logo

trugen jacn
19 Nisan 2015

KIRGİZİSTAN’DA ÇİN-RUSYA REKABETİ

Yazar: Viktor Mikhailov   Tercüme eden :   Abdurrahman Ceyhun

Dünya Bülteni/Konuk Yazarlar

Kırgızistan’ın Rus Gazproma “Kırgız Gaz” hisselerinin tamamını vermesinden sonra Rusya Duma’sı Başkan Yardımcısı Jirinovskinin “Kırgızistan’ın Rusya’ya ilhak edilmesi gerekir” şeklindeki sözleri sözleri Kırgız yöneticileri çılgına döndürmüştü.
Kırgızistan Dışişleri Bakanlığı “Jirinovski’nin bu ifadelerinin, en azından, Rusya ve Kırgızistan arasındaki stratejik ortaklık ruhuna aykırı” olduğunu bildirdi. Ancak, bu bildiride mana var mı? Kırgız yetkililer, farkında olmadan devlet sanayisinin bir şubesini kendi elleriyle Ruslara teslim ederek böyle konuşmalara sebep olmaktadır.
Bay Jirinovski böyle bir şaka yaparken, bunda haklı da olabilir, çünkü bildiğimiz gibi ateş olmayan yerden duman çıkmaz. Kırgızistan bağımsızlıktan sonrası Rus rublesini kendine kurtarıcı olarak seçmiştir. Ancak bu ülke daha zengin ortak bulduğu anda hemen “bağımsızlığını” hatırlamaya başladı.
Bundan dolayı buradakiler uzun yıllar boyunca para için yalvarmadan başka şeyi öğrenemediler.
Bir de batılı “değerleri” kopya yaparak, yarı – feodal devleti “devrimci isyan” dolu demokrasi adasına çevirmeyi başardılar. Burada bir devrimi başkası takip eder. Bir yönetici yerini başkasına bırakır. Bu yöneticiler halka “süt ve bal akan ırmaklar” sözü verirler, ama iktidarı ele geçirdikten sonra ceplerini doldurarak, sonraki devrimci dalgayla beraber bilinmeyen bir yere kaybolurlar. Halkın hayatı ise asla değişmez. Her şey –çaresiz ekonomi, işsizlik ve yoksulluk- olduğu gibi kalır. Ve her “devrimci hükumet” sadece para için yalvarıyor, sonrada eline geçen paraları yok etmeyi biliyor.
Rusya risk alarak Kırgızistan ekonomisine önemli para yatırımlar yaptı. Dikkat edilirse burada çok şey Rusya paraları ile ayakta durmaktadır. Örneğin, Kırgız ordusunun yeniden teknik ve savaş cihazları ile donanması için Moskova birkaç ay önce bir milyar ruble harcadı. Rus yatırımcılar sembolik para vererek Kırgızistan’ın geliştiremediği sektörleri satın alıyorlar. Belki buradakilerin buna isteği bile yoktur, çünkü birilerine bağımlı olmaktan kurtulmak o kadar da kolay değildir.
Üretim alanının bir kısmını mahalli “vatanseverlerin” itirazlarına rağmen Çin şirketleri ele geçirmekte ve işletmektedir. Çin’in Kırgızistan ekonomisine kredi ve yatırımlar hacmi neredeyse iki milyar dolardan fazladır. Bu para sadece ekonomik kalkınma yardımı için değildir. Kırgızlarn iç ve dış politikada Çin’in yönlendirmelerini hesaba katmaları gerekir. Örneğin, Kırgız hükümetinin önemli iki konuda Çin’in yaklaşımına bağlı kalmaları gerekir. Bişkek, Tayvan’ı bağımsız bir devlet olarak asla tanımayacağını garanti etmeli, Uygur meselesinde Uygur azınlığı kendi denetiminde tutmalı ve Çin- Kırgız sınırında şüpheli faaliyetleri gözetmelidir.
Çinliler batılı sivil toplum kurumlarının Kırgızistan’daki faaliyetleri ve bu memlekette son zamanlarda yaşanan ‘devrimci isyan’lardan dolayı Kırgızların Uygurların ve Amerikalıların yanında yer alamayacağını düşünmektedirler. Hani derler ya: parayı veren düdüğü de çalar diye…
Çok yakında Kırgızların elinde neredeyse hiçbir şey kalmayacak. O zaman Rusya ya da Çin’in vilayetlerinden biri olmayı seçmek mecburiyetinde kalabilirler.
Her yalanın bir gerçeği vardır. Hükümetin dalkavukları kendi patronlarının gizli fikirlerini bu yol ile açıklamaktadırlar.

Etiketler: » »
Share
1153 Kez Görüntülendi.