Son Dakika
Ömer ÖZKAYA
Ağustos 1945’te ABD, Japonya’ya atom bombası atarak, dünyada eşi benzeri olmayan bir üstünlük elde ediyordu. Bundan sonraki politikası, atom silahına sahip tek devlet olarak üstünlüğünü devam ettirmeye yönelikti. Böyle bir silahın başka hiçbir ülkede üretilmemesini sağlamak için tüm çabaların harcanması kararı alındı. En azından üstünlüğün ömrü uzatılabilirdi.
Maliyetinin ağır olmasına rağmen Rus lider Stalin de Ocak 1946’da, nükleer çalışmalara başlanması emrini verdi. Ancak önemli bir sorun vardı, gerekli miktarda uranyum Sovyet topraklarında bulunmuyordu. Rus kontrolü altındaki bazı Doğu Avrupa ülkeleri ve Doğu Türkistan ise zengin uranyum yataklarına sahipti. Moskova’nın bazı Doğu Türkistanlı gruplara destek vermesinin sebebi, onların, Osman Batur’un yaptığının aksine, Rusların Altaylar’da maden (uranyum) arama çalışmalarına müdahale etmeyeceklerine dair verdikleri taahhütlerdi.
Bu arada ABD, Çin milliyetçilerine verdiği desteği kesmiş, Çan Kay-Şek, emrindeki kuvvetlerle Formoza (Tayvan) adasına kapanmıştı. Mao liderliğindeki komünistler, Çin’in neredeyse tamamını ele geçirmişlerdi. Çan Kay-Şek ordusundaki bazı milliyetçi generaller, Amerika’dan yeni gelmiş silahlarla techiz edilmiş olan kuvvetleriyle birlikte komünist saflarına geçiyorlardı.
Çin’in işgali altındaki Doğu Türkistan’ın Urumçi kentinde görevli ABD’li diplomatlar günler öncesinden ülkeyi terk etmişlerdi. Mackiernan ise gelen emir üzerine konsolosluktaki tüm yazışmaları, belgeleri ve fotoğrafları imha etmekle meşguldü. Aynı zamanda anti-komünist unsurlarla görüşmek ve gizli görevini ifa etmekle…
Osman Batur CİA Ajanı Mackierman’in Teklifini Reddediyor
Komünist güçleri Urumçi’ye doğru gelirken Mackiernan, Doğu Türkistan’ın özgürlüğü için mücadele eden lider Osman Batur’a, “Mal ve mülkünün tamamını yerel hükümete teslim et, Amerika’ya git. Bunların bedeli size Washington’da kuruşu kuruşuna ödenecek” dedi.
Osman Batur, “Ben vatanımdan ayrılmam, hiçbir yere gitmem. Dünyanın öteki ucundaki Amerika bana Doğu Türkistan Hükümeti kuramaz. Amerika, sözüne güvenilecek bir devlet değildir. Ruslar, Türkistan’ı sömürüyorlar, Amerika buna karşı bugüne kadar ne yapmış?” dedi.
CIA, Rusların atom çalışmalarından haberdardı ancak, “Acaba başarabilecekler miydi?” Douglas S. Mackiernan’ın gizli görevi işte bunun tespitiydi. O, havadaki radyasyon miktarını ölçen aletleri Rusya sınırına gömmüş, ava çıkma bahanesiyle bunları sık sık kontrol ediyordu. İlk radyoaktif serpintiler 3 Eylül 1949’da tespit edildi. Teyit edici diğer araştırmalardan sonra CIA, 21 Eylül’de Başkan Truman’a bunu rapor etti. Dünya, SSCB’nin atom bombası yapıp denediğini, Truman’ın 23 Eylül’de yaptığı basın toplantısıyla öğrendi.
Amerikalılar birdenbire hakiki durumla karşı karşıya gelmişlerdi, atom bombası tekeli sona ermişe benziyordu. Batı ve Doğu kuvvetleri arasında bu suretle bir denge kurulmuş oluyordu. Amerikalılar nihayet anlamışlardı ki, atom bombası himayesi altına sığınmayı düşünmenin artık manası kalmamıştı, bu itibarla bütün planların yeniden ciddi bir surette gözden geçirilmesi icap ediyordu. Yarın devam edelim. (3.Bölümün Sonu.Yazı devam edecek)
Kaynak : http://www.gunes.com/yazarlar/omer-ozkaya/gorev-aski-4-721076
Etiketler: Çin » Dünya » Genel » Görüş Yorum » Gündem » kÖŞE YAZARLARI » Makale Analiz » SiyasetBENZER HABERLER