logo

trugen jacn
12 Nisan 2015

MİLLETLERARASI HUKUK AÇISINDAN DOĞU TÜRKİSTAN TÜRKLERİNİN HAKLARI

 

Dr. Özlem YÜCEL

(M.Ü. Devletler Umumi Hukuku Anabilim Dalı Araştırma Görevlisi)

 Hukuk bakımından Doğu Türkistan halkının genel olarak sahip olduğu üç grup haktan bahsedebiliriz:

1. İnsan hakları,
2. Azınlık hakları,
3. Halkların sahip oldukları kendi geleceklerini belirleme veya self-determination hakkı.
1. İNSAN HAKLARI: İnsan hakları bir ülkede yaşayan insanların, yaşadığı ülkenin vatandaşı olsun veya olmasın; ülkede yaşayan bir azınlık gruba veya çoğunluk gruba mensup insanların ortak olarak sahip oldukları haklardır. Milletlerarası hukuk bakımından insan hakları uzun bir zaman önce devletlerin milli yetkisi dahilinde olmaktan, yani sadece devletlerin içişlerini ilgilendiren bir mesele olmaktan çıkmıştır. Bir ülkede yaşanan insan hakları ihlalleri nedeni ile diğer ülkelerin veya Birleşmiş Milletler gibi milletlerarası teşkilatların konu ile ilgilenmesinden, kendisini sigaya çekmesinden devletlerin bu benim içişlerimi ilgilendirir diyerek kurtulma imkanı kalmamıştır. Bugün milletlerarası hukukun ulaştığı noktada, ağır insan hakları ihlalleri olması durumunda diğer ülkelerin insani müdahale (humanitarian intervention) hakkının varlığının kabulüne doğru bir gidiş sözkonusudur. Yani ülkesinde kendi vatandaşlarına bile olsa, yoğun şekilde insan hakları ihlali yapan bir devlete karşı diğer devletlerin kuvvet kullanmaya kadar varabilecek önlemler alabilmeleri gittikçe kabul görmektedir. Bu nedenle Çin’in özellikle Doğu Türkistan’da uyguladığı ağır insan hakları ihlalleri nedeni ile milletlerarası hukuk nazarındaki sorumluluğundan hiçbir şekilde kurtulması imkanı yoktur.
2. AZINLIK HAKLARI: Azınlık hakları özellikle I. Dünya Savaşı sonrasında milletlerarası hukuktan önem kazanmış, bu konuda çok önemli düzenlemeler getirilmişti. Ancak iki dünya savaşı arasındaki kötü uygulamalar (özellikle Almanya’nın komşu ülkelerdeki Alman azınlıkları bahane edip, işgallere girişmesi ) nedeni ile kötü niyetli devletlere imkan tanıdığı gerekçesiyle bu uygulamadan vazgeçilmiştir. II. Dünya Savaşı sonrasında azınlık hakları ayrı bir hak kategorisi olmaktan çıkartılıp, azınlıklar için insan haklarının yeterli koruma sağlayacağına inanılmıştır. Ancak bu anlayıştan kısa sürede vazgeçilmiş ve azınlık hakları gittikçe artan bir önemde ele alınmaya başlanmıştır. Bugün azınlık hakları konusu milletlerarası hukukta önemli bir yer tutmaktadır.
Ancak bütün bu gelişmelere rağmen, hala milletlerarası hukukta kesin bir azınlık tanımına ulaşılamamıştır. Bunun sebebi de devletlerin kendi ülkelerinde azınlık olarak nitelendirilebilecek grupları tespit yetkisini ellerinde tutma isteğidir. Ancak Doğu Türkistan halkı bizzat Çin Halk Cumhuriyeti yönetimi tarafından azınlık toplulukları olarak kabul edildiğinden, bu konuda milletlerarası hukuktaki muğlaklığın önemi kalmamaktadır. Doğu Türkistan halkının azınlık olarak kabulü, bunların milletlerarası hukuk ve Çin Halk Cumhuriyeti iç hukuk hükümleri tarafından düzenlenen azınlık haklarına Çin’in riayet etmek mükellefiyetini doğurur.
Çin 31 Mayıs 1984 tarihinde Özerk Bölgeler Kanunu’nu kabul etti. Bu kanun 1 Ekim 1984’te yürürlüğe girdi. Bu kanun çerçevesinde Doğu Türkistan özerk bir bölge olarak tanınmaktadır. Ayrıca 1980 tarihli halen yürürlükte olan dördüncü Çin Anayasası’nda da Doğu Türkistan halkına azınlık statüsü tanınmıştır.
Bize göre azınlık nitelemesinin sebebi ise, Doğu Türkistan halkını parçalayıp, bölme imkanıdır. Bunu da Doğu Türkistan halkları olan Uygurları, Kazakları, Kırgızları, Tacikleri vs. farklı azınlık grupları olarak nitelendirebilmesidir. Bunlara özerk bölgeler tahsis ederek, farklı statülere sahip kılması ve de birbirleriyle olan irtibatlarını koparabilmesidir.
Ayrıca bu şekilde, Doğu Türkistan halkının kendi geleceklerini belirleme haklarını ileri sürme imkanını ellerinden almak istemektedir. Çünkü böyle bir iddia karşısında Çin tek bir Doğu Türkistan halkının varlığını inkar edebilecektir. Tek bir Doğu Türkistan halkı yok ki, self-determination hakları olsun; Doğu Türkistan’da yaşayan Uygur, Kazak, Kırgız, Tacik vs. azınlık toplulukları bulunmaktadır, diyebilecektir.
Çin bugün için, milletlerarası hukuka göre azınlıklara sağlanması gereken hakları ihlal ettiği gibi, kendi iç hukukunda yer alan azınlık haklarını dahi ihlal etmektedir.
3. HALKLARIN KENDİ GELECEKLERİNİ BELİRLEME VEYA SELF-DETERMINATION HAKKI: Çin Halk Cumhuriyeti resmi olarak Doğu Türkistan halkını self-determination hakkı sahibi bir olan bir halk (nation) olarak değil, sadece azınlık toplulukları olarak kabul etmektedir.
Günümüzde artık halkların kendi geleceklerini belirleme yani self-determination hakkı milletlerarası hukukta kesin olarak bir hak olarak kabul edilmektedir. Artık milletlerarası hukukta self-determination bir hak mıdır yoksa bir ilke midir tartışmasının bir hukuki değeri kalmamıştır. Self-determination hakkı konusunda milletlerarası hukukun karşılaştığı mesele bu hakka sahip olan “halk”ın tanımı ve kapsamı sorunudur. Bu tartışmalardan yararlanarak günümüzde Çin yönetimi Doğu Türkistan halkının kendi geleceklerini belirleme hakkının olmadığını iddia etmektedir.
Doğu Türkistan’da yaşayan halkın, milletlerarası hukukun kendi geleceklerini belirleme hakkı sahibi bir halk olup olmadığını anlayabilmemiz için bizi bugüne getiren tarihi süreci bilmemiz gerekmektedir. Doğu Türkistan adını verdiğimiz bölge, bugün Çin Halk Cumhuriyeti sınırları içinde yer alan ve Çin Devleti tarafından Sinkiang adı verilen özerk bir bölgedir. Ancak tarihi geçmişini incelediğimizde , söz konusu bölge Milattan Sonra (MS) 1-8. yüzyıllar arasında birkaç kez Çin işgaline uğramışsa da (aynı şekilde Doğu Türkistan Türkleri’nin de Çin’in batı kesimlerini işgal ettikleri de olmuştur), asli olarak bağımsız kalmıştır. 762 yılından 1759 yılına kadar Çin’in Doğu Türkistan’ı hiçbir önemli istila hareketi olmamıştır. Bu tarihten sonra da 1862’de bölge bağımsızlığına tekrar kavuşmuştur. Doğu Türkistan’ın bu bağımsızlık ilanı Osmanlı İmparatorluğu, Rusya ve İngiltere gibi devrin önemli ülkeleri tarafından tanınmıştır. 1877 yılında Çin’deki Mançu Hanedanı bölgeyi tekrar işgal etti. 1933 yılında bölge halkı yine bağımsızlığını ilan etti. Bu ilanı Türkiye Cumhuriyeti de tanıdı. Ancak kısa süren bir bağımsızlıktan sonra, tekrar Çin işgali yaşandı. 1944 yılında son olarak bağımsızlık ilanı söz konusu olmuşsa da, başarılı olamamıştır. Doğu Türkistan 1949 yılında Komünist Çin Hükümeti tarafından son olarak işgal edilmiştir.
1947 yılında nüfusun %95’i Müslüman iken, Çin’in maksatlı politikaları ile bugün nüfus yapısı önemli oranda değişmiştir. Bölgedeki Çinli nüfus her yıl yaklaşık %8 artarak 1980’lere ulaşıldığında %26’ya çıkmıştır. 1990’lara kadar %40’lara çıktığı anlaşılmaktadır. Bugün bu oran daha da artmaktadır.
Çin Halk Cumhuriyeti yönetimi 1 Ekim 1955 tarihinde 9 Ağustos 1952 tarihli Milli Özerk Bölge Kanunu’na uygun olarak (söz konusu kanun 31 Mayıs 1984 tarihli Milli Özerk Bölge Kanunu ile değiştirilmiştir), Uygur Özerk Bölgesi’ni kurmuştur.

Etiketler: » » » » »
Share
1566 Kez Görüntülendi.