Son Dakika
Uygur Haber ve Araştırma Merkezi(UYHAM)
Çin işgal yönetiminin 14 Şubat 2017’de Hoten vilayetinin Guma ilçesinde meydana gelen bıçaklı eylemi bahane ederek Doğu Türkistan genelinde bir biri ardı sıra aldığı “Sözde Terörizme Karşı Koyma” adı altında tehdit,şantaj ve korkutma amaçlı ve Çin devlet terörü içerikli uygulamaları insan hakları hukuk kuruluşları ile bölge uzmanları ve uluslar arası toplumun ve dünya medyasının dikkatinin bir kez daha özellikle bu ülke üzerinde yoğunlaşmasına sebep oluyor.
Bir çok siyasi analizci ve bölge uzmanı Doğu Türkistan’da günden güne artan etnik gerginlikler ve şiddet içerikli tepki ve protesto eylemlerinin sebebinin Çin işgal yönetiminin bölge’de uyguladığı etnik ayırımcılık,dini ve ırkı soykırım uygulamalar olduğunu ve Müslüman Uygur Türklerine kendilerini, kutsal değer ve inançlarını savunacak başka çare bırakmadıkları noktasındaki yorum ve analizlerini sürdürüyor.
Prof.Dr.Sean Roberts : Çin Doğu Türkistan’ı Polis Devleti Sistemi ile yönetiyor
ABD.merkezli G.Washington Üniversitesi öğretim üyesi ve bu üniversiteye bağlı Uyguroloji ve Asya Bölgesi Araştırmaları Merkezi Müdürü Prof.Dr.Sean Roberts Çin yönetiminin işgalı altında tuttuğu Doğu Türkistan’i günümüzde bir polis devleti sistemi ile yönettiğini açıkladı.
Özgür Asya radyosuna Doğu Türkistan’daki son durumu değerlendiren Prof.Roberts,Çin yönetiminin bölge’de son günlerde on binlerce Çin asker ve polisinin katıldığı ve halka göz dağı vermek ve korkutmak amaçlı büyük çapta askeri manevralar gerçekleştirdiklerini,bunun yanında kendileri ile işbirlikçilik yapan ve bilgi sağlayan ve gammazlık yapanlara büyük miktarda para ödülü verdiğini,halkın kullandığı otomobiller için mecburi olarak konum belirleme uygulaması yaptığını ve otomobilleri sürekli JPS ile sürekli izlediklerini belirterek şunları şöyledi ; “ Çin yönetimi bütün bu tedbirleri ” Terörle Mücadele ” adına icra ettiklerini iddia ediyor. Ancak,bütün bu amacını aşan aşırı aşırı tedbirler bölgedeki etnik gerginliklerin temel sebebi ve şiddet ve terör olaylarının esas sebebi olmaktadır. Çin yönetimi,günümüzde ileri teknoljilerin tamamından yararlanarak ve bu teknik imkanları işe salarak Uygurları kontrol etmeye çalışmaktadır. Halbuki, bu tedbirler sadece Uygurların yaşadığı Doğu Türkistan’da uygulanmaktadır.Aynı devletin sınırları içerisinde ve ayni yasalara tabi etnik Çin Vatandaşlarının yaşadığı merkezi Çin’de bu tedbirlere rastlanmıyor. Çin yönetiminin bu uygulamaları için Uygur bölgesini pilot bölge olarak seçtiğini düşünüyorum.Bu uygulamalar ileride bütün Çn temelinde uygulanacağının habercisi olduğuna inanıyorum. . Çin yönetimi bu ve benzeri aşırı ve Çin devlet terörü temelli tedbirlerle Uygurları korkutarak,sindirerek bu ve benzeri şantaj yolu ile tepkilerini boşa çıkarmaya ve muhlefetini önlemeye çalışmaktadır. Bu ise, tamamen baskı ve zulüm amaçlı uygulamalardır.
Prof.Roberts Çin yönetiminin bu tür aşırı ve güç gösterisine dayanan tedbirle bölge’de istikrar ve güvenliği sağlamasının mümkün olmayacağını belirterek konşmasını şöyle sürdürdü ; “Çin yönetiminin Müslüman Uygurların inançlarına ve özellikle dindar kesimin dini duygularına karşı baskıları bölge’deki durumu daha de gergin hale getirecektir. Çünkü,bu ve benzeri uygulamalar Uygurları topluma uyma ve entegre etmeye değil,onların topluma yabancılaşmaları ile sonuçlandıracaktır. Çin’in bu uygulamaları Uygurlara “Sizler bizden değilsiniz.Sizler bizimle(etnik Çinlilerle) eşit değilsiniz.” Sinyalını vermektir. Bu sinyal ise Uygurların etnik olarak ayrımcılığa tabu tutulduklarının en açık ve net kanıtı olmaktadır.
Çin’in Baskılar Uygurları Silahlı Direnişe Sürüklebilir
Doğu Türkistan bölgesinde ve Çin’de kültür devriminden sonra 1980’lı yıllarda kısmı de olsa bir özgürlük havası estirilmişti. Doğu Türkistan ve Tibet bölgelerinde yerli halkların bazı dini ve kültürel hakları iade edilmişti.Kısmı ve kısa de olsa onlara yeniden kendinlerine dönme fırsatı verilmişti. Gerçek manada Özerk Bölge yasalarının uygulanması ve bu yasalarda yazılı hakların uygulamada de verilmesi ilk etapta Uygur sorunun halledilmesinde tek çare olarak gözükmektedir. Günümüzde Uygur bölgesinde yürütülmekte olan siyaset Uygurları asla tatmin ve temsil etmemektedir.Çünkü,bütün kararlar Pekin’de verilmekte ve bu kararlar da Uygurların çıkarlarını asla aksettirmemektedir. Çin’in bölgenin geliştirilmesini hedef alan uygulamalarından yararlanan tek bir etnik halk vardır.O da sadece ve sadece bölgeye zorla göç ettirilen etnik Han Çinlisi göçmenlerdir.Çin yönetiminin sermaye,siyasi ve sosyal ayrıcalıklar tanıyarak bölgenin Çinlileştirilmesi için getirdiği bu Çinli göçmenlerin bölgenin nimetlerinden ve doğal zenginliklerinden bolca yararlandırılmakta ve çok kısa sürede zengin olmaları sağlanmaktadır. Bu durum devam etterilmesi halinde bölgeye daha çok Çinli göçmenin akması sağlanacaktır. Bu doğru bir uygulama ve yerinde bir çare değildir. Günümüzde dünya’da mevcut ve yararlı sonuçlar alınacabilecek ve uygulanabilir sistemlerde gelişme sürecinde bölgenin yerli halkının katılımı sağlanmalıdır. Onların fikir ve sesine kulak verilmesi halinde ancak.sosyal barış ve gelişim süreci başarı kazanabilecektir. Çin yönetimi bunu çok iyi düşünmelidir.
Dr.Tohtı Bu Düşünceleri Yıllar Önce Ortaya Koymuştur
Uygur insan hakları savunucusu ve Uygurların vicdanı olarak tanına bilim adamı Doc.Dr.İlham Tohti benim bugün dile getirdiğim hususları yıllar önce gündeme getirmiş ve tartışmaya açmıştır.Yasal ve barışçıl yolları kullanarak ana yurdu Doğu Türkistan’daki bu etnik ayrımcılığe dayanan adeletsiz durumun ortadan kaldırılmasını istemiş ve bunu yasal zeminlerde ortaya koymuş ve savunmuştur. Ancak,bütün bu yasal,barışçıl ve iyi niyetine rağmen 2014 yılında Pekin’de tutuklanmış ve ömür boyu hepse mahkum edilmiştir. Çin’in gelecekteki yeni ve genç kuşak önderlerinin şimdiki durumdan daha farklı ve olumlu bir yol izleyeceklerini umuyuorum.
Uygur Sorununun Tek Çözümü Onların Haklarını Vermekten Geçer
G.Washington üneversetisi Uygur uzmanı ve Asya Araştırmaları Merkezi Müdürü Prof.Dr.Sean Roberts sözlerini şu cümleler ile tamamlıyor ; “ Çin yönetiminin bölgedeki tansiyunu düşürmek için yapması gereken tek şey vardır ; Uygur bölgesinin tarihi ve asıl sakinleri Müslüman Uygurların seslerine kulak vermek ve onların siyasi hak ve hukuklarını tanımak ve iade etmeketir. Uygurlar Çin’in baskıları yüzünden ülkelerini terk etmektedirler.Bu durum ise, ileride Uygurların daha çok silahlı mücadele yapma niyet ve yönelişine sebep olabilecektir.Bu tehlikeli durum ileride bu özgürlük talep arzu ve taleplerinin yükselen dalgasının Çin’e de ulaşmasına sebep olacak ve Çin’i de derinden etkileyecektir.”şeklirde değerlendirdi.
BENZER HABERLER