Son Dakika
Yücel TANAY
Çin işgalindeki Doğu Türkistan(Uygur Özerk bölgesi)nde yaşanan ayaklanmalar Uygur Türklerine uygulanan asimilasyon ve katliamlar bu bölgenin dünyanın ve Türkiye’nin gündemine gelmesine sebep olmuştur. Kaşgarlı Mahmut, Yusuf Has Hacip gibi ünlü Türk düşünürlerin doğup büyüdükleri yer olan ve aynı zamanda Türklerin tarihi anavatanı olan bu bölge 1949 yılından beri Çin’in işgali altındadır.
Türkiye’deki bazı çevreler Doğu Türkistan konusunda yeterince bilgiye sahip değillerdir.Uygurların İslami yönünü sorgulamaya başlamışlardır.Fakat şunu farkında değiller,Çin işgal yönetiminin İslam yönelik ağır düzenlemelerle Uygur kimliğinin özünün asimle olmasını hedefleyerek,Uygurları Mançular gibi asimle ederek sadece folklorik bir unsur olarak kalmasını istemektedir.Halbuki ,İslam Uygurların dini miraslarının bir parçasıdır ve günümüz dini yaşayışlarında Sünni ve Sufi İslam’la birlikte iz bırakmıştır.
Çin işgal yönetiminin Doğu Türkistan genelinde yürütmekte olduğu “Terörle Mücadele Ve Sert Darbe Vurma” operasyonları kapsamında özellikle Uygur gençlerini yok etmeyi hedef alan “bir dakika içinde ateş etme emri ve yetkisi” topyekûn suçlama, tutuklama, bastırma operasyonları ile anında ve mahallinde yapılan yargısız infazların ve benzeri cinayetlerin artması politikası Uygurlardan topyekun düşman üretme” politikasıdır. Bu uygulama, düşmanı daha da çok arttırmakla sonuçlanır. Yani sözde “Teröristlerin sayısının daha da artmasını sağlar. Uygurları ne kadar sert bastırırsa bastırsın, şiddet olayları aynı şiddette artmaya devam edecektir.
Bu olaylardan, sonuç itibariyle daha çok sivil halk zarar görmektedir. Ancak, bu olaylar araştırıldığında, bu nedenlerin iç içe geçmiş, karmaşık ve çok girift olduğu görülecektir. Yönetimin acımasız ve aşırı güç kullanma yöntemi, Uygurları bu tür radikal yol ve yöntemleri seçme mecburiyetinde bırakmaktadır.
Çin İşgal yönetimi Doğu Türkistanda terörle Mücadele yöntemi en radikal seviyeye çıkmıştır. rastgele ve keyfi tutuklamalar ve yargısız infazlar gerçekleştirmektedir. Özellikle “Güvenlik güçlerince muhtemel sanıklara karşı bir dakika içinde ateş etme yetkisi ve emri vermesi, yüzlerce suçsuz ve masum insanın ölmesine, binlerce kişinin ise sebepsiz ve boş yere yaralanmasına ve hapis yatmasına yol açmıştır. Bu uygulama ise, Uygurların Çin İşgal yönetimine ve bölgeye göçmen olarak gelen Han Çinlilerine karşı kin ve nefretin daha da şiddetlenmesi sonucunu doğurmuştur.
Çin işgal yönetiminin Doğu Türkistan’daki ayaklanmalardan dış güçleri sorumlu tutması koca bir yalandır. Çin’in yıllardır uyguladığı asimilasyon politikaları Uygur Türklerini patlama noktasına getirmiştir. “Kökü” dışarıda aranmıştı. Ancak içeride altyapısı olmayan herhangi bir olayın dışarıdan tetiklenmesi çok kolay bir hadise değildir ve özellikle de Doğu Türkistan bölgesi kendi iç dinamiklerine sahiptir. Bu dinamikler Çin tarafından baskı altına alındıkça çatışma potansiyeli daha da artacaktır.
UYGURLARA DAYATILAN ALFABELER
Türkiyedeki bazı çevreler,Uygurların neden Latin Alfabesini kullanmadıklarından dem vururlar,bu çevreler bilgisizdir. Doğu Türkistanın Çin işgalinde olduğunu herhalde bilmiyorlar. Mao, kültür devrimine rağmen Çin alfabesine dokunmazken, Uygur alfabesini Arap harflerinden Kirilce’ye çevirmiştir. Bir müddet bu alfabe kullanıldıktan sonra Latin harflerine geçilmiş, ancak bu defa da Türkiye ile kültür köprüleri kurulmasın diye tekrar İslam harflerine dönülmüştür. Alfabe ile bu kadar sık oynamanın nesiller arası anlaşmayı ne kadar zor bir hale getireceği ise açıktır.
BENZER HABERLER