logo

trugen jacn
24 Şubat 2016

DOĞU TÜRKİSTANLI EĞİTİMCİ ABDULVELİ EYYUP İLE SOHBET(4.BÖLÜM)

Doğu Türkistan’da Türk çocuklarına  kendi dillerinin  anaokulu’nda bile öğretilmesi  yasak.
Bakın,Türk olmamız bizim elimizde değil. Allah’ın  lütfettiği  bir takdir. Türklük Allah’ın  verdiği bir davadır. Çünkü Allah bizi Türk yaratmıştır.Bunu değiştirmek bizim veya başakasının elinde değildir.Bizim bu davadan vazgeçmemiz asla mümkün değilidir. Bu, Doğu Türkistan’daki Uygur Türklerinin de bir suçu değil Elbette.

Anatil

Çin, Uygur Türklerini fabrika işçisi olarak Dahi  İstihdam Etmiyor
Çin’de bütün özelleştirme uygulamalarına rağmen,ekonomi’de yine de Çin devleti ağırlığını koruyor.Devletin ekonomi’ye müdahalesi her zaman geçerli olan bir durum.Bu nedenle özellikle Doğu Türkistan’da Çir merkezi yönetimine bağlı şirketleri ve fabrikaları var. 1970(lı yıllara kadar Uygur Türkleri de bu fabrikalarda işçi olarak çalışabiliyordu. Ama artık Uygurlara tanınan istihdam çok az veya hiç yok denilebilir.Ekonomik imkanlar etnik Çinli göçmenlerin Doğu Türkistan’a yerleştirilmesi için bir araç olarak kullanılıyor.Emekli olan bur Uygur işçinin yerine artık yeni bir Uygur Türkü işçi alınmıyor. Özellikle Çinliler tercih ediliyor. Yeni kurulan bir işletme veya Fabrikalara hemen Çinliler yerleştiriliyor.
Bu alanda çok güzel araştırmalar yapıldı aslında. Çin’deki büyük devlet şirketlerinde Uygur Türkleri çalıştırılmıyor. Uygur aydınları Çin ve Doğu Türkistan’daki ekonomik dışlanma ve etnik ayırımcılık ile ilgili epey yazılar yazdı.

Yarkent Fed.Tutuklu

Çin,Uygurlardan Terörist  Yaratmaya  Çalışıyor

Yani okul açmaya izin yok. Fabrika da işçi olmaya da izin yok. Ama sonra da Çin dönüp Uygur Türklerine siz bölücüsünüz,Radikalsınız diye onları suçluyor. Gerçekten sizce Doğu Türkistan’da Radikal gurupları veya Terör örgütleri var mı?
Ben Doğu Türkistan’da Çin’in kurduğu sistemini anlatmaya çalıştım. Doğu Türkistan’da bir terör örgütünün var olma imkanı yoktur. Ama Çin’in dışlayıcı,ayırımııcı ve etnik asimilasyona dayalı uygulamalarındarn dolayı ferdi olarak şiddete yönelen insanlarımız va elbette.Bunun her gün basından iziliyoruz. Komünist Çin’in kurucusu Mao diyorki ; Baskı’nın olduğu yerde ,karşılık mutlaka olacaktır. Zaten Çin Uygurların Terörist olmasını onları ezerek,kutsallarına saldırarak tahrik ederek terörist olmalarını istiyor zaten. Bakın ben burada özellikle Çin yönetimi tarafından yaratılmış “teröristler” diyorum. Şiddete mecbur bırakılanlar. Sen namaz kıldırmazsın, okul açtırmazsın, Oruç tutman yasak diyor. Evlerine tarlalarına ve mülklerini zorla ellerinden alıyor ve onları etnik Çinli göçmenlere veya sözde İnşaat ve Üretim Ordusu adını verdiği paramiliter etnik Çirlilere veriyor. Uygurlar bu haksızlık karşısında ne yapsınlar? Bakın Çin polisi Uygur Türklerine o kadar insanlık dışı ve kötü davranıyor ki. Bakın, ben hapisten çıktıktan sonra polis beni tekrar 2 kez gözaltına aldı ve baskı,zulüm ve işkenceler yaptı ve feci şekilde dövdü. Bu işkenceler ve dövme seansı ilkinde üç saat ikincisinde ise tam yedi saat sürdü.
Ben,bana yapılan bu işkence ve dövme olaylarını eksiksiz bir şekilde Çince olarak şikâyet dilekçesine dönüştürdüm. Çin makamlarına sundum. Ben Çin kanunlarını pek çok Çinli’den daha iyi biliyorum. Ancak,bu dilekçelerimden hiçbir sonuç alamadım.
Dayak ve işkence konusunda verdiğim dilekçeler ve bütün şikâyetlerimden sonra Çin makamları yine beni suçladı. Çin(in bu yaptığı aslında beni tahrik ederek kendilerine isyan ettirmek ve bu suretle aslında beni terörist olmaya zorlamaktır. Çin aslında Aslında benim terörist olmamı istiyor. Beni o noktaya getirdiler. Ancak. Ben tahriklere kapılmadım ve Çin’in beni yok etmek için sahneleği bu oyuna gelmedim.
Şimdi beni düşünün. Ben eğitimli ve hakkını arayabilen birisiyim. Bana bunları yapan Çin yönetimi kırsal’da yaşayan hiç Çince bilmeyen okuma yazması olmayan bir tarım ile uğraşan Uygur Türkü kardeşime neler yapmaz ki ?
Ben başıma gelen bütün bu belalardan ve musibetlerden sonra yanı bu noktadan Çin İşgal yönetimi hakkındaki nihai kararımı verdim ; Siz benim gözümde bittiniz. Siz Vatandaşınız olduğunu iddia ettiğiniz bana ve Uygur Türklerine bu kadar ilgisizsiniz ve onları bir vatandaş olarak hatta bir insan olarak dahi görmüyorsunuz. Çinli olmayan bütün insanlar Çin yönetiminin nazarında bir hiçtir ve bir sıfırdır. O zaman siz Çinliler de diğerlerinin gözünde bir hiç ve değersiz ve de sıfır kalacaksınız. Kesinlikle yok olacaksınız. Tarih benzerleri gibi Çin yönetimini bu yaptıklarından dolayı cezalandıracaktır. Tarihte diktatörlerin ve zalimlerin akıbetlerini onlara gösterecek. İnsanları hor gören ve aşağılayanların akibeti de yok olmaktır, sıfır olmaktır.

Çin’in Servis Ettiği Cami ve İbadet fotoğrafları tamamen propaganda içindir.

Türkiye’de geçtiğimiz Ramazan ayında büyük protestolar oldu. Uygur Türklerine yapılan oruç yasağı ve ibadetlere yapılan engellemeler ve yasaklar dinsel baskılar Türk halkı tarafından tepki ile karşılandı ve kınandı. Buna karşılık Çin yönetimi ise, Uygurların namaz kıldığını ve Kur’an-i Kerim okuduğunu gösteren ve camilerin açık olduğunu gösteren fotoğrafları yayınladı. Medya’ya servis ettiler. Buna ne diyorsunuz?


Ben o fotoğrafların Şangay ve Pekin’deki Camilere ait olduğunu tahmin ediyorum. Merkezi Çin’de yanı Müslümanların yaşamadığı ve az olduğu yerlerde her hangi bir yasaklama mevcut değil. Çünkü buralarda dini özgürlüklerini kullanmak isteyen Müslümanlar ya çok az veya hiç yoktur. Hui olarak adlandırılan bizim Tungan dediğimiz Çinli Müslümanlar için bu yasaklamalar söz konusu değildir. Çinli Buralarda serbest. Camiler açık,ibadet serbest,Oruç engeli ve yasağı yok., Toplu iftarlar yapılıyor. Gerçekten de Han bölgelerinde yani Çinlilerin çoğunluk olduğu yerlerde açık. Bütün sorun Doğu Türkistan’dadır. Türk devlet adamları yanı . bizim liderlerimiz ziyaret için gittiler. Urumçi’de göstermelik de olsa namaz kılabilidiler.Onların ziyaret günlerinde Camiler 24 saat açık tutuldu. Pekin ve Şangay’daki Camilerde namaz kıldılar. Orada yapabilir. Ben beş yıl yüksek öğrenim için Pekin’de yaşadım. Biz öğrenciyken Camilere ve Cuma namazalarına toplu olarak rahat rahat gidiyorduk. Mesele Doğu Türkistan. Bakın yine bir Türk devlet yetkilisi Urumçi’ye gitse. Cami açılır. İzin var. Hep beraber oradaki rehberlik eden yetkililer de camiye gider. Sonra Türk yetkililer ayrılır. Biz arasak; “kardeş dün Türkiyeli konukları camiye götürdün ne güzel… Bugün de biz hep beraber gitsek.” Dediğimizde bu insanı bir daha bulamazsınız ertesi gün ortadan yok olur.Çünkü Cami ziyareti ve Şovu bimiştir. O rehber görev icabı Cami’ye gitmiştir. Ondan sonra namaz ve Cami onun için yoktur.(4.bölümün sonu- Devam edecek.)

Etiketler: » » » » » »

Share
1836 Kez Görüntülendi.