Son Dakika
PEKİN
CUMHURBAŞKANI Erdoğan’ın Çin ziyaretinin üç amacı vardı: 1) Antalya’da yapılacak G-20 için Çin yönetimini bizzat davet etmek. G-20 gündeminin ve bu davetin önemi ayrıca, bir sonraki dönemin ev sahibinin Çin olmasıyla ilgili. 2) Stratejik işbirliğini stratejik ortaklık düzeyine yükseltmek. 3) Doğu Türkistan, daha doğrusu Uygur Türkleri meselesi.
Türkiye ile Çin birbirleriyle iyi ilişkiler içinde olmaya gayret eden iki ülke. Türkiye, Şanghay İşbirliği Örgütü’nde etkin olmak istiyor; Çin, Türkiye’de kendisi için ciddi bir potansiyel görüyor. Çin’den milyarlarca dolarlık ithalata karşın bizim Çin’e yaptığımız ihracatın oranı çok düşük.
Görüştüğüm bazı işadamları, bunun nedenini iş yapma kültürü ve ölçü birimleri arasındaki farka bağlıyor. Türkiyeli iş çevrelerinin yüz birimlik üretim kapasitelerine karşılık Çinlilerin konuşmaya değer buldukları birimler bunun bin katı olabiliyor. Ancak Çin, Türkiye’de yatırım yapma konusuna gayet sıcak bakıyor, hatta ısınma turu sayılabilecek olumlu adımlar da atılmış durumda.
Yakın zaman içinde Tekstilbank’ın % 75’i, 670 milyon dolara satın alındı ve bu Türkiye yetkililerince Türkiye-Çin ekonomik ilişkileri bağlamı açısından çok olumlu bir örnek olarak değerlendiriliyordu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 28 Temmuz’da başladığı ziyaret sırasında da hayli önemli adımlar atıldı ve yakın gelecekte sonuç verecek tohumlar eken çerçeve anlaşmalar imzalandı.
Biri, “Türkiye Cumhuriyeti ile Çin Halk Cumhuriyeti arasında yatırımların karşılıklı teşviki ve korunmasına dair” anlaşmaydı. İkincisi “ekonomik ve ticari işbirliği, orta vadeli kalkınma planı” anlaşması. Üçüncüsü ve en önemli olanı ise “başbakan yardımcıları düzeyinde bir işbirliği mekanizması kurulmasına yönelik mutabakat”.
Eğitim, sağlık, bilişim ve teknoloji alanında iki ülkenin ilgili bakanlarının devreye girerek ortak çalışmalar yapmaları planlanıyor.
Tüm dünyada 170 bin çalışanı olan Huawei adlı bilişim firması ile Turkcell arasında imzalanan anlaşma da Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ifadesiyle istikbal vaat eden işlerden biri olacak.
Çin’in önümüzdeki 15-20 yıl içinde dünyanın en önemli ülkelerinden biri olacağına kesin gözüyle bakılıyor. Ancak dil bariyeri hâlâ önemli bir sorun. Tam da bu nedenle Erdoğan “Türk- Japon”, “Türk-Alman”, “Türk-Kırgızistan” üniversiteleri gibi bir Türk-Çin ortak üniversite kurma teklifi yaptı ve olumlu karşılık aldı.
Ancak asıl önemli olay, şu an masada olan ve Çin’in istekli göründüğü Kars-Edirne demiryolu yapımı. 2 bin kilometre uzunluğunda olması öngörülen demiryolu, Türkiye ve Çin tarafından hayata geçirilebilirse Marmaray’ın da varlığı sayesinde Pekin-Londra hattının kurulmasını sağlayarak tarihe geçen bir proje olacak.
Antalya-İzmir demiryolu dışında 8 demiryolu projesi daha var ve Çin bunların hepsine talip, şartlar, detaylarla birlikte masada. Enerji sektöründe üçüncü nükleer enerji santralını yapmak istiyorlar. ABD ile birlikte yahut ABD’siz.
Doğu Türkistan olarak bilinen Sincan Uygur Özerk Bölgesi’yle ilgili, Türkiye’de yayılan iddialar üzerinden daha önemli hale gelen “Çin’de Müslüman olmak” meselesi bağlamında ise gözlemimiz, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın kabul ettiği Çin İslam Cemiyeti tarafından müsterih kılındığı yönünde.
Heyetin de tekrar ettiği gibi Çin’de 35 bin cami ve 40 bin din adamı var. Heyet “İbadetlerimizi yapıyor, dinimizi yaşıyoruz” der. Çin yönetimi de, “Çin’de yaşayan Müslümanlar konusu ile Sincan Uygur Özerk Bölgesi’ndeki meselenin birbirinden farklı olduğunun Türkiye tarafından anlaşılmasını” temenni ediyor.
Yarın devam edeceğim…
Kaynak : Habertürk Gazetesi 01.08.2015
Etiketler: Çin » Din » Ekonomi » etnik Çatışma » Genel » Görüş Yorum » Gündem » kÖŞE YAZARLARI » Makale Analiz » SiyasetBENZER HABERLER