logo

trugen jacn

UYGUR HAREKETİ : İNSAN HAKLARI MESELESİ BM. VE ABD’NİN TEMEL SORUNU OLMALIDIR

Rushan-Abbas-Netroots-Nation'da-doklat-bermekte-1
UYGUR HABER VE ARAŞTIRMA MERKEZİ(UYHAM) 
 Uygur hareketi(Compagin Of Uyghur) Hareketi  Kurucusu ve İcra Komitesi Başkanı  Ruşen Abbas Çin’in işgalindeki Doğu Türkistan’da  yaşayan Türklere yönelik insan hakları ihlalleri ile etnik soykırım uygulamalarına dikkat  çekerek “BM.başta ABD ve diğer demokratik ülkelerin  esas meselesinin insan hakları  sorunu olmalıdır.” açıklamasında bulundu.
Bir 2 kişi görseli olabilir
Uygur Hareketi Lideri Ruşen Abbas’in konuşmasında şunları ifade etti : ” Bana  bu toplantıda yüzyılımızda devam eden  en acımasız bir vahşeti dile getirebilme imkanı verildiği için son derece bahtiyarım ve kendilerine teşekkür ederim.  Ülkem Doğu Türkistan’da yaşayan halkım  yıllardan beri  acımasız ve en katı bir  etnik soykırım afeti ile  karşı karşıya bulunmaktadır. Milyonlarcüa Uygur,Kazak ve diğer Müslüman Türkler sırf dini ve ırkı farklılıklarından dolayı ” Yeniden Eğitim”   sinsi yalanı ile  baskı,zulüm ve ölümlere  maruz bırakılmaktadırlar.   Yine Milyonlarca Uygur  Köle/İşçi olarak zorla çalıştırılarak modern kölelere dönüştürüldü. Uygur kadınları bu toplama kamplarında zorla kısırlaştırmaya ve  kürtaja  ve zorla kısırlaştırmaya tabi  tutulmaktadır.  ÇKP’li Yöneticiler   bu  insan dışı cinayetlerini   “Uygur Kadınlarını Doğum Makinaları olmaktan  Kurtuardık.”  sözleri ile arsızca savundu.   Yaklaşık bir milyon Uygur çocuk ailelerinden zorla koparılarak  Çocuk Kamplarına birer etnik  Çinliye dönüştürülmek üzere kapatıldı.   ÇKP’nin tasallütündeki Pekin  yönetimi  Çin şövenizmi içerikli   bu ayırımcı ve Irkçı siyasetini  yüksek teknoloji ile birleştirerek  Doğu Türkistan’da uyguladığı bu etnik soykırım politikası  sadece ÇKP’nin  açıklamaları, ifşa edilen Polis Belgeleri değil,  Çin’in toplama kamplarından kurtulan tanık ve mağdurların açıklamaları ile  uzmanların bilimsel çalışmaları  açık ve net şekilde kanıtlamış oldular.
Ben bugün huzurlarınızda bütün bu sözlerini  4 yıl önce Çin’in tutukladığı ve şimdiye kadar hakkında hiç bir bilgi alamadığımız Ablam Dr.Gülşen Abbas’in  özgürlüğünün bedeline sizlere  açıklamaktayım.
Ablam Dr.Gülşen Abbas tutuklandıktan 2 yıl sonra 2020 yılında gizli bir yargılama ile 20 yıl hapse çarptırıldığı bilgisine ulaştık. Ancak,sağlığı ve nerede tutulduğu hakkında hiç bir bilgiye erişemedik. Çin’in Ablamı tutuklayıp mahkum etmesinin esas   sebebi  benden  çalışmalarım noktasında intikam almak ve  beni ve diğer diasporada yaşayan Uygurları ülkelerindeki  Çin baskı ve zulmü hakkında suskun kalmalarını sağlamak için bir tehdit, şantaj    ve onlara verilen bir ihtar olduğu açıktır.
Çin yönetimi  Tüm  İnsanlığa,Özelde İse,  Uygurlara  Açıktan Savaş İlan Etmiştir.
Çin Komünist rejimi günümüzde  açıkça insanlığa karşı bir savaş yürütüyor. Bu savaş aynı zamanda  kadınlara ve çocuklara karşı bir savaştır. Bu, özgürlük ve insan onuruna karşı bir savaştır. Çin Komünistleri, suçlarını  “Gelişme – İlerleme ”  sloganıyla,  Militarizm ve Soykırımını ise,  “ekonomik kalkınma –  “İslami aşırıcılıkla mücadele”  safsataları ile örtbas etmeye çalışıyor. Uluslararası diplomasi alanında,  kendi acımasız vahşetini ise, “Gerginlikleri  azaltarak Ortadan Kaldırma –  yeniden eğitim”  sözleri ile  sinsice gizlemeye  çalışıyor. Uygurların köle/İşçi olarak çalıştırılarak onların  emeğinden kâr eden şirketler ise, , Çin’in sizlere yanı tüm insanlığın  ve Uygurlara   yanı  bana yaptığı  insanlık suçları ve  soykırım cinayetlerine  ortaktırlar.
Fotoğraf açıklaması yok.
Doğu Türkistan Pamuğundan Bir Gömlek Giyiyorsanız, Çin  Zulmünün Ortağısınız!
Eğer  giydiğiniz gömlek,Çin’in Doğu Türkistan’da Uygurları ve özellikle çocukları zorla köle olarak çalıştırarak elde ettiği pamuktan yapılmış ise,  resmini gördüğünüz 20 yıla hükümlü Ablam Dr.Gülşen’in haksız cezasına da ortaksınız demektir ve bu suçluluk  payınız iki katına çıkabilir. Çin sömürge yönetimi Uygurlar köle olarak onlara  pamuk eğirmekte, madencilik yaptırmakta  ve onların çalışması ile  ürettiklerini  tüm dünyaya ihraç etmektedir. Uygurların  zorla Köle/İşçi olarak  çalıştıran şirketler hepimizi soykırımın itici güçlerine dönüştürüyor.
İnsan Hakları Ülkelerin Dış Politikalarının Temel Taşı Olmalıdır
İnsan hakları  meslesi ABD başta uygar  batı dünyasının  dış politikasının temel taşı olmalıdır. ABD’nin yasalaştırdığı Uygur Zorla Çalıştırmayı Önleme Yasası, Uygur köle emeğinden yapılan ürünlerin yasaklanmasının yanı sıra Çin soykırımından kâr elde etmeye çalışan şirketler ve gruplara karşı koymada önemli bir rol oynamaktadır. Amerika Birleşik Devletleri, aynı yasaları uygulamak ve sorumluları cezalandırmak için dünyanın dört bir yanındaki dostları ve  ortaklarıyla birlikte çalışmalı  tüm  dünyanın  insan haklarını korumalıdır. Bu korumayı  Çin gibi  otoriter rejimleri destekleyerek,  tavizler vererek ve  yatıştırarak elde edemeyiz. İnsan haklarını koruma konusunda ciddi olduğumuzu eylemlerimizle göstermek için birlikte çalışmalıyız.
İnsan haklarının  türü,  ölçüsü ve  değişken  gündemi yoktur. İnsan hakları evrenseldir. Çin’in insanlık suçlarını oluşturan tüm  uygulamaları  bugün ülkemizin  ve tüm dünyanın özgürlüğüne ciddi şekilde  tehdit etmekte ve bizlere karşı meydan okuyor.  Uygur dünya ve ABD. bu konularda  düzeltmeler yapacak, bozulan yerleri onaracak ve adil dünya görüşümüzü ileri sürecek kadar cesur olmalıyız. Ancak yaşanan soykırıma sessiz kalarak bunları elde edemeyiz. İnsan hakları ve adalet bizi temsil eden bir anıt olmalıdır.
Fotoğraf açıklaması yok.
 Çin, Doğu Türkistan’daki Baskı ve Zulüm Sistemini  Tüm Dünyada Uygulamak İstiyor 
Sadece Çinli diktatörlerin söylediklerine, yaptıklarına ve gelecekte yapacaklarına  inanır ve bu yalan ve sahte  vaatlere  odaklanırsak çok büyük ve telafisi imkansız sonuçlara maruz kalabiliriz.  Çin’in amacının Doğu Türkistan’daki baskı sistemini  tüm dünya ülkelerine  ihraç etmek olduğunun bilincinde olmalıyız. Bunun örneklerini  Tibet’e ve Hong Kong’a ve hatta tüm Hindistan’da net şekilde görmekteyiz.  40 yıldır tüm partiler ve gruplar: demokratlar, cumhuriyetçiler, liberaller, sosyalistler ve ilericiler, Pekin’in eylemlerine, açıklamalarına  aldanarak bu rejimin  yönetimindeki  halkları  nasıl bir ideolojiyle eğittiğine hiç dikkat etmediler. Çin rejiminin neye hazırlandığını  az çok  biliyor ve  Çin’de görmeyi umdukları değişikliklere  kendilerini hazırladılar.  Ancak bugün bu umutlar  tümden suya düştü. Bugün Çin Komünistleri, diktatörlüklerini tüm dünyaya açıkça gösteriyor ve ideolojilerine katılmayan herkesi esir kamplarına  hapsediyor. Aynı zamanda, Amerikan şirketlerinin hisseleri ve yatırımları Çin’e fayda sağlıyarak baskı ve zulmünde  Çin’i  cesaretlendiriyor. Çin, otoriter sistemini dünyanın geri kalanına ihraç etmeye hazırlanıyor.
Komünist Lider, Vladimir Lenin’in bir keresinde “Batı kapitalizmi bize kendini asmamız için bir ip satıyor”.  demişti. Bizler günümüzde  kendi elimizle  Çin’in  ekonomisini kullanarak  tüm  dünyaya hakim olmasını sağlıyoruz. Çin’den  bu saldırganlık ve vurgunculuğun özgürlüklerimizin ve demokrasimizin geleceği için bir tehdit olup olmadığına daha yakından bakmamız gerekiyor.
Unutmamalıyız ki  Çin’e karşı sessizliğimiz sadece ifade özgürlüğümüzden vazgeçmek değil, aynı zamanda Çocuklarımıza, torunlarımıza miras kalacak demokratik dünyayı da yok etmek demektir. Komünist  Çin gibi otoriter ülkeleri durdurmak için derhal harekete geçmezsek, gelecek evlatlarımız (haleflerimiz) insan hak ve  özgürlüklerin  olmadığı bir dünyayla karşı karşıya kalacağı kaçınılmaz hale gelecektir.” şeklinde konuştu.
Share
381 Kez Görüntülendi.