Son Dakika
Hamit Göktürk / Uygur Haber ve Araştırma Merkezi(UYHAM)
Çin işgal yönetimi geçmiş yıllarda olduğu gibi bu yıl istila ve esaret altında tuttuğu Doğu Türkistan’da Orucu ve Ramazan ibadetlerini yasaklarken,diğer yandan Beyaz Kitap yayınlayarak yalan ve sinsice aldatmacalarını resmi ağızlardar sürdürdürmeye çalıştı. Bu yalan ve göz boyamaların Türk kamu oyunu aldatmaya yetmediğini tesbit etmiş olacak ki, bu kez Çin yönetimi,ikinci hamle olarak Türkiye’deki kiralık kalem ve medya silahşörlerini ve akademisyen markalı yalakalarını Doğu Türkistan’a götürerek bu yalanlarını bu kiralık medyacılar ile sözde akademisyenler aracılığı ile sürdürmeye çalıştı.
Bu kiralık kalem ve Çin beslemesi medyacıların de işe yaramadığını her halde görmüş olacak ki,bu kez Türkiye’deki resmi temsilcilerini devreye sokarak geleneksel in yalan ve desiselerinin propagandasını yapmaya çalışıyor.
İşgalcı Çin Doğu Türkistan’da orucu,namazı ve Ramkazan ibadetleri ile iftar ziyafetlerini yasaklarken,büyük bir yüzsüzlük ve aymazlık ile güya İftar ziyafetleri tertip ederek Türk kamu oyunu kandırmaya gayret ediyor.
İstanbul merkezli Sabah Daily gazetesi muhabiri Ali Ünal’ın hazırlayıp 27 Haziran 2016 tarihinde yayınladığı şu habere bir göz atalım ;
” Türkiye-Çin ilişkileri çok boyutlu ve önemli “
27 Haziran 2016 Pazartesi 17:53
Ankara’da bulunan Çin Halk Cumhuriyeti Büyükelçiliği Maslahatgüzarı Zhang Tao, Türk-Çin ilişkilerinin çok yönlü ve Çin açısından çok önemli olduğuna dikkat çekti.
Çin’in Ankara Mablahatgüzarı Çin – Türk ilişkilerinin çin açısından çok önemli olduğunu iddia ediyor.Ancak, geçtiğimiz 23 Mayıs tarihinde Türkiye’nin üst düzey bürokratları ve önemli bilimi adamlarının yer aldığı bir turist gurubunu imtiyazlı ve ikili anlaşma gereğince vize gerektirmeyen yeşil pasaport taşımalarına rağmen Urumçi Hava alanında 10 saat Çin işkencesinne tabi tutarak Doğu Türkistan’a almadı ve Urumçi hava alanından Türkiye’de geri yolladı. .Çin’in önem verdiği Türk-Çin ilişkileri bu kadarcıkla da kalmıyor.Bir de bu saygın bürokrat ve bilim adamalarımızı saygısız ve hayasızca Türk Ocaklı olmakla suçluyor ve Çin’in güvenliğini tehdit edebileceğini öne sürüyor.Halbuki Türkiye Cumhuriyeti devletimizin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk de bir Türk Ocaklı idi ve Türk Ocaklı olmakla iftihar ettiğini her vesile ile ifade ederdi.Merhum Atatürk sağ olsa idi onu da Türk Ocaklı olduğu için Çin’den geri mi çevirecekti ?
Haberde “ Ankara’da Çin Büyükelçiliği’nin ev sahipliği yaptığı 22 Haziran 2016 Çarşamba günü akşamı verilen iftar yemeğinde konuşan Maslahatgüzar Zhang Tao, Çin’in barışçıl bir gelişmeye ve ilerlemeye dayalı bir politika yürüttüğünü, ancak bunun Çin ulusal çıkarlarından sapmak anlamına gelmediğini ileri sürdüğü bilgisi yer alıyor.
Çin Masblahatgüzarı’nın İftar yemeği düzenlemesi, riyakarlık, iki yüzlülük, geleneksel Çin aldatmaca ve yalanları ile Türk kamu oyunun aldatmaktan başka bir şey değildir. Daha iki gün önce Urumçi’de toplu iftar yemeklerinin yasaklandığı haberi geldi. Büyük bir sel felaketinin yaşandığı Gulca ve çevresinde doğal afet nedeniyle halkın tepkisinden İşgal güçlerine “İş Çıkaramaması” için tedbirlerin bir az gevşetildiği ve iftar ziyafetlerinin 30 kişi ile sınırlandırıldığı haberi geldi. Ayrıca Çin işgal yönetimine kendi toplumuna ihanet eden ve işgalcıların işbirlikçi yalakası hiyanetinin bedeline ÇKP.üyeliğinin yanında dolgun maaşlı İhanet elemanı Davut Haşım Orucun.namazın ve diğer ibadetlerin yasak olduğunu ve kendisinin de oruç tutmadığı ve hiç bir namazı kılmadığını belirtiyor. Ancak. kendisini Müslüman olarak gördüğünü ve öldüğünde islami kaidelere göre gömülmek istediğini belirtiyor.
İşgalcı Çin Ankara’da iftar ziyafeti düzenleyerek Türk kamu oyunu aldatacağına Doğu Türkistan’da gasbettiği temel insanı hak olan inanç hürriyetini vatandaşlarına derhal geri verse idi daha inandırıcı olabilirdi. Bugün Doğu Türkistan’da Oruç tutmak yasaktır.Teravih namazı kılanlar Cami’de Çin Polis ve askerinin gözetim ve nezaretinde korku içinde ancak, namaz kılabilmektedir.
İşgalcı Çin’in Ramazan ayında İftar ziyafeti düzenlemesi geçen yıl Ankara’da bir otel’de bazı zayıf iradeli iman ve vicdan yoksunu bazı öğrenci kılıklı karaktersiz ve zavallı ruhlu Uygurları davet ederek Nevruz Bayramını kutlamasını hatırlattı. Çin işgal yönetimi yıllardan beri binlerce yıllık Türk Milli bayramı olan Nevruz’u yasaklarken,geçtiğimiz yıl Ankara Büyükelçiliğinin “Nevruz Bayramı” kutlamasını biraz anımsatıyor bize.
Çini işgal yönetimi Doğu Türkistan’da Nevruz bayramını,Oğlak Tartış,Çiliş(Güreş) hatta Kaşgar’ın simgesi Eyidgah Cami önünde yüzlerce yıldan beri Bayaram namazlarından sonra icra edilen Sema başta Milli kültür ve medeniyetimizi aksettiren etkinlikleri “Bölücülüğü çağırıştıran ve Milletlerin Birlik ve Beraberliğini Bozan Zararlı Eylemler” olarak yaftalayarak yasaklamıştır.
Daily Sabah gazetesinden Ali Ünal’ın haberinde Çin’in politikasının reform, ilerleme ve istikrar gibi 3 temele dayandığını belirten Zhang Tao, Çin’in Sincan bölgesindeki Uygur nüfusu ve politikası ile ilgili ayrıntılı bilgiler verdiği ifade ediliyor.
Çin’in Doğu Türkistan’da uyguladığı bu 3 politika hakkında biraz duralım ;
1.Reform : Çin işgal yönetimi 1994 yılında Doğu Türkistan’da başlattığı özelleştirme uygulamalarında devlete ait iktisadı işletmeleri bilinçli olarak etnik Çinlilere peşkeş çekti.Bu işletmelerde çalışan Uygur işçi ve memurları işten çıkararak işsizliğe ve açlığa mahkum etti.Yerlerine Çin’den zorla göç ettirdiği etnik Çinli göçmeneleri işçi olarak yerleşti.Doğu Türkistan’da Reform etnik Çinlilerin Doğu Türkistan’a yerleşmelerini sağlamak için yapıldı.
2. İlerleme : Doğu Türkistan’ın zengin yer alatı ve yer üstü kayankları Sözde Özerk Bölge yasalarına aykırı olarak gasbedildi ve merkezi Çin’e taşındı ve taşınmaya da devam ediyor. Doğu Türkistan’daki bu ilerleme safsatası tamamien etnik Çinliler ve Çinli göçmenler içindir.Uygur Türkleri ekonomik hayattan etnik ayrımcılık yapılarak dışlanmış ve tamamen izole edilmiştir. Doğu Türkistan’da sözde ilerleme sadece etnik Çinliler için vardır.Bu ülkenin tarihi sahibi ve sakinleri olan Türkler bu ilerlemenin dışında tutulmaktadır.
3.İstikrar : Çin’in istikrar kelimesinden algısı iktidardaki Çin Komünist Diktatoryasının emir ve talimatlarına harfiyen uymak ve boyun eğmektir. Uygur Türklerinin yasalardan ve uygulamalardar şikayet etme hakkı bulunmamaktadır.İtiraz edenler ise.rejim düşmanı ilan edilmekte ve en ağır terör suçlusu olarak cezalandırılmakatadır.İstikrar demek,Çin yönetimine gözü kapalı ve itirazsız baş eğmek ve teslim olmak demektir.
Beijing’deki merkezi hükümetin Uygurlara karşı baskıcı politikalar uygulamadığını açıklayan Zhang Tao, “1982-2000 yıllarında, Uygur nüfusu yüzde 40,8 oranında artış göstermiştir.1949 yılında Xinjiang bölgesinde Uygur nüfusu 3 milyon iken 2013 yılında 10 milyona yükselmiştir. Hatta tek çocuk politikası çağında, Xinjiang bölgesindeki Uygurların birden fazla çocuk sahibi olmasına izin verilmiştir. Xinjiang’da dört resmi dil bulunmaktadır ve bunlardan biri Uygurcadır. Ayrıca Uygurlar kendi dillerinde gazete, radyo ve TV kanallarına sahiptir” dediğini iddia ediyor.
Masalahatgüzar Tao, ya Doğu Türkistan’daki uygulamaları bilmiyor veya bilerek gerçekleri gizliyor ve yalan beyanda bulunuyor,
1949’da Mao’nun Komünist Ordusu Doğu Türkistan’ı işgal ederken,Doğu Türkistan’daki Çinli nüfus 300 bin kadardı.Uygurların toplam nüfusu ise,yine Çin’in resemi açıklamalarına göre 6 miliyondu. Buna göre 1949’da Çinli nüfus oranı toplam nüfusun % 5 meretebesinde idi.Şimdi ise Uygurlara insanlık dışı ve vahşet derecesinde uygulanan mecburi kürtaj ilaçla kısırlaştırma ve bölgesel çocuk kota uygulamaları ile Uygur çocukları daha ana karnında iken katledilmeketedir. Bunun yanında ülkenin etnik vee demografik yapısını tahrip ederek etnik Çinlilerin yaşadığı bir ülke haline getirmek için ülkenin zengin yer altı ve yer üstü kayankaları hiçbir insaf ve adalet ölçüsü tanınmadan etnik Çinlilere teksif edilmektedir. Bunun yanında ağır suçlular, hırsızlar,yankesiciler ve ceniler ile emekli ordu mensuplarından kurulu merkezi Çin yönetimine direk bağlı devlet içinde devlet olan imtiyazlı Bingtüen adında bir yarı askeri milis Ordusu de bulunmaktadır.Bu gasp ve talancılar örgütü Doğu Türkistan’ın en verimli topraklarına,yayalarına ve stratejik bölgelerine el koyarak yerleşebilmektedir.
Masalahatgüzar yeni bir gerçek dışı söylem daha icat etmiş ve bunu da konuşmasında dile getirmiştir. Bay Tao, Doğu Türkistan’da 4 resmi dilin bulunduğunu iddia etmektedir.Bay Tao Sözde Özerk bölge yasasını ve Çin anayasasından habersiz gözükmektedir. Çin anayasasının güvencesi altındaki güya Sözde Uygur Özerk bölge yasasında resmi dil Çince ve Uygurca’dır.Bunun yanında emperyalistlerin,talancıların,gaspçilerin ve sömürgecilerin Parçala – Yönet –Yut prensibini en iyi uygulayan ülkelerin başında Çin gelmektedir.Doğu Türkistan’ı Tacik,Kırgiz,Kazak,Moğol,Şibe ve Hui Özerk il,İlçe ve kentlere bölerek burada yaşayan etnik halkları birbirlerine düşürerek düşman hale getirerek yönetmektedir.Bu Sözde Özerk idari birimlerde her etnik topluluk resmi dil Çince’nin yanında kendi dilini kullanırlar.ibaresi vardır. Aslında bunlar Uygurlar dahil hiç biri kendi dillerini kullanamamaktadır.2002’den itibaren Çift dilli eğitim sinsi yalanı ile Uygur ve diğer sözde azınlıkların çocukları ana okulundan itibaren Çince öğrenmeye zorlanmaktadır.Uygur ve Çin Okulları birleştirilerek karma hale getirilmiştir.Uygur Çocukları kendi ana dillerini yabancı bir dil olarak hafta’da birkaç saat verilen dersler ile öğrenmeye çalışmaktadır.Bundan amaç.kültürel dönüştürme vee zamanla soykırımdır.
Xinjiang’da Uygurların tam olarak kültürel ve dini özgürlüğe sahip olduğunu açıklayan Zhang Tao, “Yalnızca 2011-2015 yılları arasında, merkezi hükümet Xinjiang bölgesinde kültürel varlıkları korumak için yaklaşık 700 milyon TL (241.500.000 $) harcamıştır. Xinjiang’da birçoğu Uygurlara ait olan 9.000 ‘den fazla tarihi eser vardır” dediğini naklediyor.
İşgalcı Çin’in Maslahatgüzarı Çin yönetiminin kültürel varlıkların korunması için 241 milyon $ ayırdığını övünerek anlatıyor. Ancak,Çin’in Doğu Türkistan’dan elde edilen zengin kaynakların miktarının kaç milyar $ olduğunu hiç açıklamıyor.Çin’in kendi çıkardığı sözde Özerk bölge yasasını çiğnereyerek Doğu Türkistan’dan gasbettiği ve zorla çalarak Çin’e götürdüklerinden hiç söz etmiyor.TArihi Kaşgar şehrini tahrip ederek tarihi şehir dokusunu ve yüzlerce yıllık kültür eserlerini yok ettiklerini söylemiyor.Pekin Norkmal Üniversitesi’nden gerçek bir bilimi insanı Çinli bir Profesör Kaşgar şehri tahrip edilirken, bunun hata ve kültür tahribatı olduğunu belirtti ve yıkımın durdurulmasını istedi.
Bay Maslahatgüzar,konuşmasında Türkiye’de mevcut Uygur Türkleri meselesinde ortaya konulan gerçekleri çok iyi takip ettiği anlaşılmaktadır. Zaten Çin yönetimi Doğu Türkistan’da esaret altında tuttuğu Uygurların nefes almalarını dahi takip ederken,özellikle Türkiye’deki Uygur Türkü muhacirları da yakından tekip etmekte ve gözetmektedir. İşgalcı Çin için yurt içi ve dışında yaşayan Müslüman Uygur Türkleri için şantaj,tehdit,korkutma,baskı,zulüm, düzenbazlık,fitne ve fesatçılık, casusluk ve gözetlemede hiç bir sınırlama yoktur. Türkiye’deki demokratik değerler ve iinsan hakları kavramlarını sonuna kadar kullanan Çin yönetimi, bunları kullanarak Müslüman Uygurların demokratik ve iinsanı hak ve hukukunu katlederek yok etmektedir.
Doğu Türkistan’da iftarı yasaklayan ateist Çin yönetiminin Türkiye’de iftar ziyafeti düzenlemesi hiç te hayra alamet bir iş değildir. Bay Maslahatgüzar Patronlarının İftarı vesile ve bahane ederek eline tutuşturulan emirnameleri bilmeden ve cahilce okuyarak gülünç duruma düşmektedir. Uyghurnet.org internet sitesindeki haberleri şayet Bay Maslahatgüzar takip ederse,bunun böyle olmadığını çok kolay öğrenebilecektir. Bunları söyleyen de kendilerine sadakatla hizmet eden işbirilikçi vatan ve Millet haini Çin yalakası kişilerdir. Onların itiraflarıdır.
Zhang Tao, 2010 yılından bu yana Stratejik İlişkilerin Kurulması ve Geliştirilmesi ile İlgili Ortak İşbirliği Bildirisi’nin kabul edilmesi ile Türk-Çin ikili ilişkilerinin yeni bir boyut kazandığını da söyledi. Türkiye ile ilişkileri geliştirme konusunda Çin’in arzusunu dile getiren Zhang Tao, Türkiye ile dostluğu geliştirmek için umutlu olduklarını da sözlerine ekledi.
Her gelen Çinli yetkili konuşmaya başlar başlamaz Türk – Çin stratejik ilişkilerinden dem vurmaktadır.Bu stratejik ilişki kelimesi artık yalama olmuş ve dikiş tutmamakta ve hiç bir ağırlığı ve önemi kalmamıştır. Çin, stratejik olarak öne sürdüğü hiçbir konu şimdiye kadar hiç birini yerine getirmemiştir. Çin,hermesele işine geldiğinde stratejik olduğunu öne sürmektedir.Varyag gemisini eğlence gemisi yapacağını iddia ederek,boğazlardan geçirilmesi karşılığında 2 milyon turist göndermeyi vaat eden Çin,bun vaadını şimdiye kadar yerine getirmemiştir. Çin Türkiye’ye vaat ettiklerinin tam tersini yapmıştır. Bu konuda kanıt ve bilgiye ulaşmak istiyorsa,geçtiğimizi hafta NTV.Tv.da konuşan gazeteci Hakan Çelik’in programını tekrardan izleyebilir. Program Youtube’da vardır. Belki Elçilik arşivinde de olabilir.Çünkü.Çin yönetimi Türkiye’yi çok iyi takip ediyor ve kenedisi ile ilgili bilgileri arşivliyor. Çünkü,Çin’e göre Pansislamizm ve Pantürkizm’ın ana kaynağı ve vatanı Türkiye’dir.Bununla ilgili 600 sayfalık bir rapor da yayınlamıştır.
Çin Maslahatgüzarı Bay Tao’nun bilmeden araştırmadan iddia ettiği gerçek dışı beyan ve iddialarına verilecek cevap çoktur.Ancak, yerimiz bu kadardır.Merak ediyorsa kendisi araştırabilir.
BENZER HABERLER