logo

trugen jacn
28 Ağustos 2016

HABER VE BİLGİ PAYLAŞIM AHLAKI VE DOĞU TÜRKİSTAN SORUNU

“Doğu Türkistan” ile alakalı son dönemlerde yapılan tartışmalar ilginç bir etik sorunu daha görünür kıldı. İsmine ne denirse denilsin (zulüm, işkence, katliam, baskı vb.)  Doğu Türkistanlıların yaşadığı bazı sorunlar var. İnsanlar haklı olarak buna tepki gösteriyorlar. Bu tepkilerin nasıl olması gerektiği ile ilgili ciddi kafa karışıklığı olduğu da muhakkak. Bunun en iyi göstergesi de bu tepkilere yöneltilen eleştirilerde görülebilir.

Doğu T.Haritası

Metin UÇAR

Çin’in Doğu TÜrkistan’daki baskı,zulüm,etnik ayırımcılık,dini ve ırkı soykırım vebenzeri uygulamalarına karşı kamu oyunda tepkilerin abartıldığı, amacının dışına çıktığı, Doğu Türkistanlılara ve hatta Türkiye’ye zarar verdiği, Çinlilere karşı (hatta tüm çekik gözlülere yönelik) bir ırkçılığa dönüştüğü eleştirileri önce örtük şekilde kısık sesle, zamanla da oldukça güçlü seslerle dile getirilmiştir.

İlk tepkilerin bilinçsiz olması, yalan yanlış şeylerle iç içe olması ve bu yanlışların/yalanların birileri tarafından ifşa edilmesi ilginç bir tehlikeyi de barındırıyor. Gerçekten de zulüm, işkence, katliam, baskı varsa bunlara verilen tepkinin yalan/yanlış kaynaklara/bilgilere dayandırılmasının ortaya çıkması, meseleyi önemsizleştirebilir ya da görünmez kılabilir. Eğer bu sorun önemsizleşirse/görünmez kılınırsa bunun sorumluları gerçeği yansıtmayan fotoğrafları, haberleri paylaşan her bir birey olacaktır.

dogu-turkistan-cin-zulmu

Türkiye yakın dönemde Gezi Olayları ile ilgili de böyle bir sorun yaşamıştı. Geziciler ve Gezikarşıtları benzer yalan/yanlış haberlerle saflarını sıkı tutmayı hedeflemişlerdi. Tek taraflı beslenen gruplar kendi gruplarının yaydığı gerçekleri! ve rakibin yalan/yanlış paylaşımlarını tek görebilmişti. Sonuçta konuşmayı dahi mümkün kılmayacak karşıt hakikatlere! sahip iki grup Gezi gibi çok önemli bir toplumsal olayı kendi mahallesine özgü kılmıştı. Gezi sanılanın aksine her iki grup için de (sadece kendi ezberlerini tekrarlamaktan ibaret olduğu için) bir tabudur.

Doğu Türkistan meselesinde de bir “tabu” oluşmamalı. Yalan/yanlış haberler asıl meselenin üstünü örtmemeli ve varsa zulüm, işkence, katliam ya da baskı bu durum hakkıyla ortaya çıkarılıp daha rasyonel tepkiler verilmelidir.

Çin zulmü resimleri ile ilgili görsel sonucu

Olaylar bize şunu gösterdi ki tepki verdiğimiz konu hakkında yeterince bilgimiz yok. Sağlıklı tepki vermek için dikkatimi çeken hususları şu şekilde sıralamak istiyorum:

1-Doğu Türkistan’ı ve Doğu Türkistanlıları yeterince tanımıyoruz.

Nasıl göründüklerini ve kültürleri bilmiyoruz. İşletmecisi Türk olan, Aşçısı Doğu Türkistanlı olan Çin lokantasının taşlanması bunu gösteriyor. Aslında Afrika’da Afrikalıların açtığı ve çalıştırdığı bir dönerci dükkanına, Türkiyeyi protesto etmek için saldırmak gibi bir trajikomik durumdan söz ediyoruz.

2-Doğu Türkistanlıları takip etmiyoruz.

Bu konu ile ilgili onların nasıl tepki verdiklerini, meseleleri nasıl değerlendirdiklerini görmemiz lazım. Onların talepleri doğrultusunda onları desteklemeliyiz. Bu da iletişim yollarının açıklığı ile ilgili. Bu yolların açık olmaması (eğer Çin’den kaynaklanıyorsa) bu da bir eleştiri/tepki konusudur.

3-Çin’i yeterince tanımıyoruz.

“Çin kaynaklarını takip edecek Çin uzmanlarımız yeterli mi?” Televizyonların, gazetelerin verdiği haberler Çin kaynakları değerlendirilmeden mi veriliyor? Çin’in yönetim yapısı nasıl? Uygurların özerkliği ne anlam ifade ediyor? Tek çocuk politikası Uygurların yaşadığı yerlerde de uygulanıyor mu? Çin gerçekten Komünist mi? Her çekik gözlü Çinli mi? Gibi sorular dünya devi olan Çin’le ilgili ilginç ancak cevabı çoğumuz için fulü sorular gibi görülüyor. Çin çok kozmopolit bir ülke çok fazla etnik ve dinsel grup var. Han Ulusu en büyük grubu oluşturuyor. Han Ulusu ile aynı etnik ve dilsel yapıya sahip olan Huiler de Müslüman. Başka Müslüman Çin-Türk-Moğol-İrani etnik gruplar da var. Çin devletinin diğer Müslüman gruplarla nasıl ilişkileri olduğunu da bilmek gerekiyor ki sağlıklı bir değerlendirme yapalım.

4-Çoğu zaman tepkilerimiz  Aşırı  ırkçılık Temelli   olarak su yüzüne çıkıyor.

Çin hükumetinin politikalarının Çinlilerin hepsini bağlayıp bağlamayacağı konusu üzerinde düşünmemiz gerekiyor. Irkçı söylemleri sadece bu konuda değil her konuda mahkum etmeliyiz.

5-Doğu Türkistan’a sahip çıkmanın ne kadar samimi duygularla yapıldığı da önemli.

İç politika malzemesi yapılıp yapılmadığı üzerinde de düşünülmelidir. Konunu farklı milliyetçilik türlerinin çekişme alanı ile ilgili olduğu da unutulmamalıdır. Burada da bir tehlike beliriyor ki bu milliyetçilik tarzlarına olan eleştirilerimiz meseleyi görünmez kılmamalı. Aksi takdirde Çinli diye Uygur Türküne tepki gösterenlerle aynı konumda oluruz.

6-Bazen hiç sevmediğimiz gruplar ya da kişiler gerçekten baskı gören bazı kişileri/grupları savunuyor olabilirler.

Bu durumda baskı gören insanlara karşı tavrımız olumsuz olmamalıdır. Mazlumları zalimler savunuyormuş gibi görünüyorlar diye mazlumun yanında durmaktan geri durmamalıyız.

7-Doğu Türkistan konusunda hassasiyet gösteren insanların samimi duyguları etkilerini de arttıracak ve daha anlamlı tepkiler ortaya çıkaracaktır.

Bu konuda atılacak en anlamlı adım da baskılara maruz kalan insanlar arasında ayrım yapmadan herkesin yanında durabilmektir. Hangi etnik ve dinsel yapıdan olursa olsun tüm baskı altındaki halklara karşı duyarlı olmak hem mazlum hem de zalim konusunda “benden olanla benden olmayan” ayrımına gitmemek yararlı olacaktır. Özellikle acıları yarıştırmamak çok önemli. Türkiye kamuoyunu bölecek (diğer etnik ve dinsel toplulukların dışlanmasını, ayrımcılığa uğramasını meşrulaştıracak söylemler üzerinden) karşılaştırmalardan da kaçınmak gerekiyor. Her dışlama, her baskı sorunludur.

Çin zulmü resimleri ile ilgili görsel sonucu

SONUÇ : Netice itibariyle  bazı sorunların olduğu konusunda herkesin hemfikir olduğu bir konudan söz ediyoruz. Ancak bu sorunların ne olduğu ve mahiyeti konusunda tartışmalar yürütülüyor. Özellikle sosyal medyadaki manipülasyonlar konuyu önemsizleştiriyor ve görünmez kılıyor. Oysaki sorunların ne olduğunu bilmeye ihtiyacımız var. Sosyal medyadan çıkan bu sorunu çözmek için de “Bilgi ve Haberlerin  Paylaşım ahlakına” dikkat etmeliyiz. Bunun için de sevmediğimiz hakkında verilen her kötü haber ile sevdiğimiz hakkında verilen her iyi haber doğrudur, alışkanlığımızdan vaz geçmeliyiz.

Kaynak :  http://metinucar.blogspot.com.tr/2015/07/paylasim-ahlaki-ve-dogu-turkistan.html

Editör’ün Notu :  Sayın yazarın bu inceleme-analiz yazısı 09 Temmuz 2015 tarihinde kendi bloğunda yayınlanmıştır. Sayın Metin Uçar müstarip olduğumuz bir çok ivedi ve acil sorunları incelemiş ve analiz etmiştir.Bu sorunların giderilmesi için de   çözüm  yolları de   önermiştir.

Doğu Türkistan duyarlılığı ve bu  önemli  çalışması  için kendisine minnet ve şükranlarımızı sunuyoruz.

Etiketler: » » » » » »
Share
1618 Kez Görüntülendi.