logo

trugen jacn

İŞGALCI ÇİN’İN DOĞU TÜRKİSTAN’DA ORUÇ VE DİĞER İBADETLERİ YASAKLAMASI VE NEDENLERİ

Mirkamil KAŞGARLI
Çin, işgali altındaki Doğu Türkistan’da yıllardır uygulamakta olduğu Uygur Türkü işçiler, öğrenciler ve devlet memurlarına yönelik oruç tutma yasağını bu sene de yeniden yürürlüğe koydu. Orucu yasaklayan genelgeler okullarda ve internet sitelerinde yayınlandı.
Çin’in İşgalden sonra ”Şincan” diye adlandırdığı Doğu Türkistan’da okullara ve idari binalara asılan genelgede resmi dairelerde çalışan herkesin ve öğrencilerin oruç tutma ve namaz kılmak gibi dini aktivitelere katılmasının yasaklandığı belirtildi.
Almanya’da yaşayan Dünya Uygur Kongresi Sözcüsü Dilşat Raşit, Komünist Parti çalışanlarının, Uygurların oruç tutup tutmadığını sınamak için halka bedava yiyecek içecek dağıttığını söyledi.
Raşit, “Uygurların inançlarını bastırmaya yönelik bu adımlar Çin’de daha geniş çatışmalara yol açar” uyarısını yaptı.
Doğu Türkistan’daki bezi kentlerde ise camilere esnaflar dışında resmi dairelerde çalışanlarının, öğretmenler ve öğrencilerin girmelerini engellemek için cami kapılarında nöbetçi polisler yerleştirdiği, caminin imam ve müezzinlerine de esnaflar dışında gelenlerin kimlikleri hakkında haftalık rapor hazırlamaları zorunlu kılındığı gelen bilgiler arasında.
AFP’nin haberine göre, Doğu Türkistan’da yer alan Korla kentinin internet sitesinde yapılan duyuruda, “Parti üyeleri, kadrolar, sivil memurlar, öğrenciler ve çocuklar Ramazan boyunca oruç tutmamalı ve dini aktivitelerde yer almamalıdır. Yiyecek ve içecek satan dükkânlar kapanmamalıdır” ifadeleri kullanıldı.
Tiekeqi kasabasının yetkililerinden Ahmetcan Tohti, parti üyeleri, kadrolar, sivil memurlar, öğrenciler ve çocukların Ramazan boyunca camilere de girememesi gerektiğini ifade etti.
Çin Komünist Partisi’ne bağlı Sözde Dini İşler İdaresi Başkanı Pida, Ramazan öncesi düzenlediği basın toplantısında ülke genelindeki bütün Restoran ve lokantaların Ramazan ayı boyunca sürekli açık tutulması gerektiğini belirtti.
Çin’in geçen yıl olduğu gibi bu yıl de İşgalinde tuttuğu Doğu Türkistan’da Oruç ve ramazan ibadetlerini yasaklaması, Lokanta ve Restoranların açık tutulması yolundaki uygulamalarına ilk tepki Dünya Uygur Kurultayı’ndan geldi. Yasak,engel ve Kısıtlamaları eleştiren Almanya merkezli Dünya Uygur Kongresi Sözcüsü Dilşat Reşit, “Çin’in engel, kısıtlama ve yasaklamaları BM insan hakları evrensel sözleşmesi ile temel insan haklarına karşı bir saldırıdır. Müslüman Uygurlara karşı bir hakaret ve aşağılamadır. Çin, Uygurların inancının Pekin’in liderliğini tehdit ettiğini düşünüyor. Çin yönetimini bu ırkçı, dışlayıcı ve ayrımcı tutumundan dolayı şiddetle kınıyoruz.” açıklamasında bulundu.
Çin Komünist Partisi yıllardır bölgede Uygur çocukların kuran eğitimi almalarını engellemek için velilerine hatta çocukların bizzat kendilerine ağır cezalar uygulamaktadır. Çin Komünist Partisi din ve eğitimin tamamen ayrı olmasını savunurken, bu politika Çin kökenli Huy Müslümanlarına, Budist, Hıristiyan ve Daoist olan Çin’in ana etnik grubu Hen Çinlilerine nadiren uygulanıyor. (AFP)

 

ÇİN YÖNETİMİNDEN UYGUR VELİLERE TEHDİT : ÇOCUKLARINI DİNDEN UZAK TUTACAKSIN !

Doğu Türkistan’ı işgal altında bulunduran ve ülkenin tarihi özbeöz yerel sakinleri ve asıl sahipleri olan Müslüman Uygur Türklerini kendi manevi değerlerinden uzaklaştırarak, en kolay yoldan asimle etmek, asimle edemediklerini ise şiddete yönlendirerek soykırıma tabı tutmak ve böylece bir an evvel bölgenin asıl hak sahiplerinden kurtulmak için hiçbir baskı, şiddet ve devlet teröründen kaçınmayan Çin işgal yönetimi, Ramazan öncesi Öğrenci velilerine birer şantaj ve tehdit mektubu göndererek çocuklarınızı namazdan ve dinden uzak tutun uyarısında bulundu.
Doğu Türkistan’ın başkenti Urumçi’deki 46. Lise Müdürlüğü 04.06.2016 tarihinde bu Lise’ye devam eden öğrencilerin velilerine (Ana-Babalarına) birer mektup göndererek uyacakları ve yapacakları işlemler hakkında velileri uyardığı açıklandı.
Mektupta Okul yönetimi Aile’yi adeta tehdit ediyor ve Çocuklarının namaz kılmaları, Cami’ye gitmeleri, oruç tutmaları ve dinlerini öğrenmelerinin devamlı olarak yasaklandığını hatırlatarak, ”aksi taktirde veliler sorumlu olacak” seklinde şantajına baş vuruyor.
Bir çeşit Taahhütname niteliği taşıyan mektubun son kısmında ailenin adı soyadı ve imza yeri bulunuyor. Aile mektubu okuduktan sonra altına imzasını atarak Okul Müdürlüğüne teslim ediyor.(uyghurnet.org.- rfa.org/Uyghurche)

İŞGALCİ ÇİN, DOĞU TÜRKİSTAN’DA ” RAMAZAN TUTUKLAMALARI” İLE UYGURLARA GÖZ DAĞI VERİYOR

Ramazan arifesinde Çin Devlet Konseyi Basın Ofisi tarafından resmi belge olarak açıklanan Beyaz Kitap’ta Ramazan’da Doğu Türkistan’da ve Çin genelinde Müslümanların Ramazan ve diğer dini ibadetlerini özgürce yapabilecekleri iddia edilmesine rağmen, bu konuda da diğerleri gibi tam tersi bir icraat uygulandığı görülüyor.
Çin işgal yönetimi Ramazan arifesinde Mescit, Cami ve ibadet mekanlarına karşı gözetim ve kontrolleri, Müslüman halka ise, baskı, şiddet ve yasaklamaları olağan dışı bir şekilde arttırdıkları, kontroller neticesinde sudan bahaneler ile Müslüman halka gözdağı vermek, şantaj ve tehdit amacı ile toplu tutuklamalar yaptığı, bunun sonucunda Kaşgar ve Aksu şehirlerinde toplam 17 kişi’yi tutukladıkları açıklandı.
Bölgenin yerel sakinleri, bu tutuklamaların amacı Ramazan öncesi Uygurlara göz dağı vermek olduğunu, geçen Ramazanda de Oruç yasağına uymamak bahanesiyle Kaşgar’da 18 Uygur Türkünün polisler tarafından öldürüldüğünü ileri sürüyor. (uyghurorg.net)

Peki Çin’de kanun niteliği taşıyan ”Beyaz kitap”ta Çin genelindeki Müslümanların Ramazan ayı boyunca oruç ve diğer dini ibadetlerini özgürce yapabilecekleri iddia edilmesine rağmen özellikle işgal Altındaki Doğu Türkistan’da neden dini baskılar tekrar tırmandırıldı?
dini baskının tırmanışına Çin Devlet başkanı Xi Jinping’ın Çin Devlet Din İşleri İdaresi 2.ulusal konferansında Uygurlara yönelik yaptığı sert uyarılarının sebep olduğu ileri sürülüyor.
Çin Devlet başkanı: ‘Doğu Türkistanlı Müslümanlar İslami bırakıp, Devletin tek ideolojisi olan Komünizmi benimsemesi gerek” çağrısında bulundu.
Pakistan’ın ‘Daily pakistan’ gazetesinin Hindistan’ın en prestiji gazetelerinden ”The İndian Express”e dayandırğı haberine göre, Çin Devlet başkanı Xi Jinping Çin Devlet Din İşleri İdaresi 2.ulusal konferansındaki konuşmasında Müslümanların İslami terör ve aşırılıkların etkisinden uzak durması konusunda sert uyarılarda bulundu ve ekledi ”özellikle Çin’in kuzey batısında yer alan Şıncan’da (Doğu Türkistan’da) yaşayan Müslümanlar İslami bırakıp, Devletin tek ideolojisi olan Komünizmi benimsemesi gerekir.” dedi.

Pakistan’ın en Büyük gazetesi olan ”Ruzname Pakistan= Pakistan Günlüğü “da yayınlanan 30 Mayıs tarihli makalede Pakistan’ın usta gazetecisi Mucibur-Rahman Şamı, Çin Devlet başkanı Xi’nin İslama karşı açıklamalarından duyduğu üzüntüyü dile getirerek, şöyle dedi ”Çin Pakistan’ın en yakın dostudur, ancak, Çin Devlet başkanı Xi’nin Çin deki Müslümanlara yönelik dinlerini terk edip dinsizliği seçmeleri konusundaki telkin ve uyarılarından Pakistan halkının ciddi rahatsızlık duyduğunu bitirtmek isteriz. yine aynı şekilde yakın komşumuz olan Şincan ( Doğu Türkistan) deki dini baskılar ve yersiz yasaklamalardan, tesettür ve camiye giriş yasakları başta olmak üzere her Ramazanda artarak devam eden ibadet engellemelerinden ötürü ortaya çıkan gerginliklerden de haberdarız. ancak Çin Devlet başkanı Xi’nin Çinli Müslümanları özellikle Uygur Müslümanları dinlerini terk etmeleri konusundaki açıklaması kabul edilemez ve çok endişe verici bir durumdur. bu telkin ve uyarılarından ciddi rahatsızlık duymaktayız”
(http://dailypakistan.com.pk/international/30-May-2016/389925)

HİNDİSTAN’DA ÇİN’İN DOĞU TÜRKİSTAN’DAKİ RAMAZAN YASAKLARI PROTESTO EDİLDİ.

Doğu Türkistan’da geçmiş yıllarda olduğu gibi bu Ramazanda da Müslüman Uygur Türklerinin Ramazan ayına özgü ibadetlere kısıtlama, engelleme ve yasaklamalar getiren Çin İşgal yönetimi Hindistan’da şiddetle protesto edildi.
Hindistan’ın Kuzeydoğusu’nda yer alan Uttra Pradaş eyaletinin merkezi Loknow kenti’nde toplanan Hintli Müslümanlar 9 Haziran 2016 Salı günü kent’in en büyük meydanında toplanarak hazırladıkları pankart ve sloganlarla Çin’e tepkilerini ortaya koydu ve Ramazan yasaklarını protesto etti.
Reuters – india Ajansı tarafından hazırlandığı bitirtilen, youtube ve diğer sosyal medya platformlarında paylaşılan video görüntülerinde Hindistanlı Müslümanlar Çin Lideri Xi’nin posterlerini yerlerde sürükleyerek ve daha sonra da yakarak, ceşitlı sloganlarla protesto ettekileri görülüyor.
Sosyal medya’daki video’da ve Hindista’in Hind Ölçüsü adlı internet sitesine konuşan Protestocu Hintli Müslüman şunları söyledi; “ Komünist Çin yönetimi işgal ettiği Doğu Türkistan’da Uygur Müslüman Kardeşlerimize her yıl orucu yasaklıyor ve ramazan ibadetlere kısıtlama ve engeller çıkarıyor. Biz Çin’in bu temel insanı ve ibadet özgürlüğüne karşı saldırılarını kabul etmemiz mümkün değildir. Bunun için Çin’i uyarmak ve tepkilerimizi ortaya koymak için bu protesto eylemlerini düzenledik. Çin önümüzdeki günlerde bu engel ve yasakları kaldırmaması halinde Çin mallarını meydanlarda yakarak tepkilerimizi daha da sertleştireceğiz. Çin mallarını de satamayacağız. Duyarlı bütün Hindistan halkının bizi destekleyeceklerine inanıyorum.” Şeklinde konuştu.(uyghurorg.net)

Doğu Türkistan’da Müslüman Uygur Türklerine  uygulanan zulmün Esas   Sebebi, Uygurların Bu Toprakların  Tarihi ve Asil Sahipleri  ve Müslüman Türk  olmasıdır

Çin’in son yıllarda Doğu Türkistan’da yaşayan Müslümanlara getirdiği oruç yasakları, bu yıl da yürürlüğe girdi. bu Yasaklar halkın infialine, şiddete yönelmesine ve dolaysıyla kükümetin büyük çaplı tutuklama ve katliam uygulamısına neden oluyor. Doğu Türkistan halkına yaşatılan zulüm, gün geçtikçe büyüyor ve yaşamını yitirenlerin sayısı her geçen gün yükseliyor.
Çin Devleti, bölge üzerindeki hakimiyetini kuvvetlendirmeye karşı en büyük engel olarak halkın İslami kimliğini görüyor. Uluslararası Af Örgütü’nün bu konudaki özel yayınında belirtildiği gibi, Uygur Müslümanları işkence ve infazlarla yok edilmek istenmektedir. Halkı İslam’dan vazgeçirmek için her türlü yıldırma ve baskı yönteminin kullanıldığı Çin’de, komünist diktatör Mao’nun 1966-1976 yılları arasındaki Kültür Devrimi esnasında en acı dönem yaşanmıştı. Çin tarafından işgal edilen veya daimi bir işgal altında yaşatılan halklar da kızıl vahşetin hedefi oldular. Bunlardan biri, Çin’in batısındaki “Uygur özerk bölgesinde”, bir diğer ifadeyle Doğu Türkistan’da yaşayan Uygur Türkleriydi. bu dönemde Camiler yıkılmış, toplu ibadet yasaklanmıştı; Kuran kursları kapatılmış ve bölgeye yerleştirilen Çinliler Müslümanları taciz etmek için her yolu denemişlerdi. Dini ilimlerin öğrenilmesi ve dini bilgilere sahip öncü kişilerin halkı eğitmeleri de tamamen yasaklanmıştı.
Hem Müslüman oldukları hem de Doğu Türkistan’ın asıl sahipleri ve tarihsel bir millet oldukları için Pekin rejiminin hedefi haline gelen Uygur Türkleri, Mao’nun iktidara geldiği 1949 yılından itibaren sistemli bir soykırımla karşılaştılar. Uygur Türleri’nin dini vecibelerini yerine getirmelerine izin verilmedi, ibadet yerleri ve okulları kapatıldı, bölgenin birçok yerinde din adamları tutuklandı, büyük bir kısmı ise öldürüldü. Çin, Uygur Özerk bölgesinde hiçbir önlem almadan nükleer denemeler yaptı. 1964 yılından bu yana 46 nükleer deneme gerçekleştirildi. Bu nükleer denemelerin sonucunda Uygur Türkleri arasında kanser oranı olağanüstü derecede arttı, pek çok çocuk sakat veya ölü olarak doğdu. 1949-1952 yılları arasında 2.800.000, 1952-1957 yılları arasında 3.509.000, 1958-1960 yılları arasında 6.700.000, 1961-1965 yılları arasında 13.300.000 Müslüman Uygur Türkü Çinliler tarafından çeşitli yöntemlerle öldürüldü. Müslüman Uygurların 2 den fazla çocuk sahibi olmalarının yasaklandığı Doğu Türkistan’da, bu yasağa uymayanların çocukları anne rahminde kürtajla katledildi.
Günümüzde, Müslüman halka uygulanan sindirme ve baskı yöntemlerinden biri de eğitim alanında kendini gösteriyor. Otuz yılda, dört kez alfabelerinin değiştirilmiş olması da, yine Müslüman halka yapılan asimilasyon uygulamasının çirkin yüzünü ortaya koyuyor.
Bölge üniversiteleri, okul ve ana okullarına kadar Uygurca müfredatlar kaldırılmış olup, eğitim Çince görülüyor ve bu üniversitelerde eğitim imkanı olan Müslümanların oranı ancak %20’civarındadır.
Birleşmiş Milletlerin soykırım için yaptığı tanım, Doğu Türkistan’da yaşanan duruma tam olarak uysa da, Doğu Türkistanlılar, Birleşmiş Milletlerin koruması altına girebilmesi şimdilik mümkün gözükmüyor. çünkü veto hakkına sahip BM güvenlik konseyinin 5 daimi üyesinden birsi olan işgalci Çin bunu müsaide etmeyecektir.
Komünist Parti yetkilileri, Doğu Türkistanlı Müslümanlar üzerindeki baskıyı her geçen gün artırıyor. Her gün bölgenin değişik şehirleri ilce ve köylerinde yeni yeni, akla hayale gelmeyecek yasak anterikaları üretiyor. Çin Devleti, bölgeye başörtüsü, namaz ve oruç gibi kısıtlamaları ardı arkası kesilmeksizin getiriyorken, şehir duvarlarına yazılan ve okullara asılan resmi yazıda da “Öğretmenler hiçbir dini aktiviteye katılamaz ve öğrenciler herhangi bir dini aktiviteye katılmaya teşvik edilemez” ifadesi kullanılıyor. Aynı zamanda Oruç yasağının getirilmesinin ardından, oruç tutan kişileri tespit etmek için bedava yemek dağıtılıyor, iqki yarışması yaptırılıyor
Almanya merkezli  Dünya Uygur Kongresi Sözcüsü Dilşat Raşit, Komünist Parti çalışanlarının, Uygurların oruç tutup tutmadığını sınamak için halka bedava yiyecek içecek dağıttığını aktarılmış ve geçen sene ”Uygurların inançlarını bastırmaya yönelik bu adımlar Çin’de daha geniş çatışmalara yol açar’ uyarısını yapmıştı. Uyarının hemen ardındansa, polis ve Uygurlular karşı karşıya gelmişti. Ramazan ayında Sincan’da polis ile Uygurlar arasında çıkan olaylarda 18 kişi hayatını kaybetmişti.
Sonuç Olarak : Çin bölgede bu psikolojik savaş niteliği taşıyan baskıcı Uygulamalar ve ağır cezalarla yerel halk arasında Hükümete yönelik korku psikolojisini hakım kılarak, ”ipek yolu projesi”nin güvenliğini garanti altına alabileceklerini düşünüyorlar. dolaysıyla bölgenin asıl sahiplerinin ilerde hak iddia etmesinin önüne geçebilmek için Uygurları bütünüyle asimle ederek Çinlileştirmek, yada en azından hak iddia edebilecek potansiyeldeki kişileri ön tespitlerle, sudan bahanelerle toplu tutuklamalara ve ağır işkence, ekonomik cezalarla tabı tutarak mankurtlaştırmak (köleleştirmek), geri kalanları da terörize ve radakalize etmek sureti ile daha kolay, yasal yoldan yok edebilmek’’ siyasetini onlarca senedir taviz vermeden acımasızca yürütmektedir.
Bütün bunlara karşı Türk hükümetinin yapabilecekleri çok sınırlı olsa da, özgür Türk basının üzerine büyük görevler düştüğünü ve bu Çin usulü sinsi asimle altında var olma mücadelesi vermekte olan kardeşlerinin seslerini duyurmak ve uluslararası kamuoyu oluşturmak adına çok şey yapabileceklerini düşünüyorum..

Etiketler: » » » » » » » »
Share
2121 Kez Görüntülendi.