logo

trugen jacn

DOĞU TÜRKİSTAN ASLA ÇİN TOPRAĞI DEĞİLDİR

Doğu Türkistan asla Çin toprağı değildir, tarihte de hiç bir zaman olmamıştır.1949’da Çin’de devrim yaparak iktidarı ele geçiren ÇKP.Diktatörü Mao’nuun işgalcı  Sözde Halk Kurtuluş Ordusu tarafından bağımsız Doğu Türkistan Cumhuriyeti silah zoru ile yıkılarak  kanlı bir şekilde  işgal edilmiştir.Doğu Türkistan halkıyla, Han Çinlileri birbirinden tamamen farklı .bir birlerin ile hiç bir benzerliği olmayan  ayrı ve değişik  kültürlere sahip milletlerdir. Çin Doğu Türkistanda işgalci bir güçtür.

Harita -Böl.Çin

Yücel TANAY
Çin’in, Doğu Türkistan halkına karşı yaptığı insan hakları ihlallerini ve zulmü gizlemek için uluslararası arenada öne sürdüğü iddialardan biri, bu bölgenin “Çin topraklarının bir parçası olduğu”, dolayısıyla da Doğu Türkistan’da yaşananların “Çin’in iç meselesi sayılması gerektiği” iddiasıdır. Oysa tarihi kaynaklar bu iddiayı yalanlamaktadır. Bunların başında Çinlilerin, diğer milletlerden kendilerine karşı yönelen saldırıları engellemek için inşa ettikleri Çin Seddi gelmektedir. Tarihte ilk defa Çinliler ile bölgede yaşayan diğer milletler arasındaki resmi sınırı bu set oluşturmuştur. Ve Doğu Türkistan Çin’in tarihi sınırları olarak kabul edilen bu setin dışında kalmaktadır.5 Ayrıca, Doğu Türkistan’da bol miktarda bulunan yeşim taşının adı ile anılan Yeşim Kapısı’nın çeşitli kaynaklarda Çin’in en batı sınırı olarak kabul edildiği aktarılmaktadır. Doğu Türkistan’a açılan bu kapının, Çin’in batıdaki en uç noktası olarak kabul edildiğini dile getiren kaynaklardan birisi 1939 yılında Şanghay’da basılan New China Atlas (Yeni Çin Atlası) isimli bir Çin kaynağıdır.

Öte yandan tarih boyunca Çin Seddi ile Hazar Denizi, Sibirya ile İran, Afganistan, Pakistan, Keşmir ve Tibet sınırları arasında kalan bölgenin adı Türkistan olmuştur. Bu durum İslam tarihinin ilk kaynaklarında, tarihi İran ve Hint belgelerinde belirtildiği gibi, pek çok batılı tarihçi de bu konuda hem fikirdir.
Bilinen en eski Türkologlardan Nikita Biçurin, “Hazar Denizi ile Kuh-ı Nur Dağları arasında bir millet yaşar. Bunlar Türkçe konuşurlar ve İslam dinine inanırlar. Bu insanlar kendilerini Türk olarak takdim ederler ve onların ülkesi Türkistan olarak anılır” şeklindeki sözleriyle bu tarihi gerçeğin altını çizmiştir. Çin’in bölgeyi işgalinin ardından bu topraklara, “yeni kazanılan yer” anlamını taşıyan, “Xinjiang” (Sincan) adını koyması ise bu tarihi gerçeği değiştirmemektedir.
MÖ 206 yılından MS 1759 yılına kadar geçen yaklaşık 2000 yıllık süre içerisinde, Doğu Türkistan 1800 yıldan uzun bir süre bağımsızlığını korumuştur. Bu tarihler arasında Hun Türk Hakanlığı’na veya Göktürk Hakanlığı’na bağlı kalınan dönemlerde bile, yerel idare tam anlamı ile Doğu Türkistan halkının elinde olmuştur. MS 751’den 1216’ya kadar geçen süre ise Doğu Türkistan’ın tam anlamı ile bağımsız olduğu bir süreçtir. Tüm bu dönemler boyunca Çin, tarihi İpek Yolu’nu denetimi altına alabilmek için zaman zaman Doğu Türkistan’ı işgal etmiştir. Ancak Çin istilaları hep kısa sürelidir ve Çin hiçbir işgal döneminde Doğu Türkistan üzerinde tam anlamı ile bir hakimiyet kuramamıştır. Doğu Türkistan’ın bugüne kadar geçen yaklaşık 2200 yıllık geçmişinde, Çin’in istilası altında geçen yılların toplamı (1934 yılında başlayan ve bugün de devam eden işgal de göz önünde bulundurulduğu takdirde) 570 yıldan biraz fazladır.
Doğu Türkistan’ın Çin toprağı olduğu yönündeki iddiayı geçersiz kılan çok açık demografik gerçekler de vardır. Doğu Türkistan nüfus yapısı, dili, dini, sahip olduğu etnik köken, milli ve manevi birikimi açısından da Çin’den tamamen bağımsız bir yapı sergilemektedir. MÖ 206 ile MS 220 yılları arasında yaşadığı tahmin edilen, ünlü Çinli tarihçilerden Pan Ku da bu gerçeği şu sözleri ile dile getirmektedir:

“Giyim, kuşam, yemek ve dil olarak Uygurlar Orta Krallıktan tamamen farklıdırlar… Dağlar, ovalar ve büyük çöl bizi onlardan ayırır.
Bu farklılık tarih boyunca korunmuş, Çin işgali altında geçen dönemlerde de herhangi bir asimilasyon yaşanmamıştır. Bugün yaklaşık 17 milyon nüfusu olduğu tahmin edilen Doğu Türkistan’ın %54’ünü -%47’si Uygur ve %7’si Kazaklar olmak üzere- Müslüman nüfus oluşturmaktadır. (Çin’in 1997 yılında açıkladığı verilere göre belirlenen bu oran, uluslararası organizasyonlar tarafından –Çin’in bu konuda taraflı bir tutum sergilemesinden dolayı- güvenilir bir bilgi olarak kabul edilmemektedir.) Müslüman nüfusun büyük çoğunluğunu oluşturan Uygurlar ise ne dilleri ne etnik kökenleri ne de dinleri açısından Çinlilerle benzerlik göstermektedir. Uygur alfabesi Arapça harflerden oluşan bir alfabedir, Uygurların dini İslam’dır ve bu halk bin yıldan uzun bir süredir Türk-İslam inanç ve örfünü yaşamaktadır.
Tüm bu tarihi bilgiler, coğrafi ve sosyolojik gerçekler Doğu Türkistan’ın Çin’in bir parçası değil, aksine Çin’in tarih boyunca topraklarına katmayı istediği ayrı bir bölge olduğunu açıkça ortaya koymaktadır. Doğu Türkistan halkı en zor ve çetin koşullarda dahi Çin idaresini kabullenmemiş, sık sık bağımsızlık girişimlerinde bulunmuş, gerektiğinde silahlı mücadeleye de başvurmuştur. Örneğin Mançu hükümranlığının Doğu Türkistan’ı işgal ettiği 1759’dan 1862 yılına kadar, Müslüman halk 40’dan fazla defa ayaklanmış ve Çin yönetimine başkaldırmıştır.
Peki, tüm bunlara rağmen Çin’i Doğu Türkistan konusunda bu kadar ısrarcı kılan nedir? Çin’in Doğu Türkistan konusundaki ısrarını anlamakta hiç zorlanmayacaktır. Bilindiği gibi coğrafi olarak Çin’in Batı ile iletişiminin arasında iki önemli engel vardır: Birincisi 5000 km uzunluğundaki dev Taklamakan Çölü, ikincisi de Çin sınırını boydan boya kaplayan Çin Seddidir.

Etiketler: » » » » » »
Share
5139 Kez Görüntülendi.