Son Dakika
İşgalcı Çin, 11 Eylul 2001’den sonra İkiz Kule saldırılarını bahane ederek Müslüman Uygur Türklerini ” Dong Tuo = Doğu Türkistan” teröristleri olarak tanımlayarak iftıra.şantaj ve tehdit bombardımanına tabi tutmaya başladı. Çin, Doğu Türkistan’ı işgallerinden beri hiç durmaksızın uyguladıkları, baskı, Zulüm,etnik ayırımcılık dini ve ırkı soykırımları yetmemiş gibi,bütün bunlara ilave olarak içeride ve yurt dışında onların üzerinden alçakça kirli oyunları ile aşağılık Provakasyonlarını bir biri ardı sıra sahneye koymaktan geri durmuyor.
İşgalcı Çin, “Dong Tou” suçlamalarından sonra kendisinin de aktör ve müdaheleci olduğu Ortadoğu’daki kirli teröristler savaşından yararlanarak Müslüman Uygur Türklerini ürettiği sanal “Doğu Türkistan İslami Hareketi” üzerinden iftıralarını ve kanlı oyunlarını sürdürmeye çalışıyor.
Peki, İşgalcı Çin’in iddia ettiği gibi, gerçekten “Doğu Türkistan İslami Hareketi” diye bir oluşum var mı?
YÜCEL TANAY
Çin, Doğu Türkistan’da yaşayan Uygur Türkleri üzerinden kirli bir oyun oynuyor. Suriye’deki direnişin başlamasıyla birlikte Çin’de gizli bir el Yanı Çin İstihbarat Örgütü(En Çüen Ting’ın imansız ve sahte Çinli mollarını işe salarak , uzak kırsal kesimde yaşayan aşırı dindar ancak,yeterli dini bilgiler edinmelerini engelledikleri, yeterli ve normal hayat şartından uzak ve çok fakir olan Doğu Türkistanlı özellikle genç insanları ” XİNJİANG’DA CİHAD ETMEK HARAMDIR.YURT DIŞINDA, SURİYE VE IRAK VE DİĞER YERLERDE YAPILAN CİHAD FARZİ AYİNDİR. HİCRET İSE,SÜNNETTİR VE PEYGAMBER BUYRUĞUDUR.” sözleri ile ülkeden göç etmelerini teşvik ve temin ediyor. Bir kısım Uygur gençlerini ise, Suriye’de IŞİD’in kucağına itiyor. “Size Suriye’de yeni bir vatan vaat ediyoruz. Fatura yok, yiyecekleri biz vereceğiz, maaş alıp Allah yolunda cihat edeceksiniz” denilerek, Doğu Türkistanlılar Suriye’ye gönderiliyor. Bu seyahatte Çin İstihbaratı(En Çüen Ting) Doğu Türkistanlıları ikna eden Uygurlar ve Türkiye’deki uluslararası insan kaçakçılarını de devreye sokuyor. Şimdi Çin IŞİD’e katılımı gerekçe göstererek, Doğu Türkistan’daki keyfi uygulamalarını daha da şiddetlendirecek ve bazı eylemler sonrası Doğu Türkistanlılar “terörize” etmeye gerekçeler ve nedenler hazırlıyor.
Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan’in Çin Seyahatları
Cumhurbaşkanı Erdoğan Çin’e oldukça önemli seyahatlar gerçekleştirdi. Bir seyahatte Çin Başbakan Yardımcısı Zhang Ming’e göre, Erdoğan görüşmede Doğu Türkistan İslami Hareketi’ni (ETİM) bir terör örgütü olarak gördüklerini söyledi ve “Türkiye, topraklarının kimse tarafından Çin’in milli çıkar ve güvenliğine karşı kullanılmasına izin vermeyecektir.” açıklamasında bulundu.
Cumhurbaşkanımızın G20 zirvesine katılmak için geçtiğimiz hafta Çin’in Hangzhou kentine gitti.Bu toplantıda muhtemelen Çinli mevkidaşıyla görüşmüştür, Uygur Sorunu de mutlaka ele almıştır.Çinli yetkililer yıllardan beri her dafasında kendi icatları sanal ” Doğu Türkistan İslami Hareketi” ısıtıp,ısıtıp sofraya getirmekte ve kendilerinin icatları olan bu yalan örgütü her dafasında baskı ve pazarlık konusu olarak masaya getirmektedir. Çin’in düzmece bu yalanı ile , Diaspora’da Doğu Türkistan bağımsızlık hareketini terörist bir hareket göstererek karalamak, bastırmak ve Uzaktakı Rakibi Türkiye’yi Kullaanarak onun yardımı ile Yakındaki Onun Kardeşini onun yardımı ile ” boğudurmak istiyor. Doğu Türkistan bağımsızlık mücadelesiyle hiç bir şekilde alakası olmadığı halde Türkistan İslam Partisi’ni Doğu Türkistan İslamı hareketi gibi hayalı bir örgüte ilintiliyerek ona terör örgütü yaftası yapıştırmak istiyor.
Aslında “Doğu Türkistan İslami Hareketi” adlı Bir Örgüt Var mı ?
Peki, gerçekten “Doğu Türkistan İslami Hareketi” diye bir oluşum var mı? Çin bu hareketin “Terör eylemleri” yaptığını iddia ediyor. Oysa bölgeyi bilenler de biliyor ki Türkistan İslam Partisi’ni Çin, Doğu Türkistan İslami Hareketi olarak adlandırarak kafa ve zihin karışıklığı yaratmak istiyor. Ayrıca kamu oyunun da böyle bilmesini istiyor.
Türkistan İslam Partisi : Merkezi Veziristan’da olan bir hareket olduğu i ve Suriye’de de bir kolunduğu iddia ediliyor. Suriye’de Esad’e karşı savaşan Türkistan İslam Partisi Askeri komutanı İbrahim Mansur hareketi şöyle tanımlıyor: “ Türkistan İslam Partisi 1988 yılının sonrasında, ilk emiri Zeydin Yusuf önderliğinde Doğu Türkistan’da Kaşgar’ın Aktu İlçesine bağlı Barın Köyünde kuruldu. Zeydin Yusuf 05 Nisan 1990 Barın cihad meydanında İşgalcı Çin askerleri tarafından şehit edildi. Bundan sonra cihadımız bir süre daha devam ettirildi. Ondan sonra Çinlilerin baskı ve sıkıştırmaları ve tutuklamaları çok yoğun şekilde devam etti. 1996 yılının sonrası’nda ise, 2. Emirimiz Hasan Mahsum Rahimeullah, bir kısım mücahitlerle beraber Afganistan İslam İmaratına katıldı. 1997 yılında cemaat Afganistan İslam Emirliği altında toparlandı. 2001 yılında kâfirler tarafından Afganistan İslam Emirliği’ne büyük saldırı başladıktan sonra cemaat Veziristan topraklarına çekildi. 2012 yılında cemaat Suriye’ye bir kısım mücahitleri göndererek cihada iştirak etti.”
Özbekistan İslam Partisi : Bu hareket İslam Kerimov yönetimini devirmek için Özbekistan’da kuruldu.Özbekistan İslami Hareketi (IMU), hedef alanını genişleterek bütün Türkistan’ı kapsayan bir yapıya büründü ve “Hizb-i İslam-ı Türkistan” adını aldı. Hareketin amacı, “Türkistan coğrafyasının tekrar Müslümanların idaresine alınması ve islamlaştırılması” olarak ilan edildi. 2014 yılında IŞİD’e biat ettiği iddia edilen ancak haberin bağımsız kaynaklarca doğrulanmadığı Özbekistan İslam Hareketi, Rusya ve Batı Türkistan ülkelerinin yanı sıra, ABD tarafından da “terör örgütü” olarak kabul ediliyor. Özbekistan İslami Hareketi içerisinde Özbeklerin yanı sıra Çeçen, Arap, Pakistanlı, Kırgız, Tacik ve çok az sayıda Uygurlar da bulunuyor. Ama Çin bu insanların Doğu Türkistan İslam Partisi üyesiymiş gibi bilinçli olarak ilah ediyor. Çin, Uygurların Türkistan coğrafyasındaki etki alanını alanını kısıtlamak ve yok etmek için hareketi Özbekistan İslam Hareketi’ne bağlayarak Türkistan İslam Hareketi’ni sürekli “Doğu Türkistan İslami Hareketi” olarak lanse ediyor. Onu devamlı “East Türkistan İslamic Movement” olarak tanıtmaya ve kabule çalışıyor. Oysa Türkistan İslam Partisi kendisini hiçbir zaman bu isimle tanımlamamıştır. Malezya ve Tayland’da bulunan, bir kısmı Türkiye’ye gelen ve geçen yılın 09 Temmuz günü Tayland yönetimi tarafından Çin’e teslim edilen 109 Uygur Türkü mazlum Soydaşımız, bu hareketle ilişiği olmamasına rağmen mesele ‘terörle mücadele’ konseptine sokuldu. Çin, bu son hamle ile hem Türkiye’yi sıkıştırmak, hem de Uygurları ciddi baskı altına alma ve hareket alanını daraltma maksadına ulaşmak için manevra yaptı. Çin, bir taraftan “Hicret Yolu”na bilinçli bir şekilde göz yumarak yönlendirdi.Diğer taraftan ise Türkiye ve diasporadaki meşru teşkilatları da kıskaca alıp çember altına sokmak istedi. Oysa Çin’in yapması gereken, Doğu Türkistan’da Müslüman Türkler üzerindeki baskıyı azaltmak ve nihayetinide kaldırmak olmalı idi. Çin yönetiminin yapacağı bu ülke’den elde edilen kaynakların Sözde Özerk Bölge yasasında iddia edildiği gibi Uygur Türklerinin refahı için kullanılması, ekonomi’de etnik ayırımcılık yapılmaması,İşe alımlarda Uygur Türklerin de yararalandırılması,etnik Han Çinlilerinin bölgeye zorla göçmen olarak gönderilmesi uygulamasının durdurması, bölgedeki tüm Han Çinlilerinin Doğu Türkistanı terk etmelerini sağlamaları gerekirdi. Doğu Türkistan sorunun çözümünün bu yöntemlen kullanılarak ve bu uygulamalar yapılarak ancak.çüzülebileceği gerçeğinin bilincine bir an önce varmasından geçmektedir.
Çin’in öncellikle Doğu Türkistanın bağımsızlığı için mücadele veren teşkilatları IŞID, El-Kaide gibi radikal İslamcı örgütlerle ilişkilendirme yalanından vazgeçmesi,kendi anayasasında yer almasına karşın Doğu Türkistanda rafa kaldırdığı “Bölgesel Milli Özerklik Yasası”nı uygulamaya sokmasıdır.
Çin’in Doğu Türkistan Sorununu kesin Çözüme götürebilmesi için Şu şart ve işlemleri de bir an önce yerine getirmeli ve derhal gerçekleştirmelidir ;
İşgalcı Çin yönetimi şu hususu çok iyi anlamalı ; yıllardan beri Uygur Türklerini karalamak ve uluslar arası toplumun vicdanında mahkum ettirmek için yaptığı bu tertiplerin Çin icade olduğu gerçeği açığa çıkmıştır. Artık olayın iç yüzü,foyası ve gerçek mahiyeti kirli çamaşırlar misalı ortalığa saçılmıştır.
İşgalcı Çin bundan böyle kutuplarda yaşayan Eskimolar dahil bu yalanlarına hiç bir insan oğlunu kandıramayacaktır.
Etiketler: Çin » Dünya » Genel » Görüş Yorum » Gündem » Makale Analiz » SiyasetBENZER HABERLER