SEVGİLİ BABAM PROF.DR. ABDULHEKİM MUMİN’İN VEFATININ ARDINDAN
Dr. Avukat Nuri TÜRKEL- ABD.
Kendimi psikolojik olarak hazırladığım halde korktuğum gün geldi çattı. Bu sabah(02 nİSAN 2022 günü) erken saatlerde Özbekistan’in başkenti Taşkent’te uçaktan inerken dünyada en çok sevdiğim varlığım olan Babam Abdulhekim Mumin’in vefat haberini aldım. Babamın 83. doğum gününe birkaç gün kalmıştı. Merhum babam yaşadığı Urumçi’de Sevgili annemin ve en küçük kardeşimin kollarında son nefesini vermiş.
Babam 1939 yılında Gulca şehrinde dünyaya gelmiştir. Bir Matematik Hocası olarak yetişmesine rağmen, çok iyi bir okuyucu, Koşucu, satranç oyuncusu ve aynı zamanda iyi bir yazardı.
Kendisi Urumçi(Xinjiang) Üniversitesi mezunu idi ve 90’lı yılların sonunda emekli olana kadar Kaşgar Üniversitesi’nde öğretim üyesi bir profesördü.
Babamı Annem ile birlikte 2000 ve 2004 yıllarında beni ziyarete geldiğinde onları San Francisco’da ve Washington’da ağırlama şansım olmuştu.
Babam, Pasifik sahilinde gün batımını izlemeyi severdi ve oldukça neşelenir ve mutlu olurdu. Golden Gate Park’ta, National Mall’da dolaşırken ve Washington’un ağacı bol ve yapraklı sokaklarında sabah koşusu ve yürüyüşünü yapardı. Milli Parklarda gezinti ve yürüyüş yapmayı çok severdi.
Amerika ziyaretleri esnasında evimizde misafirimiz olarak bulunduğu günlerde hangi kitapları okuduğunu pek takip edemedim. Çünkü Washington’da yaşayan Uygur arkadaşlarımın ona ödünç verecek kitapları kalmamıştı çünkü tam anlamı ile onların tüm kitaplarını okuyup bitirmişti. Babam hayatı çok seviyordu. Kendisi ile satranç oynayan ve sosyalleşen arkadaşları onun en çok sevdiklerinden idi.
2004’teki Son ziyaretinde Babamı Amerika’da yanımda kalmaya ikna edemedik. Memleketteki arkadaşlarının yanında daha çok mutlu olacağı konusunda ısrar etti. Annem bana hamileyken kendisi şimdiki Çin’in Toplama Kamplarının öncüsü olan ” Çalıştırılarak Dönüştürme (Emgekle Özgertiş) kamplarında üç yıl zorla çalıştırmaya tabi tutulmuştu. Mao’nun Çinli kızıl muhafızları onu Sovyetlerin işgalinde olan Özbekistan’da yaşayan akrabaları ve onlarla olan aile bağı nedeniyle onu kampa hapsederek cezalandırmıştı. Babam Çalışma Kampında iken,Annem tek başına biz 4 evladına ham annelik ve hem de Babalık yapıyordu. Ben bu nedenle sosyal ve siyasal gelişmelerin yarattığı olağanüstü şartlarda beni ve Kardeşlerimi zorlu ve sıkıntılı şartlarda yetiştirdiklerini göz önünde bulundurarak ebeveynlerime karşı çok özel bir minnet ve olağanüstü bir bağlılığım daima var olmuştur.
Ben ilk kez 1995’te Amerika’ya geldikten sonraki hayatımın 27 yılında babam ve annemle sadece 11 ay süre ile ailece hayatımızı birlikte yaşayabildik. Ailem, ülkem Doğu Türkistan’in bağımsızlığı ve Halkımın özgürlüğü, onuru ve haysiyeti için mücadele eden benim ve Kardeşlerimin bu uğurda yaptıklarımın bedelini çok ağır şekilde ödediler.
Çinliler 2007 yılında Babam ve Annemin pasaportlarına el koydular. Uygurların çiğnenen temel insani hakları konusundaki çalışmalarım ve bir Kardeşimin Dünya Uygur Kurultayının Başkanı Rebia Kadir Hanımın kızıyla evlenmesini bahane eden İşgalci Çin diğer tüm ailelerine olduğu gibi bize bunun intikamını almak adına ağır bedeller ödettiler. Bu yurt dışında yaşayan tüm Uygurların Doğu Türkistan’da yaşayan ailelerine uygulanan ve olağan hale gelen yaygın bir şantaj ve kabul edilemez bir cezalandırma yöntemi idi.
Babamın Urumçi’deki son 10 yıllık hayatı çok zor ve sıkıntılı geçti. Çin yönetimi ülke güvenliği iddiası ile aileme çok acımasız ve vahşice baskılar uyguladı. Sürekli Sorgulamalar ve gözdağı vermek ve bizim üzerimizden kendilerine şantaj yapmak için ileri yaşlardaki Babam ve Annemi düzenli olarak karakola gitmeye ve ifade vermeye zorladılar. Birkaç yıl önce hiç bir sebep göstermeden ve açıklama yapmadan onların arzularının hilafına zorla onlardan kan, DNA ve ses örneklerini aldılar. Babamın ileri yaşına ve ayaklarındaki rahatsızlığına rağmen 2018 yılında günü birlik(Sabah gidip akşam eve dönmek şeklinde) olarak aylarca günlük “Yeniden EğitimMerkezi” adını verdikleri Çin tipi toplama Kamplarında tuttular. Annemin de düzenli ve sistemli olarak gördüğü bu acımasız muameleler,baskı ve zulümler yüzünden Babam ” Keşki bir an önce ölseydim de Eşimin başına gelen bütün bu müsibetleri görmese idim ve bu dünyadan daha güzel anılarla ayrılsaydım.” cümlelerini sarf ettiğini söylediler. Çinliler anne ve babamın ABD ve Avrupa’da yaşayan Torunlarını görmesini ve onları büyük Anne ve Büyükbaba Şafkatını göstermelerini özellikle bilinçli olarak ve bizlere olan kin ve nefretini göstermek ve bizden intikam amacı ile sürekli engellediler ve onların bu dünyada kalan ömürlerinin sevgi, şafkat, saygı ve içinde ve onurlu bir şekilde geçirmelerini yasaklarla engellemiş oldular.
Babamın en çok gurur duyduğu ve benim de çok mutlu olduğum an, benim Washington’daki bir Üniversitenin Hukuk Fakültesini başarı ile tamamlamam ve benim mezuniyet törenime katılması olmuştu. Hukuk diplomamı almak için sahneye arkadaşlarımın neşeyle beni sahneye davet etmesi onu çok sevindirmiş ve aynı zamanda gururlandırmıştı. Oğlunun ABD’de Hukuk Fakültesini bitirebilen ilk Uygur avukat olmasını görmekten çok gururlu idi ve memnundu. Benim hayatım ve Mesleki başarılarımın hiçbiri ebeveynlerimin sevgisi, desteği, onların duaları ile bana ilham ve cesareti vermeleri olmadan asla mümkün olmazdı. Keşke benim halkım ve ülkem için yaptığım çalışmalarımdan dolayı onların bu kadar ağır bedeller ödemesi ve zarar gördükleri için onlardan özür ve af dilememin daha iyi bir yolu olsa idi keşki.
Amerika’ya gelmek için yola çıktığımda onları duaları, maddi ve manevi fedakarlıkları ve destekleri olmadan ben bu durumda olamazdım elbette.Ben her şeyimi onlara borçluyum. Babam benim idolumdu. Prof.Dr. Abdulhekim Mumin Hocadan daha iyi bir baba olamazdı benim için. Onların karşılıksız sevgileri, sınırsız duaları ve bana olan çok değerli moral ve cesaretleri onlara minnettarım ve daima onlar için duacıyım ve ömrüm oldukça da teşekkür etmek benim binim için bir borç ve vecibedir.
Ağustos 1995’te Pekin havaalanında beni uğurladığında gözlerindeki hüzün ve heyecanı daha dün gibi hala hatırlıyorum.
Sevgili Babacığım, seni Amerika’ya tekrar yanıma getiremediğim ve torunlarına şafkat ve sevgini göstermenizi sağlayamadığım için çok özür diliyorum ve çok da üzüntülüyüm. Sizlersiz geçen 13 yıl boyunca her gün ve her saat sizlerle tekrar bir araya gelebileceğimiz düşüncesi ve umudu gibi yanlışlarımı sürdürdüğüm için beni lütfen affediniz.
Hastanede yatarken tedavi olurken, size refakatçı olarak yanınızda kalamadığım için çok çok özür diliyorum. Lütfen bunun için beni affediniz. çok üzgünüm. İnsana olma onurunun farkında olamamış İnsanlıktan nasibini alamamış Kalpsiz ve ruhsuz insanlar sana kötü davrandıklarında seni koruyamadım ve evladınız olarak sizin yanınızda olamadım. Bunun için sizden özür diliyorum. Beni affediniz lütfen.
Derin düşünceniz ve hayat anlayışınız, insanlara olan cömertçe sevginiz, dürüstlüğünüz, merhamet ve şafkatla yoğurulmuş disiplininiz, spora olan iştiyak ve sevginiz ve entelektüel merakınız bana hayatım boyunca bana hep ilham vermiştir. Ben ne olabildi isem, sizin sayenizde ben buyum. Sizin sonsuz şafkat, merehamet ve ve karşılıksız sevginiz ve desteğiniz ve en önemlisi bir baba olarak hayır dualarınız için sana daima minnettarım ve çok çok teşekkür ediyorum. Sizin benim için olduğunuz gibi, benim de son günlerinizde sizin yanınızda bulunamama benim canımı çok acıtıyor. Size son göörevlerimi yerine getiremedim. Cenazenizi omuzlayamadım ve mezara konulmadan önce son kez olsun yüzünüzü göremedim. Bundan dolayı çok acı çekiyorum ve inanılmaz derecede istırap duymaktayım.
Ne acıdık ki, şu an itibariyle mezarınızı ziyaret ederek dua etmekten mahrum edilmiş ve engellenmiş durumdayım. Çin işgal yönetimi beni sürekli olarak ülkeme gitmemi yasaklamış bulunuyor.
Biz evlatlarınızı sizlerden zorla koparan, ailemizi dünyanın dört bir yanına savurarak parçalayan sizleri de biz çocuklarınızdan ve torunlarından bilinçli olarak zorla ayıran insanlık değerlerini kaybetmiş zalimleri asla affetmeyeceği. Bu zulmünü de asla unutmayacağız.
Sevgili Babacığım, sizi çok hem de çok seviyorum. Bir gün mutlaka bir birlerimizle buluşacağız elbette. Kabriniz nur, Mekanınız Cennette Olsun inşallah AMİN.
NOT : Başsağlığı için arayan ve mesaj gönderen siz çok değerli dost ve kardeşlerimize ayrı ayrı teşekkür ediyorum. Sizlere ayrı ayrı cevap veremediğim ve teşekkür edemediğim için hepinizden özür diliyorum. Bu günümüzde acılarımızı paylaşan siz değerli dost ve kardeşlerim, lütfen şunu özellikle bilmenizi istiyorum; sizlerin dualarınız, teselliniz, alakanız, saygı ve sevgileriniz ben ve ailem için çok değerlidir. İyi ki sizler varsınız çok şükür. Hepinize çok çok teşekkür ederim.