Son Dakika
Yıllardır, rahat yüzü görmeyen Doğu Türkistan halkına, Komünist Çin Yönetimi tarafından baskı uygulanmaya devam ediliyor. Uygur Türklerinin zor şart altında, ağır baskılarla karşılaştırılmalarının tek sebebi: İslam dinine inanmış olmaları.
ENES Duruay / Vahdet Gazetesi
Her geçen gün İslam dininin emirlerini yaşamaları daha fazla engellenen Uygur Türkleri, geçtiğimiz günlerde yeni göreve gelen Çin Komünist Parti Genel Sekteri tarafından yeni kısıtlamalara tabi tutulmaya başlandılar. Bu kısıtlamalardan bazıları:
Bayanların etekleri 110 cm’den uzun olmayacak.
Bayanlar büyük başörtü takmayacaklar.
50 yaşından küçük erkekler sakal bırakamayacak.
Müslüman bir ailenin evinde en fazla 3 adet bıçak bulunabilecek.
Hiç bir şekilde dini nikah kıyılmayacak.
Devlet memurları evlerinde Kur’an-ı Kerim ve seccade bulundurmayacaklar.
Vatandaşlar evlerinde en fazla 1 adet Kur’an-ı Kerim ve 2 adet seccade bulundurabilecekler.
Camide cemaat ile namaz kılınırken Fatiha Suresi’nden sonra yüksek sesle “amin” denmeyecek. Yayınlanan benzeri kurallar ile Müslüman Uygur Türklerinin ibadet etmeleri ve İslam dinin getirdiği bazı yükümlülüklerin yerine getirilmesi engellenmeye çalışılıyor.
“Müslüman Müslüman’ın kardeşidir. Ona zulmetmez ve onu düşmana teslim etmez.” diyerek bizleri yönlendiren önderimiz Hazreti Muhammed(sav)’in hadisine kulak vermeli ve harekete geçmeliyiz. Öncelikle en kuvvetli silahımıza sarılmalı ve dua etmeliyiz. Doğu Türkistan’ı ve bütün İslam alemini dualarımızdan eksik etmemeliyiz zira dünya dua üzerine kurulmuştur.
Din kardeşlerimiz zulme uğrarken bizim üstümüze düşen görevlerden biri de çeşitli vakıflar ve dernekler vasıtası ile gücümüzün yettiği kadar maddi yardımda bulunmaktır. En basitinden malumunuz önümüz Ramazan fidye ve fitre sadakalarımız Doğu Türkistan’da yaşayan kardeşlerimize yollayabiliriz ancak Ramazan’ın sonunu beklemeden en kısa zamanda yardımlarımız yollamamız herhalde daha makbule geçecektir.
Aynı zamanda ülkemizdeki ürün pazarlarını avucunun içinde tutan Çin’i boykot yoluyla maddi imkanlarımızdan mahrum etmeli, zalime para kazandırarak zulme ortak olmamalıyız. Eğer biz Müslümanlar farkındalığımızı artırarak paramızın nereye gittiğini takip edersek, alışverişlerimizde menşei Türkiye olan (Siyonist Yahudi, Amerikalı, Avrupalı ortakları bulunmayan gerçekten yerli) ürünler almaya dikkat etmeliyiz.
Ayrıca Ramazan’da oruç tutmanın yasak olduğu Doğu Türkistan, ülkemizde maalesef nimet değil de külfetmiş gibi bakılan oruç ibadetini refah içinde yerine getirebildiğimiz için, ibadet edebilme özgürlüğümüz olduğu için Rabbimize şükretmemiz gerektiğini de hatırlatıyor.
Kaynak : Vahdet Gazetesi 28.06.2015
Etiketler: Çin » Din » Dünya » etnik Çatışma » Genel » Görüş Yorum » Gündem » Haber » Makale Analiz » Röportajlar » SiyasetBENZER HABERLER