ÇİN NAZİ KAMPI TANIĞI SAVUTBAY’İN İFŞAATLARI GÜNDEMİ SARSMAYA DEVAM EDİYOR

Alman Frankfurt gazetesi 23 Ekim tarihli sayısında “Çin’de Soykırım: Milyonlarca Uygur ve Diğer Azınlıklar Test Ediliyor ve İşkence Ediliyor” başlıklı bir makale yayınladı. Yazar Mirko Schmidt, kampın tanıklarından Sayragül Savutbay ile kamptaki trajik deneyimlerini ve gördüklerini ve bildiklerini ayrıntılı bir şekilde anlatmak için röportaj yaptı. En az 1,5 milyon ila 3 milyon kişinin kamplarda tutulduğu ve vahşetlere maruz kaldığı kaydediliyor ve bu rehinelerin büyük çoğunluğunun Uygurlar olduğuna dair kanıtlar sızdırıldı.

Bu makale, Alman basını tarafından genellikle uyarıcı bir hikaye olarak alıntılanan “soykırım” terimini kullanıyor. 1.665.000 kilometrekarelik bir alana sahip Doğu Türkistan’da Uygurların yaşadığı gerçeği, Çin diktatörlüğünün bölgeyi işgalinden bu yana çok sayıda göçmeni yeniden yerleştirmiş olması, 1949’da yüzde 5 olan Çin nüfusunu şimdi yüzde 40’a çıkarmış ve Xi Jinping, 2014’ten beri iktidarda. Uygulama, çalışma esasına dayanıyor.

Bu yazıda, esir kamplarında yaşayan milyonlarca insanın trajik yaşamı, soyut ifadelerle değil, tanıkların diliyle somut delillerle ayrıntılı olarak anlatılmaktadır. Örneğin kampın tanığı Sarıgül Savutbay’ın yaptığı açıklamadaki paragrafta şöyle deniyor: İşkence günlük yaşamın bir parçasıdır. “Hastalığı önlediği” söylenen iğneler ve verilen ilaçlar aslında ruhsal durumu zayıflatır. Bu, tutsaklar üzerinde yapılan tıbbi bir deneydir. Bunu kimse inkar edemez. Reddedenlere işkence yapılıyor. 16 metrekarelik küçük bir ev 20 kişiye ev sahipliği yapıyor. Köşedeki plastik kovalar onların tuvaletidir. Kova günde bir kez kurutulur. Mahpusların günde 3 defa dışkılamalarına izin verilmektedir. Bir seferde sadece 2 dakika verilir. İhlal edenler ertesi güne kadar idrara çıkmalarına izin verilmeyecektir. Gövdedeki kamera her şeyi izliyor.”

Sairagül Savutbay, “Gördüğüm rehinelerin en büyüğü 84 yaşında bir büyükanneydi” dedi. En küçüğü 13 yaşında bir bebekti. Tutsaklar arasında şehri hiç görmemiş öğrenciler, öğretmenler, işçiler, işadamları, yazarlar, hemşireler ve doktorlar, sanatçılar ve çiftçiler vardı. Yaşadıkları ortam çok kötü. Soğuk acılar, açlık acılar, zorluklar ve zihinsel panik her yerde hüküm sürüyor. Kadınlar sıklıkla tecavüze uğruyor. Bir gün yaklaşık 200 rehine avluda sıraya girdi. Bir kadının öne çıkmasını ve suçunu kabul etmesini emretti. Kadın, geçmişte kötü bir insan olduğunu ve şimdi iyi bir insana dönüştüğünü söyledi. Polis ona kıyafetlerini giymesini emretti. Polis kıyafetlerini giydikten sonra gelip sırayla kadına tecavüz etti. Alçının yüzünün mimiklerinden başları gözlemler. Envanter başlarını çevirirse, eve bakarlar ya da yüzlerine çekerler, polis de kulaklıklarını yanlarına alır. Onları bir daha görmedik.”

Sayragül Sawutbay, toplama kamplarında gördüklerine ve öğrendiklerine büyük bir bölüm ayırdı ve kamplarda devam eden birçok trajik insanlığa karşı suç örneği var. Şu anda İsveç’e sığınan kampın tanıklarından Sayragül Savutbay, bugün verdiği bir röportajda, Çin toplama kamplarında gerçeği arayan Batılı medya personelinin sayısının giderek arttığını söyledi.

“Çin’de Soykırım: Milyonlarca Uygur ve Diğer Azınlıklar İşkence ve İşkence Görüyor” başlıklı makale de Frankfurt Daily’nin internet sitesinde kampın görgü tanıkları Qalbinur Siddique ve Omar Bekali’nin biyografileriyle birlikte yer alıyor. Hollanda’daki bir mülteci kampı olan Qalbinur Siddique, bu vesileyle, toplama kamplarındaki vahşetleri haber yapmakla ilgilenen gazetecilerin sayısının arttığını ve önümüzdeki günlerde Almanya’da iki kampta ders vereceğini söyledi. günler. Kamp tanığı Ömer Bekali de görüşlerini dile getirdi.

Sairagül Savutbay, “Çin’deki Soykırım: Milyonlarca Uygur ve Diğer Azınlıklar Test Ediliyor ve İşkence Ediliyor” diyerek sözlerini sonlandırıyor, “Toplama kamplarını asla unutmayacağım. ben mahkumun sahibiyim

https://www.rfa.org/uyghur/xewerler/irqiy-qirghinchiliq-10252021134729.html