logo

trugen jacn
01 Mart 2016

İŞGALCI ÇİN’DEN TÜRKİYE’DE YENİ BİR AKADEMİK HAMLE : İAÜ. ÇİN ARAŞTIRMALARI MERKEZİ

hamitbey

Hamit Göktürk / Uygur Haber ve Araştırma Merkezi
Bağımsız Doğu Türkistan Cumhuriyeti’ni silah zoru ile yıkarak 1949 yılında bu bağımsız ve hür ülkeyi  işgal ve istila eden, bu ülkenin zengin kaynaklarını insafsızca talan ederek çalan ve Çin’e kaçıran Çin Komünist Yönetimi,bütün bu şen’i icraatlarını gizlemek için Doğu Türkistan Türklerinin dünya’daki yegane hamisi ve destekçisi Türk halkı ve devleti nezdinde yıllardan beri yeni desiseler, aldatmalar ve sinsi yalanlar uydurarak bir takım yeni ataklar yapmaktan geri durmuyor.
İşgalcı Çin,  Türkiye’deki  son hamlesini , geçtiğimiz günlerde İstanbul’da gerçekleştirmiş bulunuyor. Yıllardan beri özellikle Uygur Türklerinin kalabalık ve toplu olarak yaşadıkları,İstanbul,Kayseri gibi şehirler başta olmak üzere, dini ve Milli hassasiyetlerin çok güçlü olduğu bir çok şehirlerimizdeki Üniversiteler bünyesinde Çin dili ve edebiyatı bölümleri ve  Merkezler  açıyor ve bu Üniversitelere büyük vaadlarda bulunarak öğrenime başlamalarını  temin ediyor.Bu arada  bu Üniversitelere  etnik  Çinli öğretim elemanlarının istihdamını sağlıyor.

İstanbul Aydın Üniversitesi’nde Çin Araştırmaları Merkezi Kuruldu.

Çin’in eğitim ve öğretim kurumlarına yönelik son hamlesi,geçtiğimiz hafta bir Vakıf Üniversitesi olan İstanbul Aydın Üniversitesinde oldu. Türkiye’de ilk kez bir üniversite bünyesinde Çin Halk Cumhuriyeti ile ilgili akademik çalışmalarda bulunacak bir Araştırma merkezi  kurulduğu açıklandı.
Adı geçen Üniversite’nin kurumsal internet sitesinde yer alan  haberde ; “ İstanbul AydınÜniversitesi (İAÜ) çatısı altında kurulan ’Çin Araştırma Merkezi’nde yürütülecek akademik çalışmalar sayesinde, Çin ile Türkiye halkları arasında her alanda işbirliğine ışık tutulmuş olacak.” İfadesine yer verildi.
İstanbul Aydın Üniversitesi bünyesinde kurulan ’Çin Araştırma Merkezi’nin açılışına Çin Halk Cumhuriyeti İstanbul Başkonsolosu Gu Jing Qi, İstanbul Aydın Üniversitesi (İAÜ) Mütevelli Heyet Başkanı Dr. Mustafa Aydın ve İAÜ Rektörü Prof. Dr. Yadigar İzmirli katılarak birer de konuşma yaptılar.

İAÜ.Ekn. ve Finans Bölümü Bölüm Başkanı Prof. Dr. Aybarİlişkilerimiz Uzun Tarihe Dayanıyor.

Çin Araştırma Merkezi’nin açılışında konuşan İAÜ Ekonomi ve Finans Bölümü Bölüm Başkanı Prof. Dr. Sedat Aybar, iki ülke arasındaki ilişkilerin çok eskilere dayandığını vurgulayarak, günümüzde de bu ilişkinin gelişmekte olduğunun altını çizdi. ’Çin Araştırma Merkezi’nin başkanlığını de yürüten Prof. Dr. Sedat Aybar, merkezin iki ülke halkının birbirlerinin kültürünü anlaması, akademik çalışmaların geliştirilmesi ve iki ülke arasındaki öğrenci değişiminin teşvik edilmesi için önemli olduğunu ifade etti.

İAÜ Rektörü Prof. Dr. Yadigar İzmirli : Çağdaş Dünyamızda Farklı Kültürler Bir birlerini Tanıyorlar.

İAÜ Rektörü Prof. Dr. Yadigar İzmirli ise küreselleşmenin ticaretten üretime, tüketimden iletişime pek çok alanda farklı kültürleri birbirlerine yakınlaştırdığını belirterek, “bugünkü dünyada sadece coğrafi mesafeler değil din, kültür, beğeni mesafeleri de yavaş yavaş ortadan kalkıyor. eğitimin küreselleşmesi de gelişmelerin en başında yer alıyor. İAÜ bir dünya üniversitesi olma yolunda kısa sürede çok yol aldı. Bugün üniversitemizde yüzün üzerinde Çin uyruklu öğrenci eğitim almaktadır. Ayrıca Çin’deki pek çok saygın üniversite ile akademik işbirliği anlaşmalarımız mevcut. Bugün ticari ve iktisadi ilişkilerimizin giderek geliştiği Çin’i akademik ve bilimsel çalışmalarla her türlü ön yargılardan uzak anlama-anlatma çabamız yeni aşamaya gelmiş durumda. Çin Araştırma Merkezi’mizin bu yolda önemli bir ivme sağlayacağına güvenim sonsuzdur” şeklinde konuştu.

İAÜ Mütevelli Heyet Başkanı Dr. Aydın : Karşılıklı Olarak işbirliğimizi Arttırıyoruz.

İAÜ Mütevelli Heyet Başkanı Dr. Mustafa Aydın da merkezin açılışında “Çin’de Türkiye tarihi ilişkilerinin asırlık bir süreye dayandığını hepimiz biliyoruz. Fakat geçmişe bakacağız, geçmişten ders alacağız ama asıl önemli olan ileriye doğru bakmaktır. Bu ileriye bakışta, ileriye doğru yürüyüşte tarihi kökleri asırlara dayanan bu iki milletin birlikte birçok şey yapabileceğini hep beraber biliyoruz. Hepimiz biliyoruz ki, özellikle son yıllarda her iki ülke de çok ciddi bir yakınlaşma iradesi ortaya koydu. İAÜ olarak birçok Çin üniversitesiyle işbirliği yapıyoruz, ortak programlar yürütüyoruz, yaz okulları düzenliyoruz, öğrenci değişim programları gerçekleştiriyoruz. Pekin’i yaklaşık 2 ay önce ziyaret ettim. Çin’in en köklü üniversitelerinden birisi olan Uluslararası Finans Üniversitesi’ni ziyaret ettik. Orada bir Türkiye Araştırmalar Merkezi’ni, burada da Çin Araştırmalar Merkezi’ni kurmaya karar verdik. Karşılıklı olarak bu merkezlerde iki ülkenin tarihi, kültürel ve eğitim alanlarındaki işbirliklerini ilerletme kararını aldık. Çin Araştırma Merkezi güzel işler yapacak. Bu düşüncelerle İAÜ’deki bu Çin Araştırma Merkezi’nin Türkiye ile Çin arasında başarılı ve güçlü işbirliğinin daha ileriye taşınmasına yardımcı olacağını umut ediyorum” ifadelerini kaydetti.

ÇİN BAŞKONSOLUSU : “ÇİN-TÜRKİYE STRATEJİK İŞBİRLİĞİ HIZLANDI”

Çin Halk Cumhuriyeti İstanbul Başkonsolosu Gu Jing Qi yaptığı konuşmada, ülkesiyle Türkiye arasında çok eskilere dayanan dostluğun iki ülke liderlerinin yaptığı ziyaretleri ile  daha da ilerlediğinin altını çizdi. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan Çin’e yaptığı ziyaret ile Antalya’da gerçekleştirilen G20 zirvesi’nde toplantılar yaptıklarını böylelikle stratejik iş birliğinin hızlandığını ileri sürdü. 2015 yılı Çin-Türkiye ikili ticaret hattı 21 milyar 600 milyon dolar arttığını söyledi Ancak.bu rakamın ne kadarının ithalat ne kadarının ise, Çin’den yapılan ithalat miktarı olduğunu açıklamadan es geçti. Sürekli  Türkiye aleyhine açık veren ticaretten söz etmekten  ve rakam vermekten sinsice ve  özenle kaçındı.
2015 yılında 317 bin Çinli turistin Türkiye’ye geldiğini söyleyen Çinli Başkonsolos Varyag gemisinin boğazlardan geçirilmesi görüşmelerinde  Çin’in göndermeyi vadettiği  2 milyon Turist tahhüdünden   ise hiç söz açmadı. .
Çin ile Türkiye arasındaki ilişkilerin çok iyi bir noktada olduğunu öne süren Başkonsolos Qi, iki ülke arasındaki stratejik ilişkilerin daha da derinleşeceğini ve Türkiye’nin bir çok Üniversitesi’nde Çince bölümü ve Çince dersi konulmasıyla ’Yüz çiçek Açsın, Yüz Fikir Serbest Tartışılsın’ düşüncesinin öne çıktığını iddia etti. İAÜ. Üniversitesinin bu Çin Araştırmaları Merkezi’ni açmakla stratejik vizyonunu bir kez daha göstermiş olduğunu öne sürdü.
Çin Başkonsolos’unun  ”  Yüz Çiçekler Açsın – Yüzlerce fikir serbestçe Tartışılsın” sözleri Çin’in faşist diktatörü Mao’nun 1958 -1960 yılları arasındaki  “Yüzlerçe  Çiçek Açsın(Açılıp Sayraş = Açılmak ve Ötmek “ ve 1966-1976 yılları arasında uyguladığı insanlık tarihinin en büyük yüz karası ve bir devlet eli yapılan soykırım ve vahşet günlerini  ve uygulamalarını = Kültür Devrimini = hatırlattı. Çünkü,Çin sürekli olarak vahşet,katliam ve soykırım yapmadan önce hep çiçeklerden ve güzel şeeylerden bahseder.Vahşet uygulamalarını ise bu şekilde  sinsice ve ustaca kamufle  ederek  gizlediğini ve toplumları ve dünya’yı kandırdığını ve aladattığına kendisini inandırır.

Merkez’in Açılışnda Doğu Türkistan ve Uygur Türkleri hiç Gündeme Gelmedi.

Son yıllarda İnsan Hakları çalışmaları ile öne çıkan ve Üniversite bünyesinde Nöbel barış Ödüllü  Yemen’li İnsan Hakları Aktivisti  Bayan Tevekkül adına  bir İnsan Hakları Araştırımaları Merkezi açan bu saygın Üniversitemizde bu kez İnsan hakları konusunu  hiç gündeme getirilmediği esefle ve üzüntü ile müşahede edildi.

Türkiye – Çin ilişkilerinde Doğu Türkistan ve Uygur Türkleri sorununun temel ve tek mihenk taşı ve  iki ülke arasındaki ilişkilerde Uygur Türklerinin bir  köprü olduğu  sıklıkla gündeme getirilmiş  olmasına rağmen, İAÜ.yetkilileri konuşmalarında bu konuya hiç değinmedi. “İki Ülke Halkları arasındaki Strateji İşbirliği “ gibi Çin usulü  oyalama ve  göz boyamaya yönelik parlak slogan ve çok tekraralandığı için pek de önemi kalmayan bilindik söylemlerin pratikte hiçbir zaman gerçekleşmediği   bilinen birgerçek.Bu açılışta ta bu ve benzeri   aşınmış  ifadelerle yetinildiği gözlendi.

Çin’in Türk Üniversitelerindeki  Girişim ve Hamleleri 

1990’yı yılların  sonlarında  Kayseri-Erciyes Üniversitesi’nde de Çin dili ve edebiyatı bölümü açılmıştı. Daha sonra ise, İstanbul Fatih Üniversitesi bünyesinde  bir Çin dili ve edebiyatı bölümü açmış ve Çinli Akademisyeni öğretim üyesi olarak istıhdam etmişti.Paralel yapının bilinen Çinseviciliği ve Çin yalakalığının ilk ürünlerinden olan bu  Çince bölüm, öğretim üyelerinin bize aktardıklarına göre,Çin Büyükelçiliği eğitim ve öğretim ile ilgili malzeme ve teknik konularda bir çok yardım ve katkı sağlama vaadlarında bulunmuş olmasına rağmen.,bunların hiç birinin yerine getirmediklerini ve bölümün ileride kapanabileceğini ifade etmişlerdi. Ayrıca,Çinli öğretim üyesi’nin  derslerinde Çin propagandası yaparak Uygurlara Çin’in çok iyi ve pozitif davranadıklarını iddia ettiğini ifade etmişti.Doğu Türkistan’daki gerçek durumun öğrencilere anlyatılması ve bilgi sahibi olmalarını sağlamak için,bizi bir kaç kez Üniversite’ye davet etmişlerdi.Üniversite öğrencilerine  Doğu Türkistan’daki Çin mezalimi hakkında konferans verilmiş ve bu konferanslar 2-3 yıl arda arda tarafımızdan gerçekleştirilmiştir.
Bunun dışında yine İstanbul Boğaziçi Üniversitesi ile Okan Üniversitesi bünyelerinde Konfüçyus Enstitüleri kurulmuş ve  toplantılar yapılmıştır.Üniversite yöneticileri Çin’e davet edilmiş  ve karşılıklı ziyaretler gerçekleştirilmiştir.

Mevlana –Konfüçyos Ortak Düşüncesi Söylemi Gerçekçi ve Doğru Değil

Türkiye’deki Çin hayranları ve Çin’e yönelik kurulan ve faaliyet gösteren Çin  Vakıf ve sözde Dialogcu Dernekler çeşitli söylemlerinde ve faaliyetlerinde Mevlana-Konfüçyüs Ortak düşüncesi iddialarını  devamlı öne  sürüyorlar. Karşılıklı dialogların bu minval üzerinde yürütülmesi gerektiği iddia ediyorlar.


Hazreti Mevlana ile Çinli düşünür Konfüçyos’un temel fikirleri karşılaştırıldıklarında bunların düşünce veya felsefi yönden  çok fazla ortak yönleri ile benzer yanlarının bulunmadığı açıkça görülecektir.
Konfüçyos Çinlilere göre Kung Zhi M.Ö.6.yüzyılda Çin’de yaşamış bir şahsiyettir.Çin devlet sistemi bu kişinin felsefesine göre şekillenmiştir.Günümüzde ise, kendilerinin benimsediği Mao tipi Komünizm ideolojisiinden  başka  bütün fikir ve sistemleri inkar eden ve onu yasaklayarak ortadan kaldıran Komünist Çin yönetimi Kung Zi ‘nın düşüncelerine yayılma,taşma ve emparyal emellerine temel teşkil ettiği ve işlerine geldiği için dört elle sarılmaktadır. Konfüçizim Çin’de ayrıca bir din olarak de kabul ediliyor. Ayrıca,Konfüçyos ayrımcı,dışlayıcı ve ırkçı fikiriler ile tanınıyor. Örneğin, bir sözünde şunları ifade ediyor ; ” Siz bir milleti tutsak etmek isterseniz,önce onun dilini,müziğini ve geçmişini(tarihini) çürütün ve yok edin.”

Kunfüçyos öğretilerinde,Çinli olmayan bütün diğer insanlar ve toplumlar   dışlanmaktadır.  Onlar vahşı yaratıklar ve barbarlar  olarak tarif edilir.  Konfüçyos felsefesi,Han şövenizmi ile Çin faşizmi ideolojsinin şekillenmesine ilham kaynağı olmuş ve  temel fikri alt yapısını oluşturmaktadır.

Bu nedenle ÇKP.iktidarı onun adını taşıyan Künfüçyos Enstitülerini kurarak dünyanın dör bir yanına yaymaya çalışmaktadır.

Mevlana sözleri 1
Hazreti Mevlana Celalettin Rumi ise, 13.yüzyılda yaşamış bir Müslüman Türk Şair ve düşünürü’dür. Fikirleri İslamin temel değerlerine  yanı iman, kardeşlik, sevgi.hoşgörü ve barış temeline dayanmaktadır.” Kim olursan ol,yine gel. Bin dafa tövbeni bozmuş olsan bile,yine gel.Bizim dergahımız( aslında Allah Taala’ın huzuruna gel demek istiyor) ümitsizlik dergahı değildir.” Derken, insanları din,dil.,ırk ayrımı gözetmeden onları içtenlikle   kucaklıyor.Onlara sevgi gösteriyor ve ümit veriyor.Yaradanımızın kullarını her zaman affettiğini ve merhamet ve sevgi gösterdiğini belirtiyor.
Çinli Kung Zi “ Çinli olmayan Bir Milleti Tutsak etmek istersen,onun dilini,müziğini ve geçmişini yok et.  “ derken Hazreti Mevlana  bütün insanlığı kucaklıyor ve onlara  hoş görü ve sevgi    çiçekleri sunuyor.

Y.Tanay

Gazeteci –Yazar ve Aktivist Tanay : Konfuçyos Enstitüleri ,Onun Katliamcı Çocuklarının Türkiye’yi Uyutmasıdır.

Çin yönetiminin Türk Üniversitelerindeki yeni sinsi hamlalerini  değerlendiren gazeteci yazar ve Uygur İnsan hakları aktivisti Yücel Tanay, Çin Büyükelçiliği’nin bizzat girişimleri ile kurulan bu Enstitüsü ve bölümlerde çalışan Çinli sözde bilim adamlarının En Çüen Tung’un (Çin gizili Servisi’nin) maaşlı elemanları olduğu yolunda söylentiler olduğunu ifade ederek şöyle konuştu , “ Üniversitelerimizde çalışan bu Çinli öğretim üyeleri görev yaptıkları Kurumlarda Çin işgal yönetiminin birer Propaganda elemanı gibi çalıştıkları söyleniyor. Bu şahıslar Çin kültür emperyalizminin Türkiye’deki öncüleri olarak biliniyorlar. Çin yönetimi Doğu Türkistan’daki katliama ve soykırım uygulamalarını kamufle etmek için ülkemizdeki,insan hakları ve özgür üniversite gibi demokrasi değerlerinden yararlanarak Doğu Türkistan’da,Tibet’te ve Çin esiri diğer bölgelerdeki demokrası’yi katletmektedir.Çin bu katliamlarını bu şekilde Çin bölümleri ve merkezleri açarak onların gölgesine sığınarak baskı,zulum ve  katliamlarını kamufle ediyorlar.Yanı  özgür ülkelerdeki demokrasıyı kullanarak  Çin’de ve işgal ettiği Doğu Türkistan ve Tibet’te demokrasi’yi katlediyor.
Gazeteci-yazar Yücel Tanay , İşgalcı Çin’in ülkemizde gerçekleştirdiği bu son hamleler için  “KONFÜÇYÜS’ÜN DOĞU TÜRKİSTANDAKİ KATLİAMCI ÇOCUKLARININ TÜRKİYE TÜRKLERİNİ KONFÜÇYÜS-MEVLANA HÖŞGÖRÜSU ADI ALTINDA UYUTMASI” olarak değerlendirilmelidir.” şeklinde konuştu.

Etiketler: » » » » » » » »
Share
1632 Kez Görüntülendi.