Komünist Çin diktatörü Mao Ze Dung,1956’da Mokova’ya aylar süren bir resmi ziyarette bulunur ve Sovyetler Birliği Lideri Nikita Kroşçev’den kendilerine nükleer bomba yapmaları için teknik yardım talebinde bulunur.Kroşçev bu talebe karşı çıkar ve Mao’ya şöyle der ; ” Sizin nükleer silah yapmanız sizi tehlikeye sokar.İngiltere ve ABD’de nükleer silahlar var. Onlar sizin Nükleer bomba yapmanızı önlemek için bu nükleer silahlarını size karşı kullanabilir.” Mao hiç düşünmeden şu karşılığı verir, ” Kullansınlar,Bizim bundan korkumuz yok.Çin’in nüfusu 600 milyondur.Nüleer silahlardan 300 milyon kişi ölürse dahi geri’ye 300 milyon Çinli hayatta kalır.Biz nükleer silah yapma kararımızdan hiç vaz geçmeyeceğiz.Bu bizim için milli bir hedeftir.”der.1960 yılından Soveyetlerin çöküşüne kadar süren ve bazen bu iki ülkeyi sıcak savaşın eşiğine kadar getiren Sovyet – Çin anlaşmazlığı bu konuşmalardan sonra ortaya çıkmış olur.
Sovyet Lideri Kroşçev’den nükleer yardım konusunda umudunu kesen Çin,kendi başına nükleer silah yapma çalışmalarına başlar. Nükleer çalışmalarda çalışacak bilim adamları ve çalışanlar için Doğu Türkistan’ın Lob-Nor bölgesinde Malen adı ile ile bir şehir kurar.Nükleer silah yapım çalışmalar 16 Ekim 1964’de ilk bombanıın başarılı şekilde denenmesi ile başlamış olur.En son Ağustos 1996’de yaptığı deneme ile nükleer silah denemelerine son verdiğini resmen açıklar. Çin bu 42 yıl zarfında 13’u yer altında olmak üzere toplam 46 nükleer deneme gerçekleştirir. Doğu Türkistanı nükleer bir laboratuvara çeviren Çin Yüzbinlerce doğu Türkistanlının ölümüne ve sakat kalmasına neden olmuştur. Çin, nükleer silah üretimine 1950’lerde, Sovyetler Birliği’nin yardımıyla başladı. Sovyet yardımı 1960’larda sona erdi, ama Pekin yönetimi, hem ulusal güvenlik kaygılarıyla hem de Çin’in uluslararası saygınlığını sağlamak için nükleer planlarını sürdürdü.
Şu ana kadar gerçekleştirdiği 46 testten ilki 1964 yılında yapıldı. Çin, 16 Ekim 1964’te ilk füzyon, 17 Haziran 1967’de ise ilk füzyon denemesini gerçekleştirdi.
Çin’in 20’si uzun menzilli kıtalararası ve menzilli 13 bin kilometreye ulaşan balistik füze olmak üzere 400 nükleer silaha sahip olduğu belirtiliyor.
Çin, ayrıca 60 orta menzilli füze ve 150 bombardıman uçağına sahip.
Çin, 16 Ekim 1959’da Doğu Türkistan’ın Lop nur bölgesinde ilk nükleer tesisini kurmuş,
Lop Nur , Doğu Türkistanın Tarim Havzası’nda Urumçi’nin 800 km güneydoğusunda yer alır.
Atmosferik ve yer altı nükleer deneylerinin gerçekleştirildiği ve füze sistemlerinin test edildiği üs, Sovyet uzmanların yardımıyla 16 Ekim 1959’da kurulmuştur. 100.000 km²lik kullanım sahasıyla dünyanın en büyük nükleer tesisi olan Lop Nur’da 1964-1996 yılları arasında 46 nükleer deneme gerçekleştirildiği bilinmektedir. Tesiste, 16 Ekim 1964’te Çin kendi ürettiği ilk atom bombasını patlatmış, 29 Eylül 1969’da kendi ürettiği ilk hidrojen bombasını patlatmıştır. 27 Ekim 1966’da, orta menzilli balistik füze deneyi çerçevesinde, Gansu eyaletindeki Shuangchengzi Füze Üssü’nden Lop Nur’daki hedefi vurmak üzere 12 kilotonluk nükleer başlık taşıyan bir füze fırlatan Çin, bu deneyle yerleşim alanları üzerinde nükleer başlıklı balistik füze deneyi gerçekleştiren tek ülke olmuştur.
Çin, 1961’den bu yana, pek çok uluslararası örgütün karşı çıkmasına rağmen, çeşitli nükleer denemelerini Doğu Türkistan’ın Lop Nor bölgesinde gerçekleştirmektedir. Bu denemeler, bölgenin doğasının tamamen tahrip olmasına, zehirli atıkların sulara karışması nedeniyle insan hayatının tehlikeye girmesine ve ekolojik dengenin bozulmasına neden olmaktadır. Binlerce hayvan bu denemeler nedeniyle telef olmuş, pek çok insan hayatını kaybetmiş ve sakat doğumların oranında büyük artış meydana gelmiştir.
Doğu Türkistan’da nükleer deneme kurbanı olanların sayısı resmi olarak belirlenememekle birlikte, yaklaşık 210 bin kişinin radyoaktif atık nedeniyle hayatını kaybettiği tahmin edilmektedir. Bilindiği gibi radyoaktif atıklar aynı zamanda kansere de neden olmakta ve Doğu Türkistan’da kansere yakalananların sayısında %10’luk bir artış olduğu kaydedilmektedir.1993 yılında Urumçi Halk Hastanesi kayıtlarına bakılarak hazırlanan raporda, 1960’larda ölümcül kansere yakalanan vakaların sayısı birkaç kişiyi geçmezken, 1970’lerde onlarca kişi ölümcül kansere yakalanmıştır. 1998 tarihli bir hastane raporuna göre, günde ortalama 1.500 kişinin muayene edildiği bu hastanede her gün yaklaşık 70 kişinin kansere yakalandığı belirlenmiştir. İşin daha da kötü yanı, kanserin ve radyoaktif atıklara bağlı diğer hastalıkların oldukça yaygın olduğu bu bölgeye herhangi bir ilaç yardımı yapılmayışıdır.
Çin Doğu Türkistanda yaptığı nükleer denemelerde binlerce insanın ölmesi veya sakat kalması önemli değildir.Çünkü Çin, Doğu Türkistanlılara insan gözüyle bakmaz yok olması gereken yaratıklar olarak görür.