Son Dakika
Rus Kızıl ordusu, 20 Ocak 1990 da bağımsızlık mücadelesi veren Azerbaycan’ın başkenti Bakü’ye girdi ve tarihe “Kara Ocak” diye geçen katliamı gerçekleştirdi. Rus Askerleri karadan ve havadan ağır silahlar ve tanklarla yaşlı, genç, kadın, çocuk demeden cadde ve sokaklarda olan, pencereden bakan, arabasıyla geçen yaralılara yardıma giden herkese kurşun yağdırırken yüzlerce Azerbaycan Türk’ünü şehit etti. Hayatlarını kaybedenler adı sonradan “Şehitler Hiyabanı” olan Bakü’deki Kirov parkına gömüldü. Azerbaycan’ın dört bir yanından gelen ziyaretçiler ellerinde kırmızı karanfillerle mezarlığı adeta bir karanfil tarlasına çevirirken ölenlerin anısına Azerbaycan bayrağı siyaha boyanarak şehitliğin girişine asıldı.
Muammer ELVEREN
HER 20 OCAK AZERBAYCAN TÜRKÜ VE TÜRK DÜNYASI İÇİN MATEM GÜNÜDÜR
Rus ordusunun Azerbaycan’da yaptığı bu katliam artık her yıl Azerbaycan Türk’lerinin ‘Matem Günü’dür. Bu Türk dünyası içinde öyledir. O günlerde ‘Demir Perde’ ülkesi olarak adlandırılan Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği, Azerbaycan’ın da aralarında olduğu şimdi her biri birer bağımsız devlet olan 15 Cumhuriyet’ten oluşuyordu. Mihail Gorbaçov’un liderliğindeki Sovyetler Birliği çatırdarken Cumhuriyetlerin hemen hemen hepsinde gizli bağımsızlık faaliyetleri başlamıştı.
SOVYET GİZLİ SERVİSİ KGB’YE RAĞMEN BAĞIMSIZLIK
Ebulfez Aliyev (Adı sonra halkın isteğiyle “Elçibey” olarak değiştirildi) kurduğu “Azerbaycan Halk Cephesi” ile Sovyet gizli servisi KGB ve Kızıl Ordu’ya rağmen yeraltı faaliyetleri sürdürerek “Bağımsızlık” mücadelesini organize ediyordu. O dönemde bende Moskova temsilcisi olarak Bakü’ye gidip olayları yerinde izliyordum. Moskova, Azerbaycan Halk Cephesi’nin başlattığı bu bağımsızlık hareketini durdurmak amacıyla Bakü’de yaşayan Rusların ve Ermenilerin can güvenliğini bahane ederek Azerbaycan’a askeri müdahalede bulundu.
YAŞLI, GENÇ, KADIN, ÇOCUK DİNLEMEDEN KATLİAM YAPILDI
Kızıl ordu birlikleri, 1990 yılı 19 Ocak’ı 20 Ocak’a bağlayan gece saat 01.00’de Azerbaycan’ın başkenti Bakü’ye girdi ve acımasızca sivil halkın üzerine ateş ederek kanlı bir katliam gerçekleştirdi. Rus Askerleri karadan ve havadan ağır silahlar ve tanklarla yaşlı, genç, kadın, çocuk demeden herkese ateş ederek saldırdı. Saldırıda yüzlerce Azerbaycan Türk’ü şehit edildi. Acımasızca saldıran Rus askerleri önüne gelen herkese kurşun yağdırırken evinin penceresinden bakan, arabasıyla geçen, yaralılara yardıma giden doktor ve ambulans içindekilere dahi ateş ederek katlederken kaçışanlardan bir kısmı Tankların paletleri altında kalarak can verdi.
AZERBAYCAN BAYRAĞI SİYAHA BOYANDI
Hayatlarını kaybedenler şimdi adı “Şehitler Hiyabanı”olan Bakü’deki Kirov parkına gömüldükten sonra Azerbaycan’ın dört bir yanından gelen ziyaretçiler ellerinde kırmızı karanfillerle mezarlığı adeta bir karanfil tarlasına çevirdiler. Katliamda ölenlerin anısına Azerbaycan bayrağı siyaha boyanarak mezarlığın girişine asıldı. Moskova’nın görevden aldığı Cumhurbaşkanı Vezirov’un yerine görevlendirilen Ayaz Muttalibov Rus güçleriyle ortak hareket ederek sıkıyönetim ilan etti. Bunun üzerine Azerbaycan Halk Cephesi halka 40 günlük grev çağrısı yaptı ve bütün fabrikalarla petrol tesislerinde çalışanlar greve gitme kararı aldı. Ebulfez Elçibey’de katliamla ilgili yazılı bir açıklama hazırlayarak BM Genel Sekreterliği ile Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı-AGİT’e göndererek Azatlık Radyosu vasıtasıyla Azerbaycan halkına duyurdu.
HALK CEPHESİ AZERBAYCAN KOMÜNİST PARTİSİNDEN GÜÇLÜDÜR
Bağımsızlık hareketleri hem Moskova hem de Bakü’deki Komünist yönetimi sıkıntıya sokmaya başlamıştı. Sovyetler Birliği tarihinde, Komünist Partinin politikalarını belirleyen en üst karar organı ‘Politbüro’ üyeliği ve Sovyetler Başbakan Birinci Yardımcılığı görevine kadar yükselen ilk Müslüman ve tek Türk asıllı Haydar Aliyey ise Moskova’dan yaptığı açıklamalarla Halk Cephesine destek veriyordu
Gorbaçov’la Azerbaycan politikaları konusunda anlaşamadığı için görevden uzaklaştırılan Aliyev’le Bakü’ye gitmeden önce Moskova’daki evinde yaptığım görüşmede bana şu tarihi açıklamayı yapmıştı ‘Azerbaycan’da Komünist Partisi’nin gücü kalmamıştır. Halk Cephesi ile işbirliği yapmak mecburiyetindedir zira Bakü Katliamıyla Parti saygınlığını yitirmiştir. Bakü’ye Kızılordu’nun gönderilmesi doğru değildi, insan hakları çiğnendi. Azerbaycan Halk Cephesi büyük bir güçtür ve orada Komünist Partisinden de güçlüdür. Halk artık Parti’ye değil Cephe’ye inanıyor. Azerbaycan Komünist Partisi lideri Cumhurbaşkanı Vezirov’un en büyük hatası Halk Cephesi ile ilişki kurmaması ve yokmuş gibi sayması oldu. Artık Halk Cephesinin gücü inkâr edilemez. Moskova bunu bildiği için Vezirov’u görev’den alıp yerine Muttalibov’u getirdi. Şimdi yapılması gereken hükümetin Halk Cephesiyle yakınlaşıp işbirliğine gitmesidir. Halk Cephesinin 2 milyon insan ayağa kaldırdığı unutulmamalıdır’
KIZILORDUYA RAĞMEN BAĞIMSIZLIK BAYRAĞINI DİKTİLER
Ancak Muttalibov’ta aynı hataya düşüyor ve halka rağmen Halk Cephesinin üzerine gidiyor, Rus askerleri ise Halk Cephesi binalarını kapatarak üyelerini tutuklamaya başlıyordu. Bağımsızlık mücadelesinden asla vazgeçmeyeceklerini açıklayan Ebülfez Elçibey ve arkadaşları ise 26 Ocak 1990 günü, üç renkli Azerbaycan bayrağını, Rus askerlerinin gözü önünde ‘El Yazmaları Enstitüsü’nün çatısına diktirerek, Rus emperyalizmine karşı olduklarını tüm dünyaya ilan ediyordu. Demirperde ülkesi olduğu için dış dünyaya haber iletmenin zor olduğu bu dönemde Halk Cephesinden İtibar Mehmedov’ta gizlice Moskova’ya gidip Azerbaycan Cumhuriyeti temsilciliğinde bir basın toplantısı düzenleyerek katliamı ve fotoğraflarını Moskova’da akredite dünya basını temsilcilerine duyurduktan sonra KGB tarafından tutuklanıyordu.
ELÇİBEY’İN MÜCADELESİ BAĞIMSIZLIĞA KADAR SÜRDÜ
Olayları izlemek üzere Moskova’dan Bakü’ye gittiğimde, Rus gizli Servisi KGB ve Kızılordu istihbaratçılarına yakalanmamak için yer altı faaliyeti sürdüren Ebülfez Elçibey ve arkadaşlarıyla hem karargâh olarak kullandıkları binadaki ofiste hem de gizli toplantılarını yaptıkları Nerimanov mahallesindeki evde buluştum. Bu buluşmada, sonradan Nahçıvan Başbakanı olan, Halk Cephesinden Bican İbrahimoğlu, Petrol Rafinerisi yöneticisi Rasul Kuliev ve İlimler Akademisi Profesörü Eldar Salayef’le üç halk cephesi üyesi hazır bulundu. Elçibey bana ‘Misafirimsin’ diyerek başköşeye oturttuktan sonra “Müslüman-Hristiyan çatışmasını önlemek için Kızılordu’nun Bakü’ye girdiğini söylüyorlar, bu doğru değildir. Bakü’de yaşayan Ermeni, Yahudi kime sorarsanız sorun bizim hiçbir zaman onlarla sorunumuz olmamıştır ama artık Moskova ile aramıza kan girdi, bunun hesabını soracağız ve bağımsızlık ilan edilinceye kadar mücadeleye devam edeceğiz’ dedi. Gerçekten de Elçibey sözünü tuttu ve arkadaşlarıyla sürdürdükleri bu mücadelenin sonunda 30 Ağustos 1991 de Azerbaycan bağımsızlığına kavuştu.
Kaynak : Muammerelveren.com.
Etiketler: Çin » Dünya » etnik Çatışma » Genel » Haber » Makale Analiz » Röportajlar » SiyasetBENZER HABERLER