ÇİN, DOĞU TÜRKİSTAN’DA RAMAZAN VE ORUÇ’A KARŞI ZULMÜNÜ ISRARLA SÜRDÜRÜYOR

Doğu Türkistan’dan  çeşitli kaynaklardan gelen  bilgilere göre Çin işgal yönetimi bu yılkı Ramazan ayında da oruç  ve Ramazan ayına ait ibadetleri yasaklamayı sürdürüyor.Kaşgar Belediyesi bir Genel yayınlanarak Ramazan Sürezince Lokanta,Restoran ve Çayhanelerin açık tutulmasını.aksine hareket edenlerin işletme ruhsatlarının iptal ve ağır para cezalarına çarptırılacaklarıni bildirdiği açıklandı.

Uygur Haber ve Araştırma Merkezi(UYHAM)
İşgalcı Çin,Doğu Türkistan’da Müslümen Uygur Türklerinin oruç tutmalarını ve Ramazan ibadetlerini yasaklarken, Kaşgar’da Lokanta,Restoranlar ile Kaşgar’ın tarihi ve ünlü Çayhanelerini de zorla açtırdığı bildirildi.
Norveç merkezli Oslo Uygur İslam Merkezi yöneticilerinden Turgun Ahmet kendilerine Kaşgar şehrinden ulaşan haberlere göre öğrencilerin,memurların ve 18 yaşından küçük çocukların oruç tutmaları ve teravih namazına gitmelerinin yasaklandığı yolunda bilgiler olduğunu açıkladı.
Özgür Asya radyosuna konuşan Turguncan Ahmet,İlk Okul.Orta,Lise ve Üniversitelere giden bütün öğrencilerin ailelerinden çocuklarının oruç tutmayacakları ve namaz kılmayacaklarına dair Taahhütname imzalatıldığını açıkladı. Turguncan Ahmet ayrıca Kaşgar Belediyesi’nin lokanta,Restoran ve Çayhane işxletmecilerine birer genelge yollayarak ramazan sürecinde işlettikleri Lokanta,Restoran va Çayhanelerin açık tutmalarını,kapatanların işletme belgelerinin iptal edileceği ve ağır para cezaları uygulayacaklarını ihtar ettiklerini bildirdi.
Özgür Asya Radyosunun Tokyo muhabiri bu habereleri teyit etmek için kaşgar’daki birkaç restoran ve Çayhanelere telefon ettiği ve ulaştığı bilgilere göre Turguncan Ahmet’e gelen bilgilerin gerçek ve doğru olduğu  Restoran ve Çayhane görevlilerinini ifadeleri ile doğrulandığı bildirildi.

Özgür Asya Radyosunun Kaşgar’dan aldığı ve canlı olarak yayınladığı bilgiler şöyle ;
Kaşgar Tahtaköprük Şahnazar restoran görevlisi : Belediye bize yazı göndererek Ramazan sürecinde restoranı açık tutmamızı ve müşterilere hizmet vermeyi sürdürmemizi istedi.Tamir ve boya badana yapmak için kapatma talebimizi de reddetti. Bu işleri Ramazandan sonra yapmamızı bildirdi.Restaranımıza gündüz saatlerinde  genellikle Çinli müşteriler geliyorlar. Akşam saatlerinde ise,toplu iftar ziyafetlerinin yanında gelen müşterilere de hizmet veriyoruz.
Radyo muhabirinin Teravih namazı kılıp kılınmadığı Camilerde ne gibi güvenlik tedbirleri olduğu yolundaki sorusunu ise şöyle cevaplandırdı ; “ Ben şahsen Teravih namazlarına gitmeye çalışıyorum.Caminin etrafında Resmi ve sivil kıyafetli Polis ve askerler sürekli nezaret ve kontrol ediyorlar. Mahalle sakinlerinden tanımadıklarının kimliklerini ve adreslerini soruyorlar.Mahalle ve Yerleşim birimleri yönetici ve yetkilileri mahalle sakinlerini genellikle tanıyorlar. Onların zaten kayıtları mevcut.Mahalle sakini olmayanlardan ise,kimlik kontrölü yaparak kayıt altına alıyorlar.Nereden geldiği,nerede oturduğu, ne iş yaptığı bu Cami’ye niçin geldiği  vebenzeri sorular soruyorlar. 18 yaşından küçükleri cami’ye almıyorlar.Onların namaz kılmalarına müsaade etmiyorlar.
Cuma ve Tervavih namazlarında Cami’nin etrafı Çin asker ve polisleri ile çevrili oluyor. Camaat dağılana kadar yerlerinde kalarak Cami ve çevresini gözetleme ve kontröle devam ediyorlar.

Kaşgar, ÇKP.6 No.lu Okul yanındaki Altun Taamlar Çayhanesi çalışanı : Çayhane’yi gündüzleri de açıyoruz.Açık bulundurmamız için emir geldi.Bu konuda size daha fazla konuşamam,
Radyo muhabirinin kendisinin Teravih namazlarına gidip gitmediği yolundaki sorusunu ise,şöyle cevaplandırdı ; ”Teravih’e gidemiyorum, Ama,Cuma namazlarına gidiyorum.Cami ve çevresi Cuma günleri Asker,resmi ve Sivil giyimli Polisler tarafından gözetim ve kontrol altında tutuluyor.18 yaşından küçükleri Cami’ye bırakmıyorlar.
Uzmanlar,Oruç ve Ramazan etkinliklerinin 1995 yılından beri resmi olarak yasaklandığını, o tarihten beri Çin yönetimi değişik ve  çeşitli yol ve yöntemler kullanarak  bu yasakları daha da  sıkılaştırdığını, Çin yönetiminin esas amacının ise, bu yasak ve kısıtlamaları zamana yayarak Müslüman Uygurları dönüştürme ve asimilasyon etme planının bir parçası olduğunu ifade ediyorlar.