Son Dakika
Timeturk yazarı Müzeyyen Taşçı’nın Bangkok Büyükelçisiyle gerçekleştiği röportaj…
MÜZEYYEN TAŞÇI | TİMETURK
IHH’nın Yetim Destekleme programı çerçevesinde gerçekleştirmiş olduğumuz bir dizi faaliyetin ardından bir günlüğüne geldiğimiz Bangkok’ta ilk iş olarak büyükelçi Osman Bülent Tülin’i ziyaret etmek istedik.Telefonla randevu talebimiz anında karşılık buldu ve vakit kaybetmeden Elçiliğimizin bulunduğu mekâna hareket ettik. Bizi büyük bir nezaketle karşılayan, her halinden görmüş geçirmiş ve mesleğine âşık bir bürokrat olduğu anlaşılan Bangkok Büyükelçisiyle Tayland siyaseti, Patani sorunu ve Tayland’a sığınan Uygurlar üzerine ofisinde bir söyleşi yaptık.
Daha önce Afganistan ve Bosna Hersek’te görev yapan Büyükelçimiz 15 Ocak 2013 tarihinde Bangkok Büyükelçisi olarak göreve başlamıştır. Aynı zamanda Kamboçya ve Laos nezdinde akredite Türkiye Büyükelçisi olmanın yanı sıra, BM Asya ve Pasifik Ekonomik ve Sosyal Komisyonu’nda Türkiye Daimi Temsilcisidir.
–Bir Krallık ülkesi olan Tayland aynı zamanda da darbeler ülkesidir. Geçtiğimiz yıl gerçekleşen darbeyi yorumlar mısınız?
–Evet, Tayland’da 22 Mayıs 2014 tarihinde tabiri caiz ise “baba” bir darbe yaşandı. Aylarca süren hükümet bunalımının ardından Ordu yönetime el koydu ve Krallık kısa sürede bunu onaylayarak meşrulaştırmış oldu.
—Peki, Patani sorununu nasıl değerlendiriyorsunuz?
—Patani sorunu Tayland tarafından milli bir mesele olarak ele alınmaktadır. Bu konuya Tayland’ın toprak bütünlüğü olarak bakılıyor. Dolayısı ile bu sorun dini bir ayrışmadan ziyade etnik temeller üzerine oturtulmaktadır. Ayrıca sanılanın aksine Müslümanlar üzerinde herhangi bir asimilasyon söz konusu değildir. Ancak Müslümanlar üzerinde baskı, ayrımcılık var mıdır?
Evet, elbette ki vardır.
–Ülkedeki Müslümanların oranını öğrenebilir miyiz?
–Tayland bilindiği üzere Budistlerin yoğunlukta olduğu bir ülkedir. Müslüman nüfus genel olarak %10 civarlarında olmakla beraber bu sayı giderek hızlı bir artış göstererek neredeyse %20’ye ulaşmıştır.. Özellikle Patani, Naritawat, yala, gibi şehirlerde Müslümanlar oldukça yoğunluktadır.
— Son zamanlarda barışa ve uzlaşmaya yönelik bazı adımlar atıldığı haberlerini işitmekteyiz. Müslümanlar ile Tayland yönetimi arasında yaşanan problemlerin aşılması hususunda her hangi bir etkiniz söz konusu mudur?
—Elbette.. Ancak Patani oldukça hassas bir konudur. Meseleyi gündeme alırken zarar verici olmadan kuşatıcı ve uzlaştırıcı bir anlayışla hareket etmek gerekmektedir. Dolayısıyla Tayland yönetimi ve Patani’li Müslümanlar arasında uzlaştırıcı politikalar izlemeye özen göstermekteyiz.
–Bildiğiniz üzere bizler İHH’nın bölgedeki yetim faaliyetlerine destek vermek üzere buradayız. Siz de Türk Büyükelçisi olarak ülkemizdeki STK’lar tarafından bölgede yapılan çalışmaları yakinen takip ettiğinizi beyan ettiniz. Bu konudaki düşüncelerinizi alabilir miyiz?
—Evet, sizin de işaret ettiğiniz gibi tüm bu çalışmaları yakinen takip etmekteyim. Başta İHH olmak üzere Tika, Cansuyu gibi kurumlar tarafından bölgede Yetimhaneler, mescitler, okullar gibi pek çok çalışma yapılmaktadır. Çalışmalar çok doğru, gerekli ve yerinde faaliyetlerdir. Ancak Müslüman nüfusun İslami referanslarla dolu modern okullara ihtiyacı vardır. Eğitim sistemi çok eski ve modern ihtiyaçlara cevap verebilecek nitelikte değildir. Bu hususta da ciddi çalışmalara ihtiyaç olduğunu düşünmekteyim.
—İki yıl önce Tayland’a sığınan Uygurların durumudur. Yaklaşık iki yıl önce 350 kişilik bir grup Malezya üzerinden Türkiye’ye geçmek isterken ormanda aç bi ilaç perişan bir halde yakalanmıştı. O günden bu zamana kadar gözlem altında tutuluyor ve her an Çin’e iade edilme korkusu ile yaşıyorlar. Bu konuda son durum nedir acaba?
—Malumunuz Uygur Türklerinden olan 350 kişilik bir grup Çin’den kaçarak Tayland üzerinden Türkiye’ye geçmek istemişler ancak ormanda yakalanmışlardır. Bendeniz meseleyi öğrendiğim an Türkiye’den acil uçak talebinde bulundum. Ancak TC vatandaşı olduklarına dair herhangi bir belgeleri olmadığından kardeşlerimizi ülkemize gönderme şansımız maalesef ki mümkün olmadı. Çin’in idam etmek üzere Tayland’dan iadesini istediği Uygur kardeşlerimizin teslim edilmemesi için Türkiye adeta teyakkuza geçti. Uygurlar üçüncü bir ülkeye iade edilecekse bunun Türkiye olması gerektiği konusunda baskılar yapıldı. Türkiye’nin bu yöndeki talebi gerçekleşmemiş olsa da önceliğimiz olan Çin’e iade edilmemesi sağlanmıştır. Bu Türkiye ve elçiliğimizin çabaları sonucu “İşkence sözleşmesine” göre korunma altına alınmıştır. Çoğunluğunu Kadın ve Çocukların oluşturduğu Uygur kardeşlerimiz bir posta gönderilmiş ancak Tayland’ın değişen siyasi dengelerinden sonra bu süreç durdurulmuştur..
—Peki neredeyse iki yılı aşkın bir zamandır gözlem altında tutulan Uygur kardeşlerimizin şu an ki durumu nedir?
—Biz Elçilik olarak konu ile yakından ilgilenmekteyiz. Hemen hergün kardeşlerimizle ilgili gelişmeleri takip etmekte ve Ankara’ya bilgi aktarmaktayız. Gözlem altındaki kardeşlerimizin insani olarak herhangi bir ihtiyaçları yoktur. Uygur Kardeşlerimiz burada oldukları sürece her anlamda bize emanettirler.
Uygurlar’ın iade edilmemesi konusunda neler söylemek istersiniz?
Uygurların Çin’in tüm taleplerine rağmen bunca zaman iade edilmemiş olması Başta Sayın Cumhurbaşkanı ve Başbakanımızın çabaları ve Tayland hükümeti ile kurulan doğru iletişim mevcut sivil toplum kuruluşlarının baskısı ile gerçekleşmiştir.
—Bundan sonraki süreci nasıl öngörmektesiniz?
— Malum olduğu üzere Uygur kardeşlerimiz terörle suçlanmaktadırlar. Daha ziyade kadın ve çocuklardan oluşan, hatta çocukların büyük çoğunluğunun Taylan’da doğmuş olup Çin ile hiçbir bağlantısı olmadığı vakıadır. Kadın ve henüz doğmuş çocukların böyle bir suçlamanın muhatabı olarak kabul edilebilmesi mümkün müdür. Bu sebeple elbette ki Uygur Türkleri ülkemize iade edilinceye dek onların yanında olup sabırla süreci takip edeceğiz..
—Bizi kabul ettiğiniz ve nezaketiniz için teşekkür ederiz efendim.
—Biz teşekkür ederiz. Malum Tayland ülkemize oldukça uzak bir mesafede yer almaktadır. Bu sebeple olsa gerek ziyaretçilerimiz pek fazla olamıyor. Arzumuz odur ki, gerek siyasi temsilciler ve gerekse STK temsilcileri bölgede yapılmakta olan faydalı çalışmaları organize ederlerken bizlerin de misafiri olsunlar ve istişarelerde bulunalım. Misafirliğinizden ziyadesi ile memnuniyet duyduğumu ifade etmeliyim. Sizleri de tekrar bekliyor ve bir sonraki ziyaretinizde şimdiden yemeğe davet ediyorum.
Kaynak : Timeturk.com.tr.
Etiketler: Çin » Dünya » Görüş Yorum » Gündem » Haber » Röportajlar » SiyasetBENZER HABERLER