Son Dakika
16 Ekim’de, Çin Komünist Partisi’nin 96 milyondan fazla üyesi arasından seçilen 2.296 temsilci, Xi Jinping’in üçüncü dönem cumhurbaşkanlığı için oy kullanmak üzere Pekin’de toplandı. Xi Jinping’in anayasa değişikliğine ve “iki dönemli başkan” kuralının kaldırılmasına rağmen, iktidarın merkezileşmesini güçlendirmek için tüm “siyasi muhalifleri” ortadan kaldırması ve Uygur bölgesi ve Hong Kong’daki baskıyı artırması teşvik edildi. Başkan olarak ikinci döneminde, giderek daha fazla şüphe ortaya çıkmaya başladı.
Xi Jinping’in konuşmasında Çin’in “kalkınması” ve “ekonomik sektördeki büyüme durumu” özel bir yer aldı. Daha önceki parti kongrelerinde de belirtildiği gibi Xi Jinping, Çin hükümeti ve Çin Komünist Partisi’nin gözünde “ekonomik kalkınmanın” “öncelikli görev” olduğunu ve bunun modernize edilmiş bir sosyalist ülke inşa etmenin temeli olduğunu vurguladı. Ancak ABD Başkanı Richard Nixon’ın Çin’in kapılarını açmasından bu yana geçen yarım yüzyılda ABD, Çin’i ekonomik olarak güçlendirmek ve ABD’nin stratejik çıkarları doğrultusunda yükselişini sürdürmek için birçok fırsat yarattı, ancak bu hayal gerçek olmadı. Yine ölümcül virüs nedeniyle Çin’in uyguladığı bir dizi önlem Çin ekonomisini büyük ölçüde küçültse de Xi Jinping’in konuşmasında bu noktaya hiç değinilmedi. Aynı şekilde, Xi Jinping döneminde doğal kalkınmanın gerilediği temel gerçeği de göz ardı edilmiştir.
Bu konuşmada Xi Jinping, Çin’in dış politika alanındaki “gelişmesi” hakkında şunları söyledi: “Ülkemizin dünyayı yeniden inşa etmedeki uluslararası etkisi ve gücü son on yılda büyük ölçüde arttı. “Ülkemizin modernleşmesi, insanlığa modernleşmeyi başarmak için yeni seçenekler sunuyor.” Bu sözleri 2017’deki parti kongresinde söylemiş ve “Doğudaki devler gibi dimdik ayağa kalktık” demişti. O sırada Uygur İlçesi ve Hong Kong’daki baskı zirveye ulaştı. Rusya ile işbirliği ve Tayvan Boğazı’nda güç gösterisi olağan hale geldi. Daha sonra Çin’in otoriterlik ve diktatörlük üzerine kurulu sistemi dünyaya yayarak ve ABD öncülüğünde Batı dünyasının kurduğu serbest piyasa ve demokratik sistemi devirerek küresel düzeni yeniden tanımlamaya çalıştığı anlaşıldı. ABD’de bağımsız bir siyasi analist olan Ilshat Hasan, Xi Jinping’in yeni cumhurbaşkanı olmadan önceki konuşmasına gelince, gizli anlam katmanlarının ve bunların dünya için ne ifade ettiğinin görmezden gelinemeyeceğini vurguluyor.
Tayvan sorunu, Xi Jinping’in raporundaki ana konulardan biriydi. ABD hükümeti, Çin’in Tayvan’a silahlı bir müdahale başlatması halinde doğrudan müdahale edeceğini defalarca dile getirse de, Xi Jinping bu kez, “Tayvan’ı barışçıl bir şekilde yeniden birleştirme isteğimizden vazgeçmeyeceğiz. Ve asla silahlı kuvvet kullanmayacağımıza söz veremeyiz. Bununla ilgili konuşan Ilshat Hasan, bunun Xi Jinping’in zihnindeki “kahramanlık rüyasının” bir yansıması olduğunu ve bu rüyanın gerçekleşmesi halinde Tayvan’ın kaderinin Uygur’unkinden farklı olmayacağını söyledi.
Çin ekonomisinde son dönemde yaşanan gerileme ve bunun Çin için ölümcül bir darbe olduğu dış dünyadaki çoğu insan tarafından bilinen bir gerçek olsa da bu konu Çin’de kamuoyunda tartışılmadı. Bu konuşmada Xi Jinping, 2017’den farklı olarak “tasarruf ve ekonomi” ihtiyacını vurguladı. Ayrıca bunun “ortak refahın” önemli bir parçası olduğunu vurguladı. Bunun şu anda Çin’in ekonomik gerilemesi hakkında dolaylı bir açıklama olarak değerlendirildiği biliniyor. Ancak Xi Jinping, “yükü sıfıra indirme” politikasının yol açtığı pek çok toplumsal trajediyi görmezden gelerek bu politikanın doğru olduğunu teyit etti ve değiştirilmeyeceğini ima etti.
Xi Jinping’in bu kongrede yüksek bilim ve teknoloji alanını güçlendirmek, askeri eğitim ve muharebe kabiliyetlerini artırmak için söylediği sözler dış dünyanın dikkatini çekmiş ve bu konuda birçok tartışma yaşanmıştır.
BENZER HABERLER