ üyesi Uygurların de görüntülerinin yer aldığı bir  30 dakikalık videoyu paylaşmış bulunuyor.

DAİŞ’e katılan Uygur Savaşçıların sayısının en fazla 100 Civarında Olduğu Söyleniyor

Çin’in bu iddialarına akarşılık diasporadaki bazı Uygur kaynakları  Irak ve Suriye’ye yerel çatışmalara katılmak için Çin’den ayrılarak bu bölgelere gelenelerin sayısının çok küçük bir rakam olduğunu ifade ediyorlar ve  bunların toplam   sayılarının sadece 100 civarında olduğunu ifade ediyorlar. Ancak Çin yönetimi  Xinjiang bölgesinde faaliyet gösterdklerini önü sürdükleri ve daima dillendirdikleri Uygur eylemci ve   sanal olmayan gerçek  teröristler ile  ilgili herhangi bir konuşma ve görüntüleri  yayınılamayı kabul etmiyor ve sürekli reddediyor.  Bu da bu konuda kafaları karıştırıyor.

Uygurların Çin yönetimine karşı herhangi bir misilleme veya şiddet eylemi genellikle Uygurların ana vatanlarında  yaşamak zorunda kaldığı  çok  baskılar ve kısıtlamalar üzerine  olduğunu belirtiyorlar.

Uygurlar günümüzde kendi ana vatan topraklarında  hızla azınlık haline gelen bir topluluk durumuna düşürülmek istenmektedir.  Uygurlar şu anda bölge nüfusunun yüzde 45’ini oluştururken, Han Çinlileri şimdi yüzde 40’lık  bir orana ulaşmış bulunuyor.  Bu  durum yıllardan beri  Pekin yönetiminin  bölgeye etnik Han Çinli göçmenlerinin   yerleşimelerini çeşitli  şekillerde destekleyerek teşvik etmeleri uygulamasının bir sonucu oluşmuştur.

Çin Komünistlerin Bölgeyi  Zorla İşgal Etmişti  

DUK.genel Sekreteri İsa, Mao liderliğinde Çin Komüsint Paritisi güçlerinin  1949’da Doğu Türkistan’ı işgal ettikten sonra  yönetime gelen bütün Çinli liderlerinin bölge’de  siyasi baskı, ırk ayrımcılığı, kültürel asimilasyon, ekonomik sömürme ve ekolojik yıkım politikaları izlediğini belirterek şöyle devam etti ; ”  Uygur halkının kendi  özgün kültürlerini özgürce  ifade edebilmeleri için kısıtlamalar,engeller ve yasaklamalar   gün geçtikçe daha  da artıyor ve daha de baskıcı bir hal alıyor.  Mesela camileri ele alalım;  geçen yılın Temmuz ayından bu yana Çin hükümetinin binlerce  Mescit ve Camiyi çeşitli bahaneler ileri sürerek tahrip ederek  imha etmiştir.  Müsmlüman UYgurların çoğunlukta yaşadığı Güneydeki köylerde  şimdiye kadar tahrip edilen ve ortadan kaldırılan Cami,Mescit ve beenzeri ibadet yer ve mekanlarının  oranının  % 50’lere kadar çıktığı tahmin edilmektedir. Ayrıca, Çin yönetimi  tarafından   ibadet yapılmasına izin verilen  camilerin dışındaki dini mekanlarda namaz kılmak ve dua etmek yasa dışı  eylem olarak ilan edilmiştir. Çin,  bu şekilde  Uygurların dinsel  ibadetlerini ve dini içerikli uygulamalarını gerçekleştirmesini yasaklamışlardır. Çinli makamlar camileri  sürekli izlemekte ve kontrole tabi tutmaktadır.  Cami imamları ile diğer  dini liderleri kendileri tayin eetmekte ve  seçmektedirler. Bu düzenlemelerin  açık bir  sonucu olarak,  Müslüman Uygurlar  devlet kontrolündeki camilere ve  bu camilerde ÇKP.tarafından  seçilerek tayin  edilen İmam ve dini otoriterlere itibar etmemektedir. Uygurların devlet güdümündeki bu  din adamlarının yönettiği ibadet yerleri   dışında  yerine getiridikleri dini vecibeler ise,  yasa dışı  dini faaliyet ve suç unsuru  haline getirilmiş ve bunu yapanlar ise,ağır şekilde cezalandırılmaktadır.  Bugün bölge genelinde erkeklerin  sakalları ve kadınların başörtüsü takmaları,dini ibadetleri ve Ramazan ayında oruç tutmaları  yasaklanmıştır.

Uygurların Barışçıl Protesto  Eylemleri Silah ve aşırı güç  Kullanılarak Şiddetle Bastırılıyor  

Çin yönetiminin bütün bu yasa ve çağ dışı engelleme,kısıtlama ve yasaklamaları ile dini ve ırkı asimilasyon ve soykırım uygulamalarına karşı Uygur Türklerinin  zaman zaman  barışçıl ve tamamen şiddet içermeyen yasal yollarla tepki gösterdiklerini belirten DUK genel sekreteri Dolkun İsa, 05 Temmuz 2009’da Urumçi’deki olayalarda binlerçce uyguru öldürdüğü,binlercesini de tutuklayarak götürdüğü ve bunların hala kayıp olduğunu ve b onbinlerce kişinin yaralandığı bildirdi. Olayın   merkezi Çin’deki Endüstri bölgelerine ucuz iş gücü sağlamak ve asimilasyon amaçlı zorla gönderilen Uygur işçilerin etenik Han Çinilisi şvenistlerin linç girişimleri  ve katliamlarının sorumulularının adalet önüne çıkarılmasını talep  etmeleri  olduğun bu tamamen barışçıl eylemlerin Çin Ordusu kullanılarak aşırı güç ve Çin devlet terörü kullanılarak kanlı şekilde bastırıldığını belirtti ve  olayların Çin yönetimince istisman edildiği ve daha sonra Uygur-Çin etnik savaşına dvnüştürüldüğünü ifade etti.  Urumçi olaylarında tam bir katliam ve etnik kırım yaşandığını ifade eden İsa,olayların sonucunda   yüzlerce kişinin  öldüğunu ve aynı şekilde yüzlerce kişinin kaybolduğu ve , binlercesi hapsedildiğini belirtti.

Bu, bugüne kadar devam eden Komünist Parti tarafından bölgede daha ağır bir yaklaşımla sonuçlandı. Ve bu baskılar , 2013 ve 2014 yıllarında zirve yapan bir dizi şiddetli misillemeye yol açtı .

Üç Uygurlu bir cip, Pekin’de Yasak Şehir’in önünden turist kalabalığına sürülerek Ekim 2013’te dört kişiyi öldürdü. Beş bıçakla saldıran saldırganlar, güneybatı Yunnan eyaletindeki Kunming tren istasyonunda 29 kişiye saldırdı ve öldürdü. 1 Mart 2014’te.

Aynı yılın nisan ayında, iki adam Urumçi istasyonundaki bombaları patlatarak kendilerini ve bir başkasını öldürdüler. Mayıs ayında, iki kamyon, Urumçi’deki açık bir pazardaki kalabalığın arasından geçerek patlayıcıları camlarından attı. Otuzbir kişi öldü ve 94 kişi yaralandı.

Gerçek teröristler ayağa kalkacak mı?

Dolkun İsa’nın belirttiği gibi, azınlık bir Uygur vatandaşının yürüttüğü şiddet olaylarına, Çin “devlet terörizm” i olarak tanımladığı şeyin egemenliği altında olan ayrımcılık ve marjinalleşmeden kaynaklanıyor.

Uygur halkı “artan bir çaresizlik hissi” yaşıyor.

Bay Isa, Uygur halkının maruz kaldığı sürekli zulümlerin “şiddete gerekçe olarak kullanılamayacağını” belirtti. Ancak bu misillemelerin “son 65 yıl boyunca devam eden devlet şiddeti bağlamında görülmesi gerektiğini” belirtti. “Dedi.

Kaynak :  www.sydneycriminallawyers.com.au/blog/beijing-launches-all-out-offensive-against-uyghur-minority/

Etiketler: » » » » » » » » » »
Share
1176 Kez Görüntülendi.