Son Dakika
ABD’nin en önemli dış politika önceliği Çin’in ABD’ye meydan okuyacak seviyeye yükselmesinin önüne geçmektir. Bunun için de Çin’e karşı tüm yollar denenmektedir. Peki, Kissinger’in Putin’e sunduğu/sunacağı planın Rusya tarafından kabul edilip etmeyeceği soru işareti. Çin’le Rusya arasında ise,çok özel ilişkiler söz konusudur.
Ramiz ASKEROĞLU
ABD Başkanı Donald Trump ABD dış politikasında bazı değişikliklere gideceğini dile getirdi. Küresel jeopolitik değişimlere neden olacak politikaların önemli bir ayağı da Rusya’yla yakınlaşmak olarak belirlendi.
Alman Bild gazetesinden Heiko Roloff ve Peter Tiede gazetecilerin kaleme aldıkları yazıya göre, ABD-Rusya yakınlaşması için gizli görüşmeler başladı ve arabuluculuk rolünü ABD Dışişleri eski Bakanı Hanry Kissinger tarafından üstlenildi. Hanry Kissinger ABD’nin en kıdemli diplomatı olarak biliniyor. Richard Nixon ve Gerald Ford dönemlerinde 1969-1975 ve 1973-1977 yılları arasında, sırasıyla ABD Ulusal Güvenlik Danışması ve Dışişleri Bakanı görevlerinde bulunmuştur. Trump, ABD Başkanı seçildikten sonra Kissinger’a dış politika danışmanlığı teklif ettiği belirtilmektedir. Kissinger’in Putin’le bilinen yakınlığı ve sürdürdüğü diyalog nedeniyle de ABD-Rusya yakınlaşmasını sağlamak için en uygun isim olarak görülmektedir.
Kissinger’a göre Rusya’yla yakınlaşmanın sağlanması için ABD Putin’e bazı öneriler sunması ve bazı adımlar atması gerekir.
Bu plana göre:
1) ABD, Kırım’da Rusya’nın egemenliğini kabul etmeli, ancak resmi olarak tanımamalı;
2) Birinci maddenin karşılığında Rusya Ukrayna’nın doğu (Lugansk ve Donetsk) bölgelerinde aşamalı olarak çekilmesi gerekir. Rusya Lugansk ve Donetsk bölgelerinin güvenliğini garanti ederken, ABD ile birlikte “Ukrayna’nın ekonomik kalkınmasını ve siyasi gelişmesini sağlamasında” katkıda bulunması gerekir;
3) Rusya’ya karşı uygulanan yaptırımların kaldırılması;
4) Ukrayna, Belarus, Kazakistan ve Gürcistan’ın dâhil olduğu Rusya’nın etki alanlarının ABD tarafından tanınmalıdır.
Ancak bu ülkeler tamamen Rusya’ya bırakılmayacak, belirli bir “tarafsızlık statüsüyle” Rusya ile Batı arasında köprü oluşturacaktır. Böylelikle, ABD, Rusya için en büyük tehdit olarak gördüğü NATO’nun Avrupa’da doğuya doğru genişlemesine son vermiş olacaktır.
Kissinger’e göre, “hem askeri hem de ekonomik daha güçlenen Çin’e karşı” ABD’nin Rusya’yla yakınlaşmaya ihtiyacı var. Moskova ile Washington arasındaki güç dengesi “küresel istikrarı kuvvetlendirecektir”.
Kissinger’in ABD ile Rusya’nın yakınlaşması gerektiği yönündeki önerisi yeni değildir. 1990’ların sonlarında “Rusya’nın üçe bölünmesi gerektiğini” öne süren Zbigniew Brzezinski, 2012’de yayımlanan “Strategic Vision: America and the Crisis of Global Power” kitabında Rusya ve Türkiye’nin dâhil olduğu “ daha büyün bir Batı’nın” inşa edilmesi gerektiğini dile getiriyordu. Ancak Brzezinski, Rusya’nın jeopolitik ve güvenlik hassasiyetlerini dikkate almıyor, Rusya’nın Batı’ya dâhil edilmesinde Rusya’ya herhangi bir taviz vermediği gibi, Ukrayna’yı Rusya etkisinden tamamen koparılması gerektiğini öneriyordu. Rusya’nın Batı’ya dâhil olmasını ise, Rusya’nın ekonomik geri kalmışlığını giderme ihtiyacından ve Çin tehdidinden dolayı gerçekleşeceğini öne sürüyordu.
Sonuçta ABD’nin en önemli dış politika önceliği Çin’in ABD’ye meydan okuyacak seviyeye yükselmesinin önüne geçmektir. Bunun için de Çin’e karşı tüm yollar denenmektedir. Peki, Kissinger’in Putin’e sunduğu/sunacağı planın Rusya tarafından kabul edilip etmeyeceği soru işareti. Çin’le Rusya arasında özel ilişkiler söz konusu. 1990’ların ortalarından itibaren ABD hegemonyasına karşı çok kutuplu dünya düzenini savunmakta, bu çerçevede Avrasya’da Şanghay İşbirliği Örgütü’nü, küresel düzeyde ise BRİCS’i güçlendirmeye çalışmaktadırlar. Rusya Çin’le yaptığı ortaklık üzerinden Asya-Pasifik bölgesine açılmaya çalışmaktadır.
Diğer yandan Rusya’nın güvenlik sorunları batı yarı küresinden kaynaklanmaktadır. Ekonomisinin geri kalmışlık sorununu Batı’yla yapacağı işbirliğiyle çözeceğini ve bunun için yaptırımların kaldırılması da yine Batı’yla yapılan anlaşma sonucu olabileceğini bilen Rusya nasıl bir karar alacaktır?
Ukrayna krizinin meydana gelmesiyle yönünü doğu’ya çeviren Rusya, ülke ekonomisi için Çin’den beklediği yatırımları elde edememiş, Çin’le yapılan doğalgaz anlamasında fiyat konusunda da anlaşamamışlardır. Ayrıca ekonomik olarak Rusya’dan çok daha güçlü olan Çin, Rusya’nın geleneksel etki alanları olarak gördüğü Orta Asya’da etkisini giderek artırmaktadır. Ekonomik anlamda Orta Asya ülkelerine bir şey sunamayan Rusya ilerleyen yıllarda bölgeden tamamen çekilmek zorunda kalacağı tehdidiyle de karşı karşıyadır. Diğer bir değişle, Avrasya Ekonomik Birliği iflas edecektir. Batı’nın yaptırımları Rusya’nın öne sürdüğü Avrasya Ekonomik Birliği projesini şimdiden işlemez hale getirmiş ve diğer ülkeler tarafından güvenirliğini kaybetmeye başlamıştır. Rusya, Avrasya coğrafyasında tekrar güç kazanması sadece askeri üstünlüğe dayanarak yapılamayacağını bildiği için Kissinger’in planına sıcak bakabilir. Ancak bu planı kabul etmesi durumunda Çin’in güvenini kaybedebilir. 1970’lerde nasıl ki Kissinger’in “pinpon” diplomasisiyle başlayan ABD-Çin görüşmeleri sonucunda Çin, Sovyetler Birliği’ni ekonomik işbirliği karşılığında ABD’ye tercih etmiş ve Sovyetler Birliği’nin yıkılmasında önemli etmek olmuşsa, bu kes Rusya Çin’i ABD’nin önerilerine tercih edip etmeyeceğini zaman gösterecek.
Kaynak : http://soyledik.com/tr/makale/2799/putin-icin-kissinger-plani–sabir-askeroglu.html
Etiketler: Çin » Dünya » Genel » Görüş Yorum » Gündem » kÖŞE YAZARLARI » Makale Analiz » SiyasetBENZER HABERLER